Sezin ÖNEY
İleride “Kürdistan’ı, T.C. kurdu” dersiniz.
Bu cümle, zihnimde Urfalı bir dost ile konuşurken dalgalanıverdi.
“Huzursuzuz” diyordu; “çok huzursuzuz”.
Ailem, bana hep ‘Ankara’da durma, GEL buraya; orada tehlikedesin" diyor. Hepimiz dönmeyi düşünüyoruz. Kürt olarak artık Batı’da rahat değiliz. Kürtçe konuşmayı geçtim, şivemiz bile sorun olabilir. Doğu’da bağları kalmayan Kürt tanıdıklarımız ise, ‘Siz gidince biz ne yapacağız; biz nasıl, nereye gideceğiz?’ diyorlar…”
İşte, bu cümleler, beni adeta birden geleceğe götürdü ve Türkiye’nin içinden yeni bir devletin çıktığını görür gibi oldum.
Türkiye’nin, “bölünme” korkusu malum.
Suriye’deki savaşla beraber, Kürtlerin özerk bir yapıya sahip olmaları, Ankara’daki devlet zihninde de, bölünme korkusunun tetiklenmesine sebep oldu. Bu korkuyu da kendi siyasi istikbalini garantilemek ve çıkarı için kullananlar oldu. Ve bugünlere geldik.
Tabii, Türkiye’nin içinde de, çözüm süreci ile beraber Kürt kimliği daha da yüksek perdeden yaşanmaya başlanır, ulusal bir gurur ile ifade edilir oldu. Bunun, illa artan PKK etkisi ile ilgisi yoktu. Sürekli çatışma, kavga dövüş bir ortam olmayınca, siyasi aktörlerden bağımsız olarak, kendiliğinden bir ulusal dışavurum ortaya çıktı, yayıldı Kürtler arasında.
Devlet, bu tarz bir kimlik açılımının getireceği değişimi reddetti. Bu red ile de, şiddeti çözüm aracı olarak gören devlet algısı, tam gaz devreye girdi.
Devletin koridorlarında dolaşan korkular arasında, Kürtlerin nüfus artış hızının toplum genelinden yüksek olmasının, “ordudan siyasete her alana Kürtlerin hâkim olacağı endişesini” oluşturduğunu iddia edenler bile var.
Ne ironiktir ki, devletin bu algıdaki aktörleri ve bu algıyı kendi çıkarına kullanmak isteyen siyasetçilerin ortak politikaları, Türkiye’yi bölünmeye götürecek asıl tabloyu ortaya çıkardı.
Milliyetçiliğin, en keskin ve öfkeli biçiminin, toplumsal tabanı “terörle mücadele” konusunda mobilize etmek için kullanıldığı bu ortamın beklenmedik bir etkisi oldu; Kürtleri, Türkiye’nin Batı’sından koparmak...
Ülkenin Batısında yaşayan Kürtlerin, can ve mal korkusu içine girmeleri, linç veya saldırı kaygısıyla kendilerini tehdit altında hissetmeleri nedeniyle, göç etmek ister olmaları ciddi bir durum. Hem de çok ciddi...
Bu hissin doğuracağı toplumsal sonuç, Türkiye’nin Kürtlerinin, ülke içinde ve dışında “öz toprakları” saydıkları yerlere dönmeleridir. Türkiye’de bölünmenin karşısındaki en büyük “engel” olan, nüfusun demografik olarak coğrafi dağınıklığı faktörünün yok olmasıdır.
Kürt kimliğini, asimile olarak zaten yaşamayanlar arasından ortanın üstü sınıfların ve şehirlerin varoşlarına, bir tür gettolara çekilmiş yaşayan alt sınıf, yoksul ve kimlik bilinci, tek “serveti” olan Kürtler dışında “orta kesimlerin”, Doğu ve Güneydoğu’ya çekilmesinden bahsediyoruz. Batı’nın Kürtsüzleşmesinden yani...
Oysa, devletin öngördüğü belli ki, tam tersinin gerçekleşmesiydi; Kürt kimliğini yoğun ve asimilasyondan çok uzak yaşayan nüfusun yoğunlukta olduğu il ve ilçe merkezleri, neredeyse tamamen yerle bir edildi. Bu kadar sert askeri operasyonların beklenen sonucu, çatışma alanlarındaki nüfusun bir daha dönmemecesine evini, barkını, mahallesini terk etmesidir. Maddi zorlukların da dayatmasıyla, Doğu’dan Batı’ya göçün hızlanmasıdır.
Ve hatta, Kürt nüfustan boşalan yerlere, Arap, Türkmen ağırlık yeni nüfuslar “ithal edileceğini” öne sürenleri de duydum Ankara’da...
Fakat, çatışma bölgelerinden kaçan Kürtler, Batı’ya sadece geçici işlerle, ailesini, barkını yaşamadan gidiyor gibi gözüküyor. Kısa vadeli işlere çalışmaya gidenler dışındakiler, toprağından uzaklaşmak istemiyor. Tersine, bana Urfalı dostumun bahsettiği gibi, Kürtlerin bir arada kendini güvende hissettiği bir psikolojik ve zihinsel coğrafya doğuyor.
İşte, bunun da yaratacağı, nüfusların doğal ayrışımıdır; yani fiili bölünme...
Eğer ki, Türkiye’de devlet akademisyenlerine, gazetecilerine özgürlük verseydi, bu gibi sonuçları doğuracak yanlış politikalar yerine, ülkenin tüm insanları ortaklaştıracak, ayrıştırmak yerine beraber yükseltecek, yüceltecek siyaset oluşturulabilirdi. Bu nedenle de, “Türkiye bölünmesin” hedefinin tam ters sonucunu doğuracak politikalar benimsendi.
Ankara’nın kendi, adım adım, Türkiye içinde yeni bir devleti, kendi elleriyle kurma yoluna girdi. Ve ne yazık ki, bu can yakıcı bir süreç olacak.
KAYNAK: HABERDAR / SEZİN ÖNEY
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024