Ufuk COŞKUN
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Hrant Dink suikastı için “Olay sıradan bir cinayet değil, planlı ve örgüt işi.. Beraat kararı bozulsun..” diyerek sanıkların örgüt suçundan cezalandırılması gerektiğini açıkladı. Markar Esayan’ın da ifade ettiği gibi Dink cinayeti tüm derin devleti çıplak bırakacak tarihî bir özelliğe sahip bu bakımdan umarız bu süreçte siyasi irade kararlı ve net bir tutum sergiler. Geçenlerde Taraf ’ta da çıkan bir habere göre TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderilen bir MİT raporunda Rahip Santoro, Hrant Dink, Malatya Zirve Yayınevi cinayetlerinin Özel Harp Dairesi’nin işi olduğu iddia ediliyor. Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun raporunda yer alan bu bilgiler kuşkusuz malumun ilanından ibaret. Çünkü özgürlükçüler olarak zaten bu tür suikastların derin yapılanmalar tarafından yapıldığını biliyorduk bu bakımdan bir taraftan öldürülen insanların faillerinin bulunması adına gayret sarf ederken diğer taraftan da ülkede özgürlüklerin, evrensel hukukun, insani değerlerin ve demokrasinin tesisi adına gayret göstermekteyiz.
Farklılıklara karşı oluşan önyargının bir nedeni de eğitim
Derin yapılanmaların işlediği cinayetlerin ortaya çıkarılması için kuşkusuz ciddi gayretler sarf edilmeli ancak Hrant Dink cinayeti ve altı yıllık geçen sürede yaşananlar bizlere bir şey daha gösterdi ki, o da; ötekine karşı hala ciddi bir önyargının varlığını devam ettirmesidir. Eğitimin -en başında- milliyetçi, ulus devletçi ve Türk ırkının yüceltilmesi esasına göre kurgulandığı bir ülkede Hrant Dink nezdinde Ermenilerin hala düşman ve tehdit olduğu algısının varlığını devam ettirdiğini görmekteyiz. Bilindiği gibi tek-tipçi eğitim sistemlerinde öğrencilere devletin istemediği hiçbir bilgi ve değer aktarılmaz. Dolayısıyla öğrenciler otonom bir kişilik elde edemediklerinden ötürü neyin doğru, neyin yanlış ve kimin dost, kimin düşman olduğunu ve olacağını ancak ve ancak devletin belirlediği kriterlerle anlarlar ve bu doğrultuda bir anlayışla hayatlarını sürdürürler. Bu tür eğitim istemlerinde bireylere aşılanan, İç ve dış tehditler üzerinden oluşturulan bir kişilikle bireylerde vatanı için her şeyi göze alabilme gerekirse bu uğurda ölüme bile gitme istek ve duygusu kazındırılır. Ders kitapları bu türden endoktrinasyon örnekleriyle doludur. Ders kitaplarında işlenen konulara bakıldığında cemaatler, tarikatlar ya da farklı inanışa ve görüşe sahip olanlar iç tehdit, örneğin içimizde yaşayan Ermeniler ve diğer farklı ülkeler de dış tehdit olarak sunulur.
Ders kitaplarında Ermeniler
Milli Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu’nun 08.12.2011 gün ve 261sayılı kararı ile ders kitabı olarak kabul edilen ve birinci defada 152.459 adet basılan, MEB Yayınları; Ortaöğretim İnkılâp Tarihi Ders Kitabı’ndan 1915 Ermeni Olayları adlı konuyla başlayalım: “Aslında Ermeniler, Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na katılmasını fırsat olarak görmüşlerdi. Hınçak ve Taşnak komitelerinin öncülüğünde Anadolu’nun birçok yerinde isyan başlattılar ve Rusların işgal ettiği bölgelerde masum halka karşı katliama giriştiler. Kendilerine katılmayan Ermenileri bile öldürmekten çekinmediler. Ermeni komitelerinin ‘Kurtulmak istiyorsan önce komşunu yok et’ talimatı üzerine isyancı Ermeniler, eli silah tutan Türk erkeklerinin cephelerde bulunması ile savunmasız kalan Türk köylerine saldırarak katliam yaptılar. Van’ın Zeve köyünde olduğu gibi birçok köyün halkını çoluk çocuk demeden katlettiler. Kayseri’de, Maraş’ta, Muş’ta, Bitlis’te, Diyarbakır’da, Elazığ’da ve Van’da isyan ederek katliamda bulundular. Ayrıca Osmanlı kuvvetlerini arkadan vuran Ermeniler, Osmanlı birliklerinin harekatını engellemiş, ikmal yollarını kesmiş, köprü ve yolları imha etmiş, Rusya’ya casusluk yapmış ve bulundukları şehirlerde isyan ederek Rus işgalini dek olaylaştırmışlardır.”
Ermenilerin ders kitaplarında bu şekilde aktarıldığı ve akabinde sıklıkla dar bir milliyetçilik anlayışının verildiği bir eğitim anlayışında pek tabiidir ki bir öğretmen Hrant Dink’in öldürüldüğü sıralarda şu mısraları yazacaktır; “Vatan benim, adı Türkiye. Sahibi benim, adım Türk biline. Sakın yan bakmayın Türk iline. Söz söylenirse Türklüğüme, gözüm karadır benzerim şahine. Bu millet kıymaz bildiğin gibi bülbüle de ürkek güvercine de. Türklüğüm söz konusu olunca, dayanamam kara karga sesine...”
Oysa eğitim farklılıkların birer zenginlik olduğu gerçeğinden hareketle bireyin çevresinde başka renklerin, dillerin, görüşlerin, inançların ve hayatların da olabileceği ve bunların da birer tehdit değil zenginlik olduğu gerçeğinden yola çıkarak özgürlükçü bir anlayışla dizayn edilmiş olsaydı, belki de bu türden ötekileştirici, dışlayıcı ve diğerlerine düşman gözüyle bakan anlayışların pek yer etmediğine tanıklık edecektik. Oysa -Allah rahmet etsin- Hrant Dink her defasında Türklüğe hakaret etmediğini, bilakis Türklerle yaşamayı kendisi için bir şans saydığını ifade etmekteydi ve Ermenilerin ve Türklerin içindeki önyargıların ancak birarada yaşamakla geçebileceğini ifade ediyordu. Bu yüzden her defasında ısrarla“biz birbirimizin ilacıyız” demekteydi. Ne var ki içimize atılan nefret tohumları yüzünden bu bilge insan anlaşılamadı.
Eğitimde reformlar devam etmeli
J. Krishnamurti; “Milliyetçilik bir hastalıktır ve hiçbir zaman dünyada barışı tesis etmeyecektir. Hastalıkla sağlıklı olamayız. Bu yüzden önce kendimizi hastalıktan kurtarmalıyız” der. Bu bakımdan farklı ideolojilere, görüşlere, inançlara, ırklara ve mezheplere karşı ciddi bir hoşgörü kültürünün yerleşemediği dar, kısıtlı ve içe kapalı siyasi ortamlarda mutlaka bir zihin kırılmasına ihtiyaç vardır. Söylemleri, bakış açıları her kesimden insanı kucaklayan, farklı görüş ve inançlara saygılı, evrensel ahlak anlayışı üzerine bina edilen yeni ve farklı bir toplumsal bakış açısı üretme zorunluluğu söz konusudur. Eğitim buna bir katkı sunabilir. Son yıllarda gerek ders kitapların içeriği ve gerekse eğitim anlayışı üzerinde ciddiyetle eğilen başta MEB Bakanı’na büyük sorumluluklar düşmektedir. Her fırsatta eğitimde tek-tipçiliği eleştiren ve önerilerini sunan bir bakanın olması kuşkusuz sevindirici. Ne var ki eğitimin bu hassas süreçte ivedilikle reforma ihtiyacı vardır.
[email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019