Ufuk COŞKUN
Ufuk Coşkun ile eğitim üzerine
31.12.2013
2237
Liberal Düşünce Topluluğu Eğitim Politikaları Koordinatörü Eğitimci Yazar Ufuk Coşkun'un Uluslararası Stratejik Bakış Enstitüsüne verdiği mülakatı ilginize sunarız..
Şahin Keskin: Uzun yıllardır birçoğumuz Türkiye’nin bir eğitim sorunundan bahsediyor. Size göre Türkiye’de yaşanan eğitim sorunu nelerdir?
Ufuk Coşkun: En önemli sorun; zihniyet
-Türkiye’de eğitimde varlığını hissettiren en mühim sorun; “zihniyet” sorunudur. Bu bakımdan resmi ideoloji ekseninde şekillenen eğitimin gerek politika ve gerekse kalite sorunlarını öncelikle eğitim hayatını dizayn eden, yön veren, şekillendiren bu ulus-devletçi zihniyette aramak gerekir.1924 yılından itibaren merkezi planlamayla toplumu belirli bir kalıba sokmayı hedefleyen eğitim, bir araç olarak kullanılarak devlete itaatkâr, birbirinin aynısı bireyler yetiştirme gayesi gütmüştür/gütmektedir. Tek merkezden kumanda edilen hiyerarşik bir yapılanma, tek tip kıyafet, resmigeçit törenleri, Milli Güvenlik Dersleri, Andımız türü militarist uygulamalarla askeri bir disiplinin esas tutulduğu, ders kitaplarında işlenen konularla da itaatin pekiştirildiği bir eğitim düzeneğinin varlığı hakimdir.
Her ne kadar son zamanlarda bu çerçevede yapılmış bazı reformlar olsa da; örneğin bir takım militarist uygulamalar kaldırıldı, seçmeli dersler ilave edildi,MEB Teşkilat Kanunu revize edildi,Ortaokul ve İlkokul yönetmelikleri bazı ilavelerle birleştirildi vs ama bakıldığında eğitimin özü itibariyle hala tekçi, milliyetçi,Kemalist ve aynı zamanda merkeziyetçi bir yapıda olduğunu görmekteyiz.. Böyle bir sistem içerisinde varlığını devam ettiren zorunlu kamu okullarında öğrenim gören öğrenciler özgür ve eleştirel düşünce geliştiremedikleri gibi çağın gerektirdiği kaliteli eğitimden de yoksun kalmaktadırlar. Buna eğitim-öğretim ihtiyaçlarının eski usul finans yöntemleriyle tedarik edilmesi sorunu da eklenince eğitimin bugün başlı başına bir “sorun” olarak karşımızda durması hiçte sürpriz bir sonuç değildir.
Tevhid-i tedrisat ve milli eğitim
Eğitim alanında yaşadığımız sorunların kökeninde tek parti döneminin toplumu yeniden şekillendirme politikalarının yattığını söylersek sanırım yanlış br şey söylemiş olmayız.
Bugün Türkiye’de bu geleneği sürdüren başka bir deyişle 19. yüzyıl değer yargılarını hala genel geçer kabul eden siyasi partiler bulunmaktadır.Bu partiler eğitimde köklü reformların yapılmasından rahatsız olmaktadır.Özellikle andımızın kaldırılması bu partilerce çok eleştirilmişti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli andı geri getireceğini söyledi örneğin..Bu kesimler eğitimde militarizmin devamından yana tavır koyuyorlar çünkü onlara göre çocuklar üzerlerinde yatırım yapılan birer nesnedir. Bu bakımdan çocuklara doğrudan çocuk oldukları için değil ileride resmi ideolojiyi özümseyen, rejime sadık, itaatkâr, tek-tip birer vatandaş olacakları için değer verirler. Bu yüzdendir ki yıllarca küçücük çocuklara askeri esas duruşta andımız adlı bir yemin metnini ezberlettirmekten hiç rahatsız olmadılar. Oysa eğitimin köklü sorunlarına dönük ciddi reformlar yapılmadıkça eğitimde kalite artışları olmayacağı gibi özgür, kendine özgüveni olan, düşüncelerini kontrol edebilen bireyler yetişmeyecektir.
