Sinan ÇİFTYÜREK
Botan bölgesine özel eğitilmiş ordu birliklerinin konumlandırılmasıyla burnumuza ağır kokular geliyor. Hesap içerisinde hesap yoksa bir ilçeye operasyon için özel eğitilmiş on bin asker yığılmaz. “Terörle mücadele” adı altında tanklar eşliğinde ilçeler kuşatılmaz. Tankla topla mı kamu güvenliği ya da halkın “can ve mal güvenliğini” sağlıyorsunuz? Sur, Silvan, Cizre’de halkın ne canı ne de malı kaldı!
Devlet neyin hazırlığında, kime karşı bu askeri güç? Esas hedef elbette içerisi ama Kandil ve Rojava başta olmak üzere sınır ötesi hesaplar da var! Mevcut “sınırlar” sınır ötesinde korunmak istenirken içerde Kürdistan yeniden işgal ediliyor.Türk devleti, Güney ve Güneybatısında içeriye doğru güçlenen Kürt basıncıyla yüzleştikçe içeride tüm ağırlığıyla halkımıza yüklenmektedir. 1990’larda kırsalımızın yeniden işgali gerçekleştirilmiş ki sınırda kalekol ve yeni güvenlik duvarlarıyla bu devam ediyor. Bu kez kentlerimiz yıkılıp boşaltılarak mahallelerde bile kalekollar yapılarak işgal derinleştiriliyor.
Hendek/barikat bahane, devlet zaten savaş açmıştı!
Barikat meselesi yeni değil ilk 2014 yılında gündeme gelmiş, yapılan görüşmeler sonucunda Ocak 2015’te kaldırılmıştı. Hendekler, o zaman özerklik ilanı için değil polisin mahallelerdeki terörüne karşı savunma aracı olarak kullanılmıştı. Barikatların tekrar kurulması, 7 Haziran sonrası özellikle Türk devletinin sınır ötesi operasyonlarıyla gündeme geldi. Dolayısıyla barikat, neden değil; devletin dayattığı savaşın ve devam eden Kürt meselesinin sonuçlarından biri. Elbette hendekler kaldırılsın ama kaldırılınca Kürt meselesi çözümlenmiş olmaz.
Önce de yazdık, devlet ve AKP hükümeti, 7 Haziran’dan sonra halkımıza savaş açmak için bahane arıyordu. Barikat kurulsun kurulmasın, özerklik ilan edilsin edilmesin devlet Kürd’e savaş ilan edecekti; burası açık. Devlet, yarın “Kobanê benzeri bir durumla yüzleşebilirim” korkusuyla PKK’yi kent merkezli savaşa zorladı ve bunda başarılı da oldu. Kırsal alanda uzun yıllar gerilla ile savaşarak deneyim edinen Türk Ordusu, şimdiki barikat savaşını da gelecekteki muhtemel kent savaşına ön hazırlık olarak değerlendiriyor gibi görünüyor.
PKK de, Kürdistan kentleşti tayin edici kavgayı kentler belirleyecek olması gerçeğine Kobanê deneyimi de eklenince devletin savaş ilanını kabul edip kent savaşı denemesine girişti. Direnme ruhuna, barikatların arkasında fedaice savaşmaya saygı duyulur; ama bu işte birhesap hatası yok mu? Devletin kendi şartlarında ya da belirleyiciliğinde dayattığı savaşı kabul etmek durumu varsa burada hesap hatası yok mu? Devlet, Kürt hareketini “ya herro ya merro” noktasına itmeye zorluyor olabilir. Bu dayatma nedeniyle ister hesap hatası yapılmış olsun isterse devletin ağır savaş tahriki sonucu olsun; iki durumda da devletin davetini, devletin dayattığı taktikle kabul etmek, PKK ile birlikte halka da zarar veriyor, verecek!
Tam da siyaseten haklıyken haksız, güçlüyken güçsüz duruma düşmek buna denmez mi?
IŞİD’in Şengal’de halkımıza yaptığını, Türkiye ilçelerimizde yapıyor. Kentler boşaltılırken halkımıza Kobanê benzeri durum yaşatılıyor ama kentlerimizin Şengal veya Kobanê’ye dönüşmesi yakında görünmüyor. Çünkü Türkiye, Suriye-Irak değil; Silvan-Cizre’de Kobanê, Şengal değil. Cizre’de, Sur’da yeni Kobanê’ler yaratmaya girişmek; isyan ruhu ne kadar güçlü olursa olsun, dava ne kadar haklı olursa olsun sonuç alınamaz çünkü süreçler farklı.
