Talat ULUSOY
Türkiye toplumu, hafızası silinmiş ve boş hafızaya “kurucu efsane” yüklenmiş bir toplumdur.
Türkiye toplumunda “birey” olma hâli bu hafıza yapısından ötürü eksiklidir. “Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi”nden beri dillerde sakız olan “yürüyün gençler, aslan gençlik”gazlaması, yeterince birey olamama hâlinin tipik ve yaygın ifadesidir. Geçmiş ile yüz yüze gelmedikçe, bütün eğitim kurumlarının duvarlarını işgal eden “Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi” yerini “Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi”ne bırakmadıkça bu eksik zor kapanır.
İki haftadır Gezi’den çok şey yansıdı. Bana en anlamlı geleni “Hrant Dink Sokağı” oldu. Bu, unutturma ve unutmaya karşı “hatırlatma”nın devrimci sesiydi. Türkiye’de gerçek devrimin “hakikat”i hatırlama ile olacağına inanırım.
İnterneti, sosyal medyayı doğrudan özgürleştirici olarak tarif etmek yanıltıcı olabilir. Türkiye’de internet karşısına oturmuş “özgür beyin”lerin ezici çoğunluğu, çok yönlü bilgi kaynakları ve sosyal ağlardan özgürce beslenmekten çok, tek doğrulu “resmî siyasi ağ”kanalıyla biçimlenmektedir. Resmî siyasi ağ: Maarif eğitimi, Diyanet eğitimi, asker eğitimi ve her öğünü bunlarla doldurulmuş beslenme çantaları...
Evet, internette özgürlük var, istersen “hakikat”e dahi erişebilirsin. Ama istemek yetmez, resmî siyasi ağdan kendini kurtarabilmen gerek. Bunun için “toplumsal seferberlik”hâlinde geçmişle yüzleşmek şart.
Gezi eylemi iki haftalık bir eylem değil, çok daha önceden “ne yaptığını bilen” insanların“kışla” komedisine karşı başlattığı bir hareket. Ne zaman ki bütün gözler Gezi’ye dikildi, o zaman “mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi” sorusunun cevabı fark edildi. Bunu başkası bilmiyor muydu? “Resmâ siyasi şebeke” habersiz miydi bunlardan? İşlediği suçtan habersiz fail olur mu? Ama “tarihi saklamak” kurucu felsefenin omurgası.
Burası bir vakıf mülküydü, bir Ermeni mezarlığı ve kilise arazisiydi. İşte internetin yararı! Peki, bu gerçek niye sadece internette kalıyor, “Darbelere ve Irkçılığa Dur” diyenler dışında niçin alanların başka köşelerine, AKM cephesine yansımıyor? “Eğitim şart” diyen ve alışageldikleri gibi “asker kışladan çıksın” diye bekleyen ulusalcı ve eğitimle sakatlanmış “devrimci” hafızaların seçiciliği olabilir mi? Ermeni soykırımı ile yüzleşmeden veya Ermeni soykırımı ile yüzleşmek için “devrim” demeyenin devrimine inanmam. Yüzleşme, bu topraklar için aslında devrimdir!
Bir başka anlamlı olay da İzmir Gündoğdu Meydanı’nda yaşanıyor. Kürsüden yapılan konuşmanın bir yerinde “9 Eylül günü Yunan’ı denize döktüğümüz bu yerde” (resmî tören) cümlesi sarfedilir sarfedilmez alanın bir köşesinden “yuh” sesleri yükseliyor. Onların dışında kalan çoğunluk 9 Eylül 1922 günü İzmir’de bir tek Yunanlının kalmadığını, ama 13-19 Eylül günleri arasında yüz binden çok kadın, çocuk ve yaşlı İzmirli Hıristiyan’ın yanarak, dumandan boğularak, denize dökülerek öldüğünü biliyor muydu? Hayır.