Sonuç olarak bugün eğitimin temel sorunları denildiğinde anlamamız gereken; eğitimin zihniyet olarak bir önceki çağa hitap etmesi ve buna neden olan Tevhid-i Tedrisat Yasasıdır.Yine bu kanuna bağlı olarak eğitimin resmi ideoloji çerçevesinde tek bir merkezden planlanması, zorunlu ve ücretsiz bir hizmet olarak sunulması en önemlisi de kanun ve yönetmeliklerin farklı eğitim seçeneklerine imkan tanımamasıdır.Evrensel bir bilim olan eğiitmin de başına “milli” getirilerek dar bir çerçeveye sıkıştırılmasıdır.
Şahin Keskin: Bu sorunlara yönelik sizin panzehir olarak gördüğünüz birkaç argüman var mı?
Ufuk Coşkun:Okullar çocukların çok gerisinde
Elbette var..Bildiğiniz gibi günümüz dünyası; bilginin çok kolay erişilebildiği, sosyal paylaşım ağlarıyla da neredeyse sınırların ortadan kalktığı, her gün yeni gelişmelerin yaşandığı, birbirinden farklı ve çeşitli ürünlerin, piyasaya sürüldüğü kısacası hayatın çok hızlı aktığı bir dünya.Böyle bir dünyada eski usul anlayışlarla eğitim hayatını dizayn edemezsiniz. Nitekim bugün kamu-okulları çocukların dünyasının çok gerisinden gelen kurumlardır.Bugün çocuğun gözünde okul; gerçek dünyadan yalıtılmış, kendi içsel dünyasına yabancı ayrıca sıkıcı,eskiden kalma soğuk,sevimsiz birer inşaat olmaktan başka bir anlam ifade etmemektedir.Bakıldığında bu tür bir klasik eğitim anlayışı bireylere kendi yetenek ve ilgilerini keşfetme imkânı tanımak yerine belirli kurallar silsilesiyle onları otoriteye itaat etme eğilimi kazandırmaya çalışır. Dolayısıyla öğrenme yaklaşımları, modelleri, sınıf ortamları ve programlar vs. bireyin merakını tetiklemek yerine onları belirli bir kalıba sokmak uğruna tasarlanır. 1940’larda İngiliz yazar ve eleştirmen Herbert Read, zorunlu klasik eğitim anlayışına ‘psikolojik’ itirazını şu ifadelerle belirtmiştir: “Doğal olarak insanoğlu çok çeşitlilik gösterir ve bütün bu farklı kişilikleri bir kalıba sokmak hem baskı gerektirir hem de ziyadesiyle zordur..”
Eğitim bireysel özgürlükler çerçevesinde ele alınmalı
Bir TV programında beyin cerrahisi olan bir uzman; insanların beyin yapılarının parmak izi gibi diğerlerinden farklı olduğunu ifade etmişti.Yani her bir bireyin diğerinden farklı anlayış, algılama ve düşünce üretme özellikleri olduğunun altını çiziyordu.Bu gerçek bile klasik eğitim anlayışının varlığını geçersiz kılmaktadır. .Ne yazık ki klasik eğitim, çocukların ilgi, yetenek ve farklı özelliklerine göre değil yaşlarına göre sınıflara ayırmakta, ve ülkeler eğitimi belirli bir süreye kadar da zorunlu tutrmaktadırlar.(Bunu hangi verilere göre uzatırlar ya da kısaltırlar yada zorunlu kılarlar anlamak mümkün değil) Bu yüzdendir ki farklı, alternatif eğitim modellerinin ve okul türlerinin olmadığı ülkelerde tek merkezden çekip çevrilen zorunlu eğitim ne yazık ki çocuklara yaşamları adına önemli kararlar alma fırsatı sunmuyor. J.Taylor Gatto’nun da ifadesiyle, tek modelli okullar çocuklarımızın toplumda herhangi bir biçimde etkin rol oynamalarına mani oluyor. Ve bunu yaparak onların olgun bir yetişkin olmalarını da engellemiş oluyor..