Mademkicumhurbaşkanı, başbakan “kazdıkları hendekleri başlarına yıkacağız” şeklinde ağır tahrik ediyorlar… Mademki “sen halkıma ve bana durup dururken savaş açtın ben de kentleri Kobanêleştiririm” demek! İşte hesap hatası dediğim bu.
Bilindiği gibi İran’ın da telkiniyle Suriye rejimi kendisi askeri olarak Kürdistan bölgesinden çekilmişti. Esad’a karşı uluslararası destekleri olan onlarca askeri örgüt mücadele ediyor. Dünyanın önemli askeri aktörleri Suriye’de; Doğu ve Batılı güçler çıkarları için Rojava’daki Kürtleri destekliyor. Peki, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da benzer bir durum var mı? Hayır!
*Suriye’nin aksine, Türkiye, Kürdistan’da çekilmek bir yana sürekli kırsalda ve kentlerde yeni kalekollar yapıyorken;
*Türkiye, NATO üyesi ve AB müttefiki olup Güney Kürdistan politikasından çıkardığı derslerle Rojava’da farklı davranırken;
*Türkiye’nin Şii-Sünni hegemonya hesaplarıyla İran’la ve uçak krizinin tetiklemesiyle de Rusya ile yaşadıkları, Kürt siyasetine kimi fırsatları sunmasına karşın, küresel ve bölgesel odaklar hâlihazırda Kürdistan meselesinde, Türkiye ve de İran’ı karşısına almazken;
*Güney ve Rojava bugün bölgesel-küresel siyaset denkleminde yer alıyorken, Kuzey ve Doğu yani iki büyük Kürdistan parçası halen küresel hatta bölgesel denklemin dışında tutulurken;
*Güney bağımsızlık, Rojava statü yolunda ilerlemenin sorunlarını yaşıyorken;
*Başta büyük fesat-fitneci İran’la “Osmanlıda oyun bitmez”i temsil eden Türkiye olmak üzere işgalci devletlerin her biri farklı hesaplarla PKK ile PDK çatışması için çaba içerisindeyken;
*HDP kısmi barışçıl demokratik ortamda (7 Haziran’da) bile siyaseten önemli sonuçlar almışken….. Kuzey’de bugün çıkış yolu silahlı özerklikte değil sivil itaatsizliğe dayalı statü arayışında aranmalıydı, aranmalıdır. Kuzey’in küresel denkleme alınmasının yolunu da yine ancak sivil itaatsizliğe dayalı mücadele açabilir.
Cizre ve Silopi’ye on binlerce özel birliklerin konuşlandırılması neyi amaçlıyor?
Hendek kapatmak bahane, bunca askerin bölgeye konuşlandırılmasında üç hedef gözetiliyor:
Birincisi; devlet ile AKP hükümetinin Kürt meselesinde, yeniden askeri politikaları esas aldığını gösteriyor. İçeride “hendeklerinkapatılması” adı altında ulusal özgürlük bilincinin yüksek olduğu ilçelerimizin yakılıp yıkılarak boşaltılması ve görülmemiş baskılarla halkın direnci, özgürlük mücadelesindeki kararlılığı kırılmak isteniyor.
İkincisi;dışarıda ise Rojava’nın Kuzey üzerindeki etkisini fiziki tedbirlerle olabildiğince sınırlandırmak, özellikle Rojava ile sınırdaş olan ilçelerde ilerde muhtemel bir Kobanê benzeri kent savaşına şimdiden antrenman yapmış olmak.
Üçüncüsü;Kandil’e yönelik bir kara harekâtında “cephe gerisini” yani sınırın içerisini sağlama almak! Davutoğlu’nun “sınırlarımızı sınır ötesinde korumamız gerekiyor” söyleminin içerdeki pratik adımı. Kısacası Türk ordusunun içerde ve sınırların ötesindeki hareketliliği kapsamlı bir askeri harekâtın ön hazırlıkları gibi görünüyor.
