Sezin ÖNEY
"Herhangi bir insanın ölümü beni eksiltir, çünkü ben İnsanlığın içindeyim; Ve bu yüzden çanın kimin için çaldığını asla sorma; çan, senin için çalıyor."[i]
Ernest Hemingway’in meşhur romanı “Çan Kimin için Çalıyor”un (For whom the Bell Tolls) adı, şair ve vaiz John Dunne’ın bu satırlarından alır ilhamını…
Her ne kadar John Dunne, günümüz Türkiye’sinde “yerli ve milli” olmadığı için makbul sayılmayacak olsa da, 16. yüzyılda kaleme alınan bu cümle, ülkenin bugünkü haline tam da denk düşüyor.
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın sabaha karşı artık Türkiye’nin adli uygulamalarının bir parçası haline gelen “baskınvari” gözaltına alınmasının kimin için çalan çan olduğunu biliyoruz: İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ekrem İmamoğlu.
“Çalan çan” başka kültürlerin ve dünyaların gerçeklerini aşağılayıp reddederek kimliğinin üstünleştiğini sanan hegemonik tarz tarafından, küçümsenip tepeden bakılacak bir metafor olduğundan; “okunan selâ” gibi de düşünebilir, tahayyül edebilirsiniz…
Türkiye’nin dönüştüğü türdeki rejimlerde, siyasette bir rekabet görüntüsü ve algısı olsun isteniyor; ama, bu rekabetin asla, iktidara gerçekten rakip olabilecek kadar “gerçek” olması istenmiyor.
Ekrem İmamoğlu da, bu rejimin “bağışıklık sisteminin” sonuna kadar savaşacağı bir “dış mihrak” muamelesi görüyor.
İmamoğlu’nun kendisi de farkında; dün Beşiktaş Belediyesi’nde yaptığı konuşmada, “Canım ülkeme, milletimize sesleniyorum: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” diyordu.
Evet, tam da böyle.
Rejim, gözü kara biçimde kendini korumak için hareket eder, aksiyon alırken; ülkenin ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ezici çoğunluğunun çıkarları zedeleniyor, geleceği riske giriyor. Öyle olmasa, bugün bu denli içinden çıkılmaz ve geride bırakılmak bir yana, dişlerini giderek daha da derine geçiren bir ekonomik krizin içinde olmazdık.
İmamoğlu için çalan çan, yarın öbür gün Mansur Yavaş veya iktidara karşı ciddi ve gerçek rekabet eden başka bir lider figürü için de çalacak; o selâ, muhakkak ve illâ okunmaya çalışılacaktır.
Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandığında da, çemberin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na doğru daralmakta olduğunu söylemiştik. Bu tarz pesimist öngörüler, elbette ki, “gamlı baykuş” olup kendi kendini gerçekleştirecek kehânetlerde bulunmak için değil. “Rejimin” tarzını ve içgüdüsel yönelimlerini bilince, hangi sonuca kilitlenlendiğini ve hedefinin gerçekte ne olduğunu da kestirebiliyorsunuz. Geriye sadece, o hedefe ulaşmak için nasıl bir yol haritasını hangi takvimle izleyeceğini tasavvur etmek kalıyor.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinden sonra da, dönüp dolaşıp bu noktaya geleceği, o çanların çalıp selâların okunmaya başlayacağı belliydi.
O zaman, “virüs” muamalesi görüp sistemin baskılayıp yok etmeye çalıştığı kişiler ve kurumlar olarak, kendi karşı bağışıklık sisteminizi geliştirip hazırlığınızı yapacaksınız-ki; “muharebe” başladığında en güçlü halinizle karşı koymaya başlayın.