Türkiye ivedilikle; 1973 yılında kabul edilen 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu başta olmak üzere eğitimde tek bir ideolojiyi, görüşü, dini, dili rengi ve mezhebi öne çeken eski usul mevzuatları gözden geçirmeli ve bireysel özgürlükler çerçevesinde yeniden revize etmelidir. Eğitim yapısı dünyaya, gelişmelere ve yeniliklere ayak uyduran bir bakış açısıyla yeniden değerlendirilmelidir. Bütün azınlıkları, etnik alt kimlikleri içine alan onları eritmeyen, çok kültürlü, özgürlükçü bir eğitim sisteminin devreye sokulması artık elzemdir. Bilindiği gibi eğitimin Latince’deki ‘educare’(edücation) kelimesinden türetilmiş olup yetiştirmek, ileriye taşımak’ anlamlarına geldiği ifade edilir. Eğitimcilerin, filozofların, sosyologların birbirinden farklı eğitim tanımları vardır. Bugün eğitimcilerin de çok sevdiği genel eğitim tanımı; ‘bireyin davranışlarında kendi yaşantıları yoluyla, bilinçli olarak istendik davranışlar meydana getirme sürecidir’ şeklindedir. Bundan farklı olarak eğitimin öğrencilerin potansiyel yeteneklerini açığa çıkartan onları yaşama hazırlayan bir süreç olduğuna dair klasik bir takım tanımlar da yapılmaktadır. Ne var ki bu tür tanımlar eğitimin kurumsallaşması ve devlet eliyle bir kamu hizmeti olarak sunulmasından sonra ortaya atılan tanımlardır.
Homeschooling eğitimin bir parçası olmalı
Oysa Patrick Farenga bizleri sürekli atladığımız ve aslından kopartılan bir eğitim tanımını hatırlatıyor. Farenga Farenga bizdeki “educate” kelimesinin beslemek, büyütmek, yetiştirmek anlamındaki Latince “educare” kelimesinden geldiğini hatırlattıktan sonra bu kelimenin etimolojik kökeninin “göğüsten emzirmek” anlamına geldiğini ifade ediyor. Bilindiği gibi emzirme süreci bizzat annenin çocuğuyla birebir etkileşim halinde olduğu bir beslenme sürecidir. Bu bakımdan çocukların ve ebeveynlerin tercihlerini de dikkate alan alternatif yapılar inşa edilmelidir. Çünkü çocuk eğitiminde aile tercihlerinin ve rolünün yüksek tutulması birçok olumsuzluğu ortadan kaldıracaktır. Çünkü hiç kimse ne kadar, hangi hızda öğreteceği ve nerde, ne kadar yönlendirip ve özgür bırakacağı gibi konularda çocuğun ailesi kadar yeterli yetiye sahip olamaz. Dolayısıyla Türkiye’de demokratik ülkelerde olduğu gibi “Evde Eğitim”(Homeschooling) modeli eğitimin bir parçası haline gelebilmelidir.


Şahin Keskin: Avrupa’nın önde gelen ülkelerinden Türkiye Eğitim Sistemine yönelik neler örnek alınabilir?
Ufuk Coşkun: Demokratik ülkelerde tevhid-i tedrisat yok!
Gerek Avrupa ve gerekse ABD ve Kanada gibi ülkelerde bizdeki Tevhid-i Tedrisat türü yasalar olmadığından eğitim sistemleri tek bir merkezden kumanda edilen ve tek bir ideoloji çerçvesinde işlev gören sşistemler değildir. Örneğin kamu okulların yanı sıra Montessori, Summerhill, Albany,Homeschool gibi farklı okul türleri ve modelleri bir hayli yaygındır. Örneğin çok kültürlülüğü resmî devlet politikası olarak kabul eden Kanada, ülkedeki azınlıkları asimile etmek yerine, tüm farklı grupları ülke¬nin zenginliği olarak kabul etmiştir. Aynı şekilde Kanada vatandaşlığı, her birey için bir üst kimlik haline gelmiştir.Hemen tüm Avrupa ülkeleri farklı dillerde eğitim imkanı tanımakla birlikte eğitimi büyük ölçüde yerel yönetimlere devredilmiş durumdadır.
Demokratik ülkeler hergün biraz daha klasik eğitim anlayışını sorgulayarak eğitimde yeni ve farklı modellerin üretilmesinde öncülük etmektedirler.Örneğin bununla ilgili yapılmış ilginç bir araştırma da mevcut; ABD’den MIT Media Lab‘ın kurucusu Prof. Nicholas Negroponte, Etiyopya’da yeni bir proje üzerinde çalıştılar. Negroponte ve arkadaşları bu proje için, hayatları boyunca hiç sözcük görmemiş, sokak tabelası ya da ürün paketi okumamış insanlarla dolu iki kasaba seçtiler. Kasabalardaki çocuklar adedince tablet bilgisayarı, kapalı kutular içinde bıraktılar. Tabletlerin yanına ne bir kullanma kılavuzu koydular, ne de açıklama yapması için bir görevli tayin ettiler. Kasabalarda elektrik olmadığı için, güneş enerjisi ile çalışan bu bilgisayarların içine, alt yazılı çizgi filmler, sesli kitaplar, oyunlar ve programlama dilleri içeren yaklaşık 1000 adet İngilizce uygulama önceden yüklendi. Negroponte ve ekibi, hiç kimsenin okumayı bilmediği bu coğrafyada, bilgisayarlar üzerinde yapılan tüm aktiviteleri uzaktan izleyebileceklerdi. Çocukların hangi uygulamaları ne kadar kullanacaklarını, daha da önemlisi kendi kendilerine okumayı öğrenip öğrenemeyeceklerini merak ediyorlardı.