Bu süreçte, Türk hükümeti, PKK’ye karşı Kandil’e dönük muhtemel bir operasyonda ABD desteğini alabilmek amacıyla “ya ben ya PKK” ikilemini dayatmasının yanı sıra “IŞİD’e karşı savaşmak için Başika’ya asker gönderdim” söylemini de bir süredir dillendiriyor. YPG’nin Moskova ile ilişkilerinden de rahatsızlık duyan Washington, Türk devletinin “ya ben ya PKK” dayatmasına ne der? Türk Ordusunun Başika hamlesine karşı koyuşun ABD’den değil de İran’ın basıncıyla Irak hükümetinden geldiğini de not edelim.
Türk Ordusunun Irak ve Güney Kürdistan’da konumlanmasının IŞİD ile mücadele ile alakası olmadığı daha IŞİD yokken orada asker bulundurmasının altında; İran ile bölgesel egemenlik hesaplarının yanı sıra Kerkük-Musul petrollerinin kontrolü ve önemlisi Kürdistan’ın “hamisi” görünerek Kürtlerin etkinlik sahalarını daraltma hesaplarını içerdiği açık. Buna Kandil’e dönük hesapları da ekleyelim. Kısacası “IŞİD’e karşı Başika’ya asker gönderdim” söylemi örtüdür, gerçeği ise TC’nin emperyal hedeflerinin yanı sıra Kandil’e operasyon hesabıdır.
TC ile ABD arasında dün Güney Kürdistan üzerinde sağlanan uzlaşma şimdi Rojava üzerinde sağlanabilir mi? ABD, dün TC’ye “sen Güney’e müdahale etme ben de Kuzey’e karışmam hatta sana Öcalan’ı da vereyim” demişti. Bugün ise “sen Rojava’ya karışma ben de Kuzey’de yaptıklarını görmezden gelirim; hatta Kandil’e operasyonda bile destek olurum” der mi? Var mı böyle bir ihtimal? Burnumuza ağır kokular geliyor derken; “Türkiye, Rusya’nın Kafkasya Siyasetini Kürdistan’da mı İzlemek İstiyor” başlıklı yazımda belirttiğim Rusların Çeçenlere yaptığını ya da Cengiz Çandar’ın aynı kaygılarla gündeme getirdiği “Sri Lanka-Çeçenistan çözümü” tehlikesi ciddiye alınmalıdır. Zira bölge üzerinde hegemonya savaşının keskinleştiği ve tam da Rusların PKK kartını açtığı koşullarda Türkiye, ABD’den destek alabilir!
Barikatlar üzerinden sınıfsal ayrışma tartışmasının, ulusal kurtuluşta karşılığı yok!
Kürdistan’da kim yoksul, kim orta sınıf, kim burjuva ve sınıfların mevzilenmesindeki yerleri tartışması, sosyalist ya da sosyalist devrime kesintisiz geçişle evirilecek demokratik devrim tartışmasında anlamlıdır. Fakat Kürdistan gibi ulusal özgürlüğün başat hedef olduğu, PKK ve DTK siyasal hattının da zengin, fakir yanı burjuva, orta sınıf, küçük esnaf, işçi ve yoksullardan destek aldığı koşullarda bu tartışmanın karşılığı yok!
PKK basınında kimi yazarların kent savaşı üzerinde “yepyeni bir iktidar alanı” oluşuyor ya da “barikatlar sınıfsal ayrışmayı netleştiriyor” demesi yanlış ve zarar verecek değerlendirmeler. Barikatlara karşı çıkan herkesi, sınıfsal konumla ilişkilendirmek; barikatı doğru bulmayan küçük esnaf ve orta sınıfı “karşı devrimci” ilan etmek ya siyasal körlüktür ya da beklenilen halk desteğini alamamanın tepkisel çıkışıdır. Her şey bir yana ulusal harekette özellikle de PKK, DTK, HDP hattının kitle desteğinde, Kürdistan’daki küçük esnaf ve orta sınıflar çekip alındığında geriye ne kalacağının üzerinde herkes düşünmeli!
Her ulusal kurtuluş mücadelesi gibi Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinde de, küçük esnaf ve orta sınıflar önemli bir ağırlığa sahiptir. Hendekler üzerinde sınıfsal ayrışmayı geliştirmek, sınıfsal (sosyalist) iktidar değil de ulusal iktidarın inşasında orta sınıfları karşı devrimci ilan edip dışlamak kendi ayağına balta vurmakla özdeştir!