Muhalefetten farklı farklı isimlerin, bu aralar toplumsal bir karşı duruş sergileyemediğine yönelik şikayetleri çok duyuyorum. “Siyasetçilerden şikayet ediyorsunuz ama siz de, bizleri sadece eleştiriyor ve yaptıklarımızın arkasında durmuyorsunuz” meâlinde bir serzeniş içindeler. Mesele şu ki; 30 Ekim 2024’ün de, 13 Ocak 2025’in de gelişi, 1 Nisan 2024’ten belliydi. Diğer bir deyişle, 31 Mart yerel seçimlerinin sonucuna bakarak, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in de, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın da gözaltına alınabileceklerini öngörebilmek mümkündü. Bunlar olmasaydı, başka şeyler olacak; ama sonuç değişmeyecekti: çanın çalması, selânın okunması.
O nedenle de, “kırmızı kart” tarzı eylemlerin 31 Mart seçimleri ertesinde hemen başlaması ve kartopunun çığa dönüşmesi gibi de devam etmesi gerekiyordu.
Hep maziye bakıp dövünmekle bir ömür de geçmiyor; geçmiş geçmişte kaldı. Dersleri çıkarıp ileri bakmak gerek…
Toplumsal muhalefet, yerli yerinde duruyor ve hatta çoğalabilir de: ancak, temsiliyet, kendi kendine oluşmaz. Temsiliyeti oluşturmak gerekir. Bu noktada da iş, gene tabanı örgütleyip sürükleyecek liderliğe ve partilere, kurumsal muhalefet olmaya gerçekten arzusu ve niyeti olanlara düşüyor.
TEMSİLİYET KENDİ KENDİNE OLUŞMAZ
Bardağın dolu tarafı şu ki; Türkiye’de başka benzer rejimlerin gelişip serpildiği ülkelerin aksine, toplumsal muhalefet hep kendini korudu. Bir şekilde, var olmaya; hatta, çoğalmaya devam etti.
İronik bir örnek; Aksoy Araştırma’nın son çalışmasında, “30 Ağustos Zafer Bayramı’nda yapılan Kara Harp Okulu mezuniyet törenini organize ettiği iddia edilen teğmenler ve amiraller, ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildi. Kararı siz verecek olsaydınız, bu hangi yönde olurdu?” diye bir soru sorulmuş. Türkiye genelinde, yüzde 79,7’lik bir çoğunluk, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek and içtikleri için başları derde giren teğmenerin “görevlerine devam etmesi gerektiği” yönünde görüş bildirmiş. 2023 Milletvekili seçimlerinde “Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi”ne oy veren, yani bugünkü DEM Parti seçmeni diyebileceğimiz seçmen grubunun da, yüzde 91,3’ü teğmenlerden yana tavır almış. Oysa, MHP’de bu oran yüzde 76,9 ve AK Parti seçmenleri arasında da, yüzde 56.
Toplumsal muhalefet, yerli yerinde duruyor ve hatta çoğalabilir de: ancak, temsiliyet, kendi kendine oluşmaz. Temsiliyeti oluşturmak gerekir. Bu noktada da iş, gene tabanı örgütleyip sürükleyecek liderliğe ve partilere, kurumsal muhalefet olmaya gerçekten arzusu ve niyeti olanlara düşüyor.
Metallica’nın da, “Çan kimin için çalıyor” diye bir şarkısı var:
“Şafak vakti, her şey gitti; sadece var olma isteği kaldı,
Şimdi ne olacağını görüyor, görmeye kör gözler…
Çan kimin için çalıyor
Zaman ilerliyor
Çan kimin için çalıyor
…
Ölmeden hemen önce, son bir gökyüzüne bak
Bu son kez olacak…”[ii]
Elbette, gökyüzüne son kez bakmamak için, o çanın ve selânın hepimize olduğunu görebilen siyasetin “yaşamına” savaşması gerekiyor artık.
[i] "Any man's death diminishes me, because I am involved in Mankind; And therefore never send to know for whom the bell tolls; it tolls for thee”.
[ii] “Crack of dawn, all is gone except the will to be
Now they see what will be, blinded eyes to see
For whom the bell tolls
Time marches on
For whom the bell tolls
…
Take a look to the sky just before you die
It's the last time you will”
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları




















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.10.2025
28.09.2025
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024