Klasik eğitim anlayışını tersyüz eden araştırma
Ayşe Kaya Akfırat’ın aktardığına göre Emerging Technologies 2012 konferansında, Prof. Negroponte, deneyin başında kutular kasabaya bırakılırken, çocukların kutularla bir süre oynayacağını düşündüğünü; oysa daha ilk 4 dakika geçmeden, çocuklardan birinin bir bilgisayarı kutudan çıkarıp çalıştırmayı başardığını anlatı. Çocuklar beşinci günün sonunda, günde ortalama 47 uygulama kullanıyor, iki haftanın sonunda İngilizce ABC (alfabe) şarkıları söylüyorlardı. Dahası çocuklar öğretmen gözetiminde öğrenen öğrencilerinden çok daha zengin bir uygulama kümesiyle çalışıyor, en az kendi tabletleri kadar arkadaşların tabletleriyle de ilgileniyorlardı. Aralarından biri, Paint programını açıp İngilizce arslan anlamına gelen “Lion” sözcüğünü yazmıştı. Dahası, Android işletim sistemini hack etmeyi başarmışlardı. Deney süresince tabletlerin masaüstünün değişmemesi için kurulan programı devre dışı bırakmışlar, araştırmacıların aktive etmeyi unuttukları laptop kamerasını ise çalışır hale getirmişlerdi. Deney; meraklarını doğru şekilde tetiklediğimizde çocukların kendi kendilerine öğrenme ve hatta çevrelerindeki yetişkinlere öğretme yetilerinin, tahmin edilenin çok ötesinde olduğunu bizlere göstermiş
Eğitimde yeni arayışlar yok
Dünyada çocukların merakını tetikleyen, geleneksel okul anlayışından tamamen farklı okul türlerine rastlamak mümkün. Örneğin New York’un Aşağı Batı yakasında “Quest to Learn” yani “Öğrenme Macerası adında bir devlet okulu var. Bu okulda her dersin, aktivitenin oyun merkezli tasarlandığı, karnelerde notlar yerine ‘acemi çaylak’, ‘çırak’, ‘kıdemli’ ya da ‘usta’ gibi uzmanlık derecelerinin yer aldığı; öğretmenler ve bilgisayar oyunu tasarımcılarından oluşan bir takımın müfredatı şekillendirildiği bir devlet okulu burası. Öğretmenler sadece kılavuzluk yapıyorlar. Çocuklar ise kendilerini derse aşırı kaptırıyor ve heyecanlarını bastırmakta güçlük çekiyorlar. Çünküöğretmenler öğrencilerine ödev vermiyorlar, onlarla belli bir misyonu olan maceralara çıkıyorlar. Oyunları uzman bir ekip tarafından hazırlanıyor. Müfredattaki derslerin isimleri kadar, içerikleri de sıra dışı olan bu tür farklı okullar zamanla klasik eğitim kurumlarını tedavülden kaldıracak gibi.
Ne yazık ki hala Türkiye’de eğitimin sadece devlet tekelinde bir hizmet olarak sunulmasını en iyi yöntem olarak gören ve farklı alternatif okul türlerine şans vermeyen bir algı mevcut. Bu yüzden bizde eğitim alanında farklı sektörler baş gösteremiyor. Örneğin alternatif okul türleri, farklı müfredat sağlayıcıları ve program yapıcılar piyasada etkin değiller. Bırakın bunları MEB’in attığı her yeni adımın karşısında bile ciddi bir direnç sergileyen kesimler var. Bu yüzden eğitim kurumlarında başarımız düşüyor ve öğrenciler yeteneklerini keşfetmeden büyüyorlar ve hayatlarında mutsuz oluyorlar.
Şahin Keskin: Eğitim sisteminin liberalizasyonu mümkün müdür? Özek sektör perspektifinde bir ilerlemeden söz edebilir miyiz?