Aynı süreçte hem Sinn Fein hem SYRİZA işlevi üstelenilemez demiştik!
Kentlerde barikatların kurulması yaşanan savaş ve devletin sergilediği vahşet HDP açısından da bazı meselelere açıklık getirdi.
Öncelikle;bir kez daha görüldü ki Anadolu emekçilerinin gündemi ile Kürdistan halklarının siyasal gündemi birebir örtüşmüyor. Gezi isyanında nasıl ki Kürt ulusal güçleri ile Türkiye sosyalist hareketinin gündemi birebir örtüşmediyse yani Kürtler Gezi’ye cılız tepki verdiyse, Türkiye metropollerinin de Kürdistan’da yaşananlara tepkisi cılız kaldı. Bu cılız tepkide sosyalist hareketin zayıflığının ve toplum üzerindeki Kemalizmin etkisini de ekleyelim.
İki;bir kez daha yaşanarak görüldü ki HDP ya da başka bir parti aynı süreçte Diyarbakır’da Sinn Fein Ankara’da ise SYRİZA işlevini sürdüremez. Barikat savaşı HDP’nin SYRİZA misyonunu bitirmediyse de darbe vurdu. Demirtaş’ın ABD ve Rusya ziyaretlerini, Kürtler ulusal mücadelede çıkarlarına uygun görüp olumlarken, Türkiye kamuoyu ise “devletimize karşı emperyalizmle ilişkileniyor” diyerek olumsuz algılamakta! Bu olumsuz algıyla, salt iktidar veya Saray’ın Demirtaş ve HDP’ye karşı geliştirilen propagandasından söz etmiyoruz, Türkiye halkının pozisyonu gereğince de Kürtlerden farklı değerlendirileceğini belirtiyoruz. HDP aynı süreçte hem SYRİZA hem de Sinn Fein işlevini üstlenemez derken kastımız buydu.
Üç;HDP 7 Haziran’da SYRİZA misyonunu; Erdoğan’ın başkanlığı ile AKP’nin tek başına iktidarını engellemekle kısmen yerine getirdi. Fakat bu hamlesi Sinn Fein işlevini yani Kürt meselesinin siyasal çözümünü en hafif deyimle aksattı; çünkü Ankara’daki muhatap, meseleyi barışçıl çözmek isteyen demokratik bir hükümet değildi.
Çözümü tartışırken aşağıdaki noktaları dikkate almalıyız.
1 – Devlet ve hükümet barikat savaşını kazansa bile Kürt halkını kazanamaz.Türk rejiminin özelde de AKP hükümetinin bunca yıkım ve kan üzerinden ve üstelik temel hakları tanınmadan Kürtleri yönetmesi zor. Halkımızın da devletten ve Erdoğan’dan beklentisi kalmadı burası açık, mesele Kürt siyasetinin belirsizliğinde!
2- Devlet bürokrasisi ve rejim partileri, AKP’nin Kürdistan’daki varlığını “devletin bekasının teminatı” görüp 1 Kasım’da desteklediler. Kime karşı? Kürtlere, halkımıza karşı! AKP’nin 1 Kasım’da Kürdistan’da az da olsa oyunu artırmasının rejim yanlısı herkese nefes aldırdığını bilelim. Çünkü rejim ve sistem partileri, AKP’nin 7 Haziran seçimlerinde Kürdistan’da sökülüp atılmasını sadece AKP’nin yenilgisi değil, Türk rejiminin çöküşü olarak algılamıştı. Çünkü AKP yerine hiçbir parti halen Kürt halkıyla devlet arasında köprü kurabilecek durumda değil.
3 – Çözüm ararken; AKP’nin Kürdistan meselesinde Orduya yanaştığı, Ordunun da AKP üzerinden kendi Kürt siyasetini icra ettiğini not edelim. Kimi taktik adımlardaki farklılığa karşın Kürdistan meselesinde AKP ile Ordu ve devlet bürokrasisi ayrımı yapmak yanlış.
