Ufuk COŞKUN
Basit bir soruyla başlayalım; siyaset mekanizmasının doğal yollardan işleyişini, yani siyasal iktidarın meşru yollarla gelip yine meşru yollarla gitmesini esas alan sandık mı yoksa paralel yapının devleti ele geçirme refleksiyle yürüttüğü operasyonların neticesinde üzerimizde kuracağı tahakküm mü? Siyasal iktidarı Gezi’de olduğu gibi sokak hareketleriyle ya da 17 Aralık operasyonlarında olduğu gibi emniyet-yargı yapılanmasıyla yıkmaya çalışmanın ve bu doğrultuda sürdürülen propagandayı savunanların demokratik kültürle bağdaşır bir yanının olmadığını düşünüyorum. Bir sivil iktidarı gayr-i meşru yollarla devirmeye çalışmanın adı; darbe teşebbüsüdür.Bu bakımdan 17 Aralık’tan bir gün sonra Yeni Şafak’a “Bu bir darbe teşebbüsüdür” başlıklı bir yazı kaleme almıştım.. Dershane bahanesiyle çıkartılan çıngarın arka planında iktidara ortak olma eğilimi değil aksine iktidarın sahibi olma utkusunun yattığını artık bugün daha net bir biçimde görebiliyoruz.Bunu görmemekte ısrar edenlere cemaat medyasının hemen her toplumsal meselede nasılda Kemalist medyaya dönüştüğünü izlemelerini öneririm.
Bugün aklıselim bir birey bu tür operasyonlarla asıl hedeflenin; seçimler öncesi hükümeti yıpratmak, siyaseti kilitlemek, barış sürecini kesintiye uğratarak ülkeyi 90′lı yıllara geri götürmek olduğunu anlamaktadır. Eski Türkiye anlayışında olanlar kurgularını eski Türkiye insanına göre yaptıklarından basit bir iki operasyonla ve atılan birkaç gazete manşetiyle insanları yönlendirebileceklerini düşünmektedirler. Ne var ki işler artık böyle yürümemektedir. Bunun en güzel kanıtı, geçenlerde ziyaret ettiğim bir köyde Hanefi Avcı’nın kitabını okuyan köylü bir vatandaşın meseleye yaklaşım biçimiydi. Kitabın her satırını okuduğunu ayrıca tüm TV programlarını dikkatlice izlediğini, cemaat medyası başta olmak üzere mümkün olduğunca gazeteleri okumaya çalıştığını ifade eden bu köylü vatandaşa göre bu apaçık bir darbe teşebbüsüdür. Ve hedefte Türkiye vardır. İnsanları eskiden olduğu gibi hemen yönlendirebileceklerini ve istedikleri partileri iktidara taşıyabileceklerini düşünenler yanlış hesap yapmaktadırlar. Hatırlatmakta fayda var. Türkiye artık eski Türkiye değildir..
Yıllardır tek bir etnisiteye göre toplumu şekillendirmeyi hedefleyen, kendi gibi düşünmeyen, inanmayan, yazmayan, çizmeyen her kim varsa tehlike olarak gören baskıcı, Kemalist, militarist zihniyetlerin, herkesimden insanı silindir gibi ezen ve ufalayan darbelerin hangi amaç ve hedefler uğruna yapıldığını neticesinde yaşanılan travmaları soysa-politik açıdan ciddi bir değerlendirmeye tabi tutmaya başladığımız son 10 yıllık süreçte zihniyet olarak çok şey değişti. Değişmeyen tek şey; Kemalist, ulusalcı, nasyonal sosyalist bir kesim ile sivil görünümlü yapıların ortaklaşa devleti gayr-i meşru yollardan ele geçirme emelleri oldu. Oysa insanlar artık kendi oylarının, iradelerinin sandıkta tezahür etmesini istemektedirler. Bunun dışında ikinci bir yönteme razı değiller.
Hatırlayınız bir ara birçok sivil toplum örgütünün ve muhalefet partisinin engellemelerine rağmen insan haklarını ve evrensel hukuk normlarını gözeterek başörtüsü serbestliği adına bir teşebbüs olmuştu. Fiyonk tartışmalarının yapıldığı tarihlerdi. Başörtüsü yasağının kalkması için hükümet gerçektende zor olan bir şeyin altına girmişti. Normalde tabiatı gereği sivil örgüt dediğimiz yapılanmaların hak, özgürlük ve demokratik talepleri iktidardan talep etmesi beklenir ancak sivil toplum örgütleri o gün yasa değişikliği meclisten geçerken Tandoğan’da hak, özgürlük ve demokratik bir talebin reddi için ilericilik adına eylem yapmaktaydı. İktidar ise bir sorunun halledilmesi ve mağdurların giderilmesi için hem muhalefet yapıyordu hem de iktidar olmanın gereğini… Sonuç malum. Anayasa Mahkemesi başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğini iptal etmiş ve yürürlüğünü durdurmuştu. Bugün ise başörtüsü serbest… Bu az bir başarı değildir. Başından beri dini inançları gereği başörtüsü takmak isteyen hanımefendilere hayatı zehir eden CHP ise bugün dini bir cemaatin kahramanı ilan edilmekte. Kabataş’ta bir hanımın mağdur olduğuna dair beyanlarını manşete çekerek onu yalancılıkla suçlayabilmekte. Alenen AK Partinin kapatılması gerektiği yazılıp CHP’nin çok değiştiği ve iktidarı hak ettiği vurgulanabilmekte… Tır baskınlarını, diktatör, tek adam vurgularını,kaset operasyonlarını, hükümeti El Kaide terör örgütüne destek vermekle suçlayıp ABD’ye şikâyet etmelerini, bedduaları, uzun adam ölsün gibi daha niceleri..
Bazı Liberal arkadaşlar yine bana kızacaklar ama cemaat ve Kemalist ortakları tüm bunları yolsuzlukla mücadele adına yapıyor olabilirler mi? Ben buna asla inanmıyorum.Mesele başlı başına bir siyasi parti de değildir.Kişisel olarak hedefte Sayın Erdoğan bulunmaktadır. Çünkü başbakan diğer liderler gibi hemen her dediklerini yapan, halkın tercihleriyle iktidar olan hükümetin yetkilerini teslim edecek olan, tüm operasyonlarına göz yuman bir yapıda değil. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz başbakan bu ülkenin gelmiş geçmiş en cesur, kararlı başbakanlarından biridir. Ve halