Taha Akyol
Kuzey Suriye’de Amerika’nın güneye çekilmesi ve PYD-YPG teröristlerine de çekilin demiş olması Türkiye’nin askeri harekatını kolaylaştırdı. Gerçi teröristler yer yer direnmeye çalışıyorlar ama bu beyhudedir, Mehmetçik siyasi iradenin ‘dur’ diyeceği yerlere kadar gidecektir.
İşte diplomasi cephesi dediği şey, askerin nereye kadar ilerleyeceğini “siyasetin” tespit edecek olmasıdır.
Bu açıdan, önümüzde çok kiritik faktörler var.
BATI İLE İLİŞKİLER
Evvela muhtemel bir ABD ambargosunun “ekonomiyi felç edecek” boyutlarda olmaması için Trump’la Erdoğan arasında bir trafik yaşanacaktır. 17 Kasım’daki Erdoğan-Trump görüşmesi, sahadaki harekatın boyutları bakımından da son derece önemli olacaktır.
ABD Barış Pınarı harekatını en azından yavaşlatmak için şimdiden “ekonominizi felç ederiz” gibi tehditler savuruyor. Ankara da eldeki zamanı azami şekilde değerlendirmek için askeri harekatı olanca hızıyla sürdürüyor.
Her halde Ankara, harekatın sağlayacağı güvenlik çıkarından daha fazla ekonomimize tahribat yapacak bir ambargo olmamasına dikkat edecektir.
ABD ve Avrupa ile ilişkilerde IŞİD sorunu özellikle önemlidir. Batılıları kendi ülkelerinde terörle tehdit eden örgüt, IŞİD ve benzerleridir.
PYD bunu çok iyi bildiğinden, IŞİD terörü canlanacak anlamında açıklamalar yaparak Batı’yı daha bir yanına çekmek, Türkiye ile Batı’nın arasını daha bir açmak istiyor.
Türkiye’nin bu harekatta IŞİD’e karşı da tıpkı PYD’ye karşı olduğu gibi titizlik göstermesi önemlidir.
KOBANİ: DÖNÜM NOKTASI
Türkiye’nin bugün Barış Pınarı harekatıyla ortadan kaldırmak istediği “terör koridoru” 2012’de oluşmaya başlamıştı.
Esad 2012’de ülkesinin kuzeyini PYD-YPG’ye bırakarak kuvvetlerini başka cephelerce çekmişti. PYD Cizre ve Afrin “kanton”larını o zaman kurdu. Buna Kobani de katılırsa Fırat’a kadar “Terör koridoru” tamamlanacaktı…
Afrin ve Cizre arasındaki Kobani (Aynel Arab) bölgesi için IŞİD’le YPG arasında şiddetle çarpışmalar oldu.
PKK propagandası ve Batı’da birçok kimse, Türkiye’nin o sırada PYD’ye karşı IŞİD’e en azından pasif davrandığını söylüyorlar. Putin de uçak düşürme krizi sırasında “Ankara İslamcı teröristleri destekledi” diye defalarca konuşma yaptı, G-20 zirvesinde bile!
O çatışmalarda ABD liderliğindeki koalisyon güçleri 17 hava akını ile IŞİD’i püskürtecek, Ocak 2015’te de Afrin, Kobani ve Cizre kantonları birleşerek “özerklik” ilan edeceklerdi.
PKK, Suriye’deki gelişmeleri Türkiye’ye taşıma hayaliyle Türkiye’deki “Çözüm süreci”ni de sabote etti.
Buna rağmen YPG’nin IŞİD’le çarpışmasından itibaren ABD ve Batılılar YPG’yi “müttefik” gibi gördüler. Kafa kesenlere karşı savaşan PKK’lı kadın militanlar görüntüsü çok etkili bir propaganda oldu.
O DÖNEMİ AÇIKLAMAK
Ankara’nın o dönemde IŞİD’e karşı tavır almadığı şeklindeki yerleşmiş algı, gerçek olmasa da kar topu gibi büyüyerek bugünkü diplomatik tablonun oluşmasında hayli etkili oldu: Diplomasi alanında Türkiye adeta yalnızdır.
Böyle durumlarda “Mavi Kitap”, “Beyaz Kitap” gibi adlarla açıklamalar yapmak, belgelerini ortaya koymak, diplomatik bir metottur.
Ankara maalesef bunu yapmadı; sadece “terör destekçisi asıl sizsiniz” gibi sözlerle yetindi.
Kobani olayları sırasında Ankara IŞİD’e karşı neler yaptığını, Kobani’yi desteklemek üzere Barzani peşmergelerinin bu topraklardan geçtiğini, Kobani IŞİD’den kurtulunca Barzani’nin Türkiye’ye teşekkür ettiğini, Salih Müslim’le Ankara’da neler konuşulduğunu hükümet bir “Beyaz Kitap”la, belgeleriyle açıklamalıdır.
İç politika diliyle değil, akademik dille...
DİPLOMASİYE DİKKAT
Türkiye askeri bakımdan güçlüdür fakat bu güç Rusya destekli Esad’a karşı kullanılmayacaktır; Rusya da Esad’la PYD’yi anlaştırarak aslında Türkiye’ye bir mesaj veriyor!
Askeri gücün siyasi sınırlarına dair bir örnektir bu.
Kaldı ki Türkiye Esad’la diyalogda çok gecikmiştir.
İdlib’deki HTŞ’li teröristler de Türkiye için bir risktir…
IŞİD ve HTŞ gibi terör örgütlerinin Türkiye için tehlike oluşturmaları, sadece olası eylemlerinden değil, daha önemlisi diplomasi sahasında Türkiye’ye büyük zarar vermek için kullanılabilir olmalarındandır.
Sahadaki harekat için de, bir ABD ve AB ambargosunu önlemek veya asgariye çekmek için de diplomasi çok önemli.
Mehmetçiğe güvenim sonsuzdur, aman diplomasiyi bu defa çok iyi yürütelim.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
6.08.2025
5.08.2025
1.08.2025
30.07.2025
29.07.2025
25.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025