Ufuk Coşkun: Eğitimde liberalleşme ve sınırlı devlet anlayışı
Bugün artık eğitimde liberaleşme meselesini gündemize alabilmeliyiz. Bilindiği gibi devletin sınırlandırılmasının ne kadar gerekli olduğunu belki de en fazla tartışacağımız bir dönemden geçmekteyiz. Özgürlükçü filozof John Locke; sınırlandırılmamış, kurallara bağlanmamış bir devleti insanın özgürlüğüne yönelmiş en büyük tehdit olarak görür. Ona göre; vatandaşlar üzerinde sonsuz otoriteye sahip olan, onlardan ayrı ve onlara üstün bir varlık olan devlet değildir. Devletin görevi, sivil hakları uyruklarının her biri için tarafsız bir şekilde yerine getirerek güvence altına almaktır. Toplum sözleşmelerinin amacı devleti sınırlama ve kurallara bağlamaya yöneliktir. Aksi takdirde bugün muhafazakâr bir başbakanın görüş ve tutumlarını kendi dünya görüşü çerçevesinde haklı bulan biri, bir gün bir başkasının gelip hiç hoşlanmadığı, benimsemediği bir değer yargısının ‘en iyisi budur’ diyerek kendisine dayatıldığı bir siyasi ortamla baş başa kalabilir. Bu bakımdan sınırlı ve sorumlu devlet anlayışını tartışmaya açmak durumundayız. Çünkü bu anlayış aynı zamanda baba devlet anlayışı diyebileceğimiz paternalizme de karşıdır.Bu aynı zamanda eğitim politikalarının birey lehine gelişmesinin de önünü açacak bir anlayıştır.
Devletler yüksek maliyet gerektiren eğitim sektöründen büyük ölçüde zarar etmelerine rağmen müfredatından, eğitim politikalarına varana kadar eğitimin her alanında etkili olmak isterler. Devletlerin itaatkâr, uyumlu, uysal ve kontrol edilebilir insan üretimini en düşük maliyetle gerçekleştirdiği kurumlar okullar olduğundan olsa gerek eğitim, birçok ülkede ideolojik bir temelde işlev görür. Bilindiği gibi Türkiye’de hükümetler -anayasaya göre- her yıl genel bütçeden eğitime ciddi oranda kaynak aktarımı yapmak durumundadır. Çünkü anayasanın 42.maddesine göre eğitim “zorunlu ve parasızdır.” Başka bir ifadeyle eğitim devlet tarafından sunulan ve vergiler yoluyla finanse edilen bir faaliyettir. Yaygın kanaatin aksine eğitim bedava olmayıp bütünüyle vergi mükellefleri tarafından finanse edilmektedir.
Eğitim en çok Kemalistler lehine işlev görüyor
MEB verilerine göre 2013 yılı bakanlık bütçesi 47 milyar 496 milyon 378 bin 650 TL’dir. Bu rakamın yüzde % 70’e varan dilimi personele giderlerine ayrılmıştır. Bu muazzam dilim kuşkusuz vergi mükellefleri tarafından tedarik edilmektedir. Kimsenin inancına, düşüncesine, mezhebine ve diline bakılmaksızın herkesten toplanan vergilerle finanse edilen eğitim ne yazık ki belirli bir kesimin yararına dönük işlev görmektedir. Elbette bu bir haksızlıktır. Kısacası vergilerimizle finanse ettiğimiz eğitimden tamamen Kemalistler faydalanmaktadır. Bunun için eğitim hayatını tanzim eden yasalara bakmak kâfidir. Örneğin 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda eğitimin genel amaçlarında istenen ortalama vatandaş tipi bellidir. Vergisini ödedikleri halde farklı kesimler eğitim hayatında yer bulamamışlardır. Diğer taraftan mevcut anayasanın 42.Maddesinde geçen ” Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre..”ifadesi de hem bilim literatürü açısından hem de eğitimi tek bir anlayışa mahkum etmesi açısından da sakıncalı ifadelerdir. Çünkü Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda diye bir bilim anlayışı henüz bilim tarihinde yer etmemiştir.
Eğitimde özel sektör teşviki şart!
