Sezin ÖNEY
"Herhangi bir insanın ölümü beni eksiltir, çünkü ben İnsanlığın içindeyim; Ve bu yüzden çanın kimin için çaldığını asla sorma; çan, senin için çalıyor."[i]
Ernest Hemingway’in meşhur romanı “Çan Kimin için Çalıyor”un (For whom the Bell Tolls) adı, şair ve vaiz John Dunne’ın bu satırlarından alır ilhamını…
Her ne kadar John Dunne, günümüz Türkiye’sinde “yerli ve milli” olmadığı için makbul sayılmayacak olsa da, 16. yüzyılda kaleme alınan bu cümle, ülkenin bugünkü haline tam da denk düşüyor.
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın sabaha karşı artık Türkiye’nin adli uygulamalarının bir parçası haline gelen “baskınvari” gözaltına alınmasının kimin için çalan çan olduğunu biliyoruz: İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ekrem İmamoğlu.
“Çalan çan” başka kültürlerin ve dünyaların gerçeklerini aşağılayıp reddederek kimliğinin üstünleştiğini sanan hegemonik tarz tarafından, küçümsenip tepeden bakılacak bir metafor olduğundan; “okunan selâ” gibi de düşünebilir, tahayyül edebilirsiniz…
Türkiye’nin dönüştüğü türdeki rejimlerde, siyasette bir rekabet görüntüsü ve algısı olsun isteniyor; ama, bu rekabetin asla, iktidara gerçekten rakip olabilecek kadar “gerçek” olması istenmiyor.
Ekrem İmamoğlu da, bu rejimin “bağışıklık sisteminin” sonuna kadar savaşacağı bir “dış mihrak” muamelesi görüyor.
İmamoğlu’nun kendisi de farkında; dün Beşiktaş Belediyesi’nde yaptığı konuşmada, “Canım ülkeme, milletimize sesleniyorum: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” diyordu.
Evet, tam da böyle.
Rejim, gözü kara biçimde kendini korumak için hareket eder, aksiyon alırken; ülkenin ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ezici çoğunluğunun çıkarları zedeleniyor, geleceği riske giriyor. Öyle olmasa, bugün bu denli içinden çıkılmaz ve geride bırakılmak bir yana, dişlerini giderek daha da derine geçiren bir ekonomik krizin içinde olmazdık.
İmamoğlu için çalan çan, yarın öbür gün Mansur Yavaş veya iktidara karşı ciddi ve gerçek rekabet eden başka bir lider figürü için de çalacak; o selâ, muhakkak ve illâ okunmaya çalışılacaktır.
Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandığında da, çemberin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na doğru daralmakta olduğunu söylemiştik. Bu tarz pesimist öngörüler, elbette ki, “gamlı baykuş” olup kendi kendini gerçekleştirecek kehânetlerde bulunmak için değil. “Rejimin” tarzını ve içgüdüsel yönelimlerini bilince, hangi sonuca kilitlenlendiğini ve hedefinin gerçekte ne olduğunu da kestirebiliyorsunuz. Geriye sadece, o hedefe ulaşmak için nasıl bir yol haritasını hangi takvimle izleyeceğini tasavvur etmek kalıyor.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinden sonra da, dönüp dolaşıp bu noktaya geleceği, o çanların çalıp selâların okunmaya başlayacağı belliydi.
O zaman, “virüs” muamalesi görüp sistemin baskılayıp yok etmeye çalıştığı kişiler ve kurumlar olarak, kendi karşı bağışıklık sisteminizi geliştirip hazırlığınızı yapacaksınız-ki; “muharebe” başladığında en güçlü halinizle karşı koymaya başlayın.