4 – Kürtler, gerek parçalarda gerekse parçalar arasında ortak hareket etmeli. “Sen yanlış yaptın ben doğru yaptım” tartışmasıile bağlantılı iç egemenlik hesapları sonraya bırakılarak ortak iradeyi yansıtacak acil adımların atılması gerekiyor. Devlet haksız olduğu halde tüm güçlerini, Kürdistan meselesinde “ortak milli payda” adı altında birleştirebiliyorsa, Kürt siyasal partilerinin ise haklı davalarında güçlerini birleştirmeleri gerekiyor. Bunu başararak “makul, makul olmayan Kürt” ayrımı da devletin elinden alınmalı.
5 - Dolaysıyla Kürdün, Kürde de demokrat yaklaşmasının tam zamanı! Kürt partileri sömürgeci rejimlerin ezilen haklara dayattığı “tekçiliği, otoriterliği, faşizmi” eleştirip halkı mücadeleye çağırırken kendileri diğer Kürt partilerini dışlayan tekçiliği dayatırlarsa yani dışarıya “demokrasi” dersi verip kendi içimizde demokrasiyi baltalarsak inandırıcı olamayız.
6 – Kürt siyaseti ortak tutumla; devletin silahla bir yere varamayacağı, meselenin sonuçlarını ortadan kaldırmakla da Kürt meselesinin çözülmeyeceğinin altı çizilmeli. Devletin fiili OHAL uygulaması ve sürdürülen operasyonları derhal durdurması; “önce silahlı hareketi bitirelim, sınır dışına çıksınlar sonra çözüm başlar” nakaratını geride bırakıp çözüm yönünde adım atması yani silah meselesiyle Kürt meselesinin ayrı ayrı ele alınması öne çıkarılmalı.
7 - Devletin dayattığı savaşa Kürdün yanıtı silah olmamalı. PKK kırsal merkezli gerilla savaşını uzun yıllar sürdürdü ve yöneticilerinin sıkça belirlemesiyle “silah yapacağını yaptı, artık kullanmak istemiyoruz” noktasına gelindi. Kent merkezli barikat savaşları da bir yılı aşkındır deneniyor. Bu yöntemle sonuç alınmayacağı açık! Onca çağrı, çaba, bedele rağmen kitleler barikat savaşlarını desteklemiyor. Devletin onca hukuksuzluğuna ve OHAL’den beter uygulamalarına; dünya kamuoyu, Türkiye halkları ve maalesef halkımız da sınırlı sayıdaki militan kitle desteği hariç seyirci kalıyorsa bunun üzerinde düşünülmeli!
Geriye elimizde sonuç almada ısrarlı davranılacak mücadele silahı olarak sivil itaatsizlik kalıyor. HDP MYK’sından “özyönetimi, siyaseten sahiplenip Meclise taşıma” ve YDG-H’ye de “hendekler kapansın” çağrılarının yapılacağı belirtiliyor. Dileriz 26-27 Aralık’ta toplanan DTK ve KCK’den de benzer yönelim gelişir.
“Dayatılan savaşa yanıt: Sivil itaatsizlik temelinde geliştirilmeli”başlıklı 09-09-2015 tarihli yazımdan bir bölümle bitireyim; “Kürdistan meselesinin çözümü için, siyasal statü (özerklik, federasyon, bağımsızlık) olmazsa olmaz. Mesele hangi mücadele aracıyla gerçekleşeceğidir. Silah yapacağını yaptı. İç siyaset dinamiği artık silahı taşıyamıyor….
Benzer bir yönelim daha önce ‘Ortak Akıl’ toplantısı başta olmak üzere birçok ortak toplantı ve konferansta dile getirildi, ana hatlarıyla hemfikir de olundu. Talepleriyle, sivil itaatsizlik mücadele tarzı önerisiyle Kürdistan’daki siyasal yapılar, sivil kurumlar ve rusipiler şunun üzerinde hemfikir olmuşlardı: Kürt diliyle ana dilde eğitim-öğretim, Kürdistan’a siyasal statü, Kürtlerin ve yok sayılan diğer halklar ile inançların anayasada varlığının kabulü ve şartsız bir genel siyasi af gibi talepleri ortak bir deklarasyonla Kürdistan, Türkiye ve Dünya kamuoyuna sivil itaatsizlik mücadele eşliğinde duyurulması!”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018