Türkiye eğitim alanında her yıl artan girdisiyle ihtiyaçlarını gidermekte zorlanmaktadır. Bu devlet okullarında şişkinliğe dolayısıyla kalite düşüşlerini de beraberinde getirmektedir. Eğitimde artık alternatif çözüm arayışlarına gidilmelidir. Ve sağlık alanında olduğu gibi eğitim sektörü de rahatlatılmalıdır. Devlet daha çok versin demek ne yazık ki sorunları çözmüyor. Eğitim günümüzün en önemli meselelerinden biri haline geldi. Demokratik dünya, eğitim alanında alternatif çözüm yolları aramakla meşgul. Devlet, eğitim hizmetlerini büyük ölçüde özel sektöre bırakırken, dar gelirli ailelerin eğitim satın alabilmesi için de ayrıca özel finans kaynakları bulmakla meşgul. Eğitimde özel sektör teşvik edildiğinde bunun en çok dar gelirli ailelerin lehine olacağı unutulmamalıdır. En önemlisi de farklı okul anlayışlarının, alternatif eğitim modellerin oluşturulduğu serbest eğitim piyasasında eğitim kalitesi gittikçe artacaktır.
Sivil anayasanın hazırlığını yaptığımız bir dönemde öncelikle anayasada eğitim sistemiyle ilgili ciddi değişiklikler yer almalıdır. Tekelci eğitim sisteminden vazgeçilmelidir. Eğitimde artık alternatif çözüm arayışlarına gidilmelidir. Devlet daha çok versin demek ne yazık ki sorunları çözmüyor. Eğitim günümüzün en önemli meselelerinden biri. Demokratik dünya, eğitim alanında alternatif çözüm yolları aramakla meşgul. Bu devletler, eğitim hizmetlerini büyük ölçüde özel sektöre bırakırken, dar gelirli ailelerin eğitim satın alabilmesi için de ayrıca özel finans kaynakları bulmakla meşgul oluyorlar. Bizde de öyle olmalıdır. Devlet eğitim hayatına müdahale etmekten vazgeçmeli ve eğitimden elini büyük ölçüde çekmelidir. Farklı okul anlayışları, alternatif eğitim modellerin oluşturulacağı bir ortamın tesisi için gerekli hukuki tedbirleri almalıdır.
Farklı kesimler kendi okullarını açabilmeli
Bilindiği gibi Türkiye alternatif eğitim modelleri üzerine proje geliştiremeyen ülkelerin arasında yer almaktadır. “Eğitim şart” sloganını her fırsatta dile getirenler “nasıl ve ne şekilde bir eğitim” sorusuna bir yanıtları bulunmamaktadır. Eğitimin sadece “devlet okullarında” belirlenen standart bir müfredatla verilmesinin en doğru seçenek olduğu noktasında oluşturulan yaygın ama tartışılması gereken bir kanaat hâkimdir. Buna eğitimin sadece devlet eliyle yürütülmesi, finanse edilmesi ve denetlenmesine dönük çıkartılan kanun ve yönetmelikleri de eklersek(Tevhidi Tedrisat gibi örneğin) ülkede gerek sivil toplum örgütleri gerekse eğitim bilimiyle uğraşanlar tarafından alternatif eğitim modelleri üzerine neden yeterince düşünülmediğini daha iyi anlayabiliriz.
Oysa demokratik ülkelerde olduğu gibi bizde de alternatif okullar açılabilmelidir. İsteyen dindar bir nesil yetiştirebilmeli isteyen de Kemalist gençlik kısacası aileler çocuklarına istedikleri eğitim anlayışına göre yetiştirme haklarını elde etmelidirler.
UFUK COŞKUN
1974 Muğla-Milas doğumludur. Uzun yıllar çeşitli sivil toplum örgütlerinde yöneticilik yaptı..Eğitim,insan hakları, bireysel özgürlükler ve toplumal sorunlara dönük kaleme aldığı çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Makaleleri Zaman, Radikal, Yeni Şafak ,Milliyet ve Taraf gibi ulusal gazetelerin yanı sıra birçok internet sitesinde ve hakemli dergilerde yayımlanmıştır. Eğitim, sivil toplum, insan hak ve özgürlükleri konularında birçok yerde tebliğler sunan Coşkun benzer görüşlerini katıldığı CNN Türk, BUGÜN TV, TVNET, IMC TV, TGRT ve HİLAL TV gibi ulusal kanallarda da dile getirmektedir. En son 10.Kalkınma Planı Eğitim sisteminin kalitesinin arttırılması özel ihtisas komisyonunda görev almıştır. Sivil Düşünce İnternet Gazetesi’nin sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni’dir. Liberal Türkiye Genel Koordinatörü ve ayrıca üniversite dünyasında faaliyetler yürüten LDT’nin Eğitim Politikaları Koordinatörlüğü görevlerini yürütmektedir.
Mülakat: Şahin Keskin, 30.12.2013
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019