Sezin ÖNEY
Bir gecede, 20’ye yakın insan öldürüldü.
Diyarbakır ve Mardin Kızıltepe’de, sokaklara tanklar indi. Altı ilde sokağa çıkma yasağı kararı alındı.
İstanbul Esenyurt’ta, asker sokağa çıktı.
Evet; daha ne olabilirdi? Türkiye’ye bir gecede daha fazla nasıl zarar verilebilirdi?
IŞİD, Ankara’da “stratejik derinlik” kuramlarının kuyularında planlar yapanlardan çok daha fazla “derin” bir strateji uygulamış oldu. Kobanê vesilesiyle, Türkiye’de Kürtler ve toplumun geri kalanının diyalog bağları, “bombalı saldırıya” uğramışa döndü. Böylece, “IŞİD’ın, Türkiye’deki hücreleri eyleme geçecek” iddialarına hiç gerek kalmadan, tahrip gücü son derece yüksek bir “psikolojik saldırı” gerçekleştirildi. Ölümleri, yaşamını kaybedenlerin sayısı kaç olursa olsun, çok çabuk unutan Türkiye gibi bir ülkeye karşı, sadece Kürt Sorunu değil, tüm sosyal fay hatlarını dinamitleyecek daha etkili bir “eylem” de olamazdı.
Aslında Türkiye’nin tüm siyasi fay hatları, Kobanê’nin, IŞİD tarafından ablukaya alınmasıyla başlayan günlerde çatırdamaya başladı.
Son 30-40 yılda, Türkiye üzerine üretilen siyaset bilimi çalışmalarının tamamına yakını şu ana temalar üzerine değil midir; “laik- muhafazakâr ilişkileri”, “asker- sivil ilişkileri”, “Kürt Sorunu”, “milliyetçilik”...?
Tüm bu fay hatları, son birkaç haftada hep beraber yeniden, belki de eskiden olmadığı kadar ciddi biçimde hareketlendi. Türkiye’nin çok can yakan geçmişinden farklı biçimde, ilk kez, devlet ile vatandaşlar arasındaki gerginlik değil, saflaşmış insanlar/gruplar arasındaki husumet asıl mesele; toplumsal ayrılıklar, kırgınlıklar aşılmaz boyuta ilerliyor.
Evet, “barış süreci”ne yönelik araştırmaların çoğuna göre, “barış” isteği, toplumun ekseriyetinde ağır basıyor. Buna karşılık, yakın zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof.Hakan Yılmaz ve İnfakto Araştırma’nın düzenlediği çalışmaya göre, Kürt Sorunu’nun sebepleri olarak, “insan hakları ve özgürlükler alanındaki eksiklikleri görenler”, Türkiye genelinde “çoğunluk” değil.
Komplo teorileri, Kürt Sorunu konusunda, Türkiye toplumunun zihinlerini önemli ölçüde teslim almış durumda. Kürt Sorunu’nu, “PKK’nın varlığı” olarak görenler artıyor.
“Kürt Sorunu’nun sebepleri nedir” sorusuna, “Türkiye’yi bölmek ve zayıflatmak isteyen dış güçlerin Kürt örgütlerini devlete karşı mücadeleye teşvik etmeleri” (yüzde 32,8) ve “Kürt örgütlerinin kendi siyasi hedeflerine varmak için devlete karşı silahlı mücadele başlatmaları” (yüzde 22,6), diye cevap verenler, en yüksek oranı oluşturuyor.
Çözüm olarak da, “Terörle mücadeleyi” gösterenler ise, yüzde 29 oranında.
Hem Türk hem de Kürt milliyetçileri içinde, “ayrılık” isteyenlerin oranı da yükseliyor. Özerklik, federasyon veya bağımsızlık, yüzde 22 ile en çok destek gören ikinci “çözüm” önerisi. Ama bu gibi bir “ayrılığın”, “İskoçya referandumu modeli” olmayacağını, bu coğrafyada çok canın yanacağını da herhalde, hepimiz biliyoruz. Araştırmanın ortaya koyduğu bir diğer sonuç da, Kürtler arasında, PKK ve HDP’nin görüşlerinin, HDP’nin oy oranı ötesinde benimsenmeye başladığı.
Barış sürecine siyasi kutuplaşmalar cephesinden bakıp, “sırf Erdoğan gibi ‘anti-demokratik bir lider’ olarak addedilen biri ile özdeşleştiği için reddedenlerin sayısı artıyor” sonucu da çıkabilir bu araştırmadan.
EDAM’ın, 2013’teki bir araştırmasına göre, Türkiye kamuoyunda, güneyde bir komşu olarak bağımsız bir Kürt devleti kurulmasını, “en büyük tehdit” görenlerin oranı, yüzde 36 idi. Suriye’de aşırı İslamcıların hâkim olmasını, “en büyük tehdit” olarak niteleyenlerse, sadece yüzde 12. AKP seçmenleri arasında bu oran, yüzde 6’ya düşüyordu.
Buna karşılık, Kürtler ve Türkiye’nin geri kalanında, “eğitimli ve laik” kesimde, aşırı İslamcıların komşuluğunu tehdit olarak görenler büyük çoğunluğu oluşturuyordu. “IŞİD realitesi” nasıl bir değişim yarattı bilmiyoruz.
Fakat tüm bu yaşananların su üstüne çıkardığı bir gerçek varsa, o da ortak tehdit algılarının ortaklaştıramadığı bir “toplumsal kırıklık” hâlinin ayan beyan varlığı.
12 Eylül ve 1990’lar gibi karanlık dönemlerden sonra, ilk kez askerin sokağa çıkması da, 19 faili meçhul cinayet de Türkiye’yi, bir gecede onlarca yıl öncesine geri döndürebiliyor.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024