Bugün iktidar olanlar iktidarı devraldıklarının, yani İttihatçı Cumhuriyetçilerin mirası olan bir“tarih” üzerinde oturuyorlar. Bu mirastan yerine göre ya “Yavuz”u seçiyor, ya“Çanakkale Destanı”nı okuyor ya da Ermeni mülküne oturtulmuş “Topçu Kışlası”ndan ülkeyi adeta topa tutuyorlar. Bu hak mı? Bakınız şu İslam seçiciliğine:
Çanakkale’nin başkomutanının bir Alman mareşali olduğunu hem saklıyor, ama Hıristiyan komutasında İslam askerinin şehitliği meselesini izah edemiyor!
Yavuz’un hilafeti getirmesini yeterli buluyor, kardeşlerinden yeğenlerine pek çok yakınını öldürerek yükseldiği saltanatında Alevi millete ettiği zulmü “ihmal” ediyor!
Topçu Kışlası’nı Avcı birliklerinin karargâhı sanıyor, iktidara el koymak için gelen Hareket Ordusu’nun “İslamcı-Türkçü” İttihatçı zihniyeti ile Sultan Abdülhamit’in “İslamcı” zihniyetinin Hıristiyan millete pek farklı bakmadığını görmezden geliyor!
Geçmişte yaşanan acılar bugünün olaylarında yer alanların düşünce ve değerlerinde bir anlam ifade etmiyorsa ve hatta yaşanmış vahşetler “milli kahramanlık” olarak sunuluyorsa, “renkli ve çoğulcu” ve fakat “vahşeti affeden” bir geleceğe yürünüyor demektir. Dikkat!
Vesayetin dayattığı “milli kahramanlıkla” beslenen eski toplumsal kimlik, yani “modern, laik, Atatürkçü cumhuriyet” bireyi kimliği (TC Kimliği) yerine yenisinin yürürlüğe girmesi çok gecikti. O yüzden, şu an “yaşam tarzı” sorununu da kapsayan bir “kimlik bunalımı”içindeyiz. Eski kimlik “zayiinden hükümsüz”, yeni kimlik ise “henüz” ortada yok. Eski kimlikte ısrarla direnenler, biraz da bu yeni kimliğin netleşmemiş olmasından güç alıyor.
Dün Mamak, Maltepe, Metris kışlaları toplumun başına dertti, bugün “Taksim Topçu Kışlası!” Ha eskisi, ha yenisi, yahu bu toplumun kışlalardan kurtulduğu günü göremeyecek miyiz?
Gel tezkere gel! Bitsin bu “barış ve demokrasi”ye hasret!
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bir Çuvaldız: ONBEŞLER ve “KURTULUŞ”UN GÖLGESİ
28.01.2020 - İzmir’in Hafızası
20.09.2017 - 15 Temmuz Bayramı Kutlu Olsun!
18.07.2017 - Yüz Yıllık “Anayasa Paketi”
11.01.2017 - İzmir Hatırlıyor! Geçmişi Unutmuyor!
16.09.2016 - ISPARTALIYANLAR VE KORDON’DAKİ KONAK
10.01.2016 - Böyle cumhuriyetin nesini kutlayayım…
29.10.2015 - İzmir hatırlıyor: İzmir’in kurtuluş ve ganimet bayramı
10.09.2015 - Buyurun, işte belge!
21.04.2015 - Ermenilerle uyuşmak söylentileri
14.04.2015
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Muhittin Kaymaz
Tunus hakkında bilgilendim. Yazara teşekkür ederim. Ben Türk halkının korkusuzca yaşamasını istiyorum. İnançlarını yaşamada sorun olmaması dileğimdir. Politikacıların yanlış yaptıkları kanısı bende ağır basıyor. Özde fazlaca ayrımcılığımız yok. Özlemlerde genellikle örtüşüyoruz. Fakat şekil alanında dayatmalar, insanı ürkütüyor. Hatta güç sahiplerinin saklanmış emelleri olduğu, korkulara neden oluyor. Örneğin : Getirilmek istenen eğitim sistemindeki dayatmalar. Sevgilerimle...