Muhalefetten farklı farklı isimlerin, bu aralar toplumsal bir karşı duruş sergileyemediğine yönelik şikayetleri çok duyuyorum. “Siyasetçilerden şikayet ediyorsunuz ama siz de, bizleri sadece eleştiriyor ve yaptıklarımızın arkasında durmuyorsunuz” meâlinde bir serzeniş içindeler. Mesele şu ki; 30 Ekim 2024’ün de, 13 Ocak 2025’in de gelişi, 1 Nisan 2024’ten belliydi. Diğer bir deyişle, 31 Mart yerel seçimlerinin sonucuna bakarak, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in de, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın da gözaltına alınabileceklerini öngörebilmek mümkündü. Bunlar olmasaydı, başka şeyler olacak; ama sonuç değişmeyecekti: çanın çalması, selânın okunması.
O nedenle de, “kırmızı kart” tarzı eylemlerin 31 Mart seçimleri ertesinde hemen başlaması ve kartopunun çığa dönüşmesi gibi de devam etmesi gerekiyordu.
Hep maziye bakıp dövünmekle bir ömür de geçmiyor; geçmiş geçmişte kaldı. Dersleri çıkarıp ileri bakmak gerek…
Toplumsal muhalefet, yerli yerinde duruyor ve hatta çoğalabilir de: ancak, temsiliyet, kendi kendine oluşmaz. Temsiliyeti oluşturmak gerekir. Bu noktada da iş, gene tabanı örgütleyip sürükleyecek liderliğe ve partilere, kurumsal muhalefet olmaya gerçekten arzusu ve niyeti olanlara düşüyor.
TEMSİLİYET KENDİ KENDİNE OLUŞMAZ
Bardağın dolu tarafı şu ki; Türkiye’de başka benzer rejimlerin gelişip serpildiği ülkelerin aksine, toplumsal muhalefet hep kendini korudu. Bir şekilde, var olmaya; hatta, çoğalmaya devam etti.
İronik bir örnek; Aksoy Araştırma’nın son çalışmasında, “30 Ağustos Zafer Bayramı’nda yapılan Kara Harp Okulu mezuniyet törenini organize ettiği iddia edilen teğmenler ve amiraller, ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildi. Kararı siz verecek olsaydınız, bu hangi yönde olurdu?” diye bir soru sorulmuş. Türkiye genelinde, yüzde 79,7’lik bir çoğunluk, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek and içtikleri için başları derde giren teğmenerin “görevlerine devam etmesi gerektiği” yönünde görüş bildirmiş. 2023 Milletvekili seçimlerinde “Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi”ne oy veren, yani bugünkü DEM Parti seçmeni diyebileceğimiz seçmen grubunun da, yüzde 91,3’ü teğmenlerden yana tavır almış. Oysa, MHP’de bu oran yüzde 76,9 ve AK Parti seçmenleri arasında da, yüzde 56.
Toplumsal muhalefet, yerli yerinde duruyor ve hatta çoğalabilir de: ancak, temsiliyet, kendi kendine oluşmaz. Temsiliyeti oluşturmak gerekir. Bu noktada da iş, gene tabanı örgütleyip sürükleyecek liderliğe ve partilere, kurumsal muhalefet olmaya gerçekten arzusu ve niyeti olanlara düşüyor.
Metallica’nın da, “Çan kimin için çalıyor” diye bir şarkısı var:
“Şafak vakti, her şey gitti; sadece var olma isteği kaldı,
Şimdi ne olacağını görüyor, görmeye kör gözler…
Çan kimin için çalıyor
Zaman ilerliyor
Çan kimin için çalıyor
…
Ölmeden hemen önce, son bir gökyüzüne bak
Bu son kez olacak…”[ii]
Elbette, gökyüzüne son kez bakmamak için, o çanın ve selânın hepimize olduğunu görebilen siyasetin “yaşamına” savaşması gerekiyor artık.
[i] "Any man's death diminishes me, because I am involved in Mankind; And therefore never send to know for whom the bell tolls; it tolls for thee”.
[ii] “Crack of dawn, all is gone except the will to be
Now they see what will be, blinded eyes to see
For whom the bell tolls
Time marches on
For whom the bell tolls
…
Take a look to the sky just before you die
It's the last time you will”
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024