Süleyman YAŞAR
Gelişmekte olan ülkelerden bu yıl da para çıkışı olacak. Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (The Institute of International Finance -IIF) son raporuna göre 2016 yılında Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerden 500 milyar dolar tutarında net sermaye çıkışı olacak. Geçen yıl doğrudan net sermaye çıkışı 750 milyar dolar düzeyinde olmuştu. Geçen yıla göre ivme kaybetse de 500 milyar dolarlık net doğrudan sermaye çıkışı oldukça yüksek tutarda bir para akımı oluyor. Yeri gelmişken geçen yıl Türkiye’nin doğrudan ve portföy yatırım stokunda 77 milyar dolar azalma olduğunu belirtelim.
Peki, niye gelişmekte olan ülkelerden para çıkışı devam ediyor?
Bu sorunun cevabını IFF’den Hung Tran “Son sekiz yıldır zengin ülke merkez bankalarının parasal genişlemesi devam etti. Ama bu sürdürülebilir değil. İlave parasal genişlemeler getiriyi azaltıyor. Bir de gelişmekte olan ülkelerin yapısal problemlerinin çözümünde ilerleme göremiyoruz. Bu nedenle kötümseriz” diye veriyor
Kısaca, gelişmekte olan ülkeler için sermaye akımlarında beklentiler pek iyi değil. Zaten bu olumsuz beklentilerin etkilerini dün açıklanan Türkiye’nin Şubat ayı ödemeler dengesinde görüyoruz.
Nasıl mı?
Şöyle; Şubat ayında gelen doğrudan sermaye yatırımı 319 milyon dolar. Ve Ocak- Şubat doğrudan sermaye girişi 939 milyon dolar oluyor. Geçen yılın aynı döneminde doğrudan sermaye girişinin 2 milyar 882 milyon dolar olduğunu hatırlatalım. Dolayısıyla doğrudan sermaye girişinde azalma var. Bu arada bu yılın ilk iki ayında Türkiye’de oturanların yurtdışında yaptıkları doğrudan sermaye yatırımı 519 milyon dolara yükseldi. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam 451 milyon dolar tutarındaydı. Yine kaynağı bilinmeyen para girişlerinde Şubat ayında artış olduğunu belirtelim.
CARİ AÇIĞIN YÜZDE 23,6’SI KAYNAĞI BİLİNMEYEN DÖVİZLE KARŞILANIYOR
Kaynağı belirsiz parayı gösteren net hata ve noksan kalemi Şubat’ta 2 milyar 878 milyon dolar oldu. İki aylık net hata ve noksan kalemi ise 1 milyar 819 milyon dolara ulaştı. Bu kalemde geçen yılın ilk iki ayına göre azalma olduğunu belirtelim. Geçen yılın ilk iki ayında net hata ve noksan toplamı 3 milyar 914 milyon dolar tutuyordu.
Bir de cari açık rakamına baktığımızda azalma görüyoruz. Bu yılın ilk iki ayında cari açık rakamı 4 milyar 123 milyon dolar oldu. Geçen yılın aynı döneminde cari açık 5 milyar 753 milyon dolardı. Yine 12 aylık cari açığın 30 milyar 911 milyon dolara ulaştığını belirtelim. Yani petrol fiyatlarındaki gerileme ve ekonomideki küçülmeye rağmen 30,9 milyar dolar ürettiğimizden fazla harcıyoruz. Bildiğiniz gibi cari açık ürettiğimizden fazla harcamak anlamına geliyordu. Ve bu ürettiğimizden fazla harcadığımız paranın 7 milyar 302 milyon lirasını kaynağı belirsiz dövizle karşılıyoruz. Yani cari açığı finanse eden paranın yüzde 23,6’sının nereden geldiği belli değil. Ve cari açığın milli gelire oranı hâlâ yüzde 4,2 düzeyinde bulunuyor. Kısaca ekonomi küçülmesine rağmen cari açık hâlâ epeyce büyük ve risk yaratıyor.
ÜRETİM POTANSİYELİ VARKEN ET VE BUĞDAY İTHAL EDEN TÜRKİYENİN CARİ AÇIĞI KAPANMAZ
O hâlde ne yapmalı?
Şunu yapmalı; cari açığı sağlıklı küçültmek için ekonominin kaynaklarını lüks AVM, lüks konut, lüks otomobil yerine imalat sanayii ve tarıma yönlendirmeli. Hemen bir hatırlatma yapalım. Dün Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı’nın gazetelerde beyanatı vardı. Şöyle diyor Bakan: “Geçen hafta 50 bin ton et ithalatı için Bakanlar Kurulundan yetki aldık.” Yani et ithal edeceğiz. Yine Bakan “ekmek fiyatlarını tek merkezden belirleyeceklerini” söylüyor. Anlayacağınız paralar taşa toprağa gömüldü. Şimdi et ve ekmek yok diyor Bakan. Ve ithal edeceğimizi belirtiyor. Anlayacağınız cari açığın kapanması pek mümkün görünmüyor. Çünkü et ve buğday ithal eden Türkiye cari açığını kapatamaz. Hâlbuki ülke içi talebi karşılayacak hattâ fazlasını ihraç edebilecek et ve buğday üretimine elverişli kapasite bu ülkede var. Ama nedense imalat sanayii ve tarıma yatırım yapılmıyor. Yani potansiyelinin altında bir ekonomiyle yol alıyoruz.
Anlayacağınız ekonominin potansiyelini kullanmaya bu iktidarın niyeti de yok.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2016
13.07.2016
4.02.2016
2.02.2016
1.02.2016
10.06.2016
31.05.2016
27.05.2016
18.05.2016
17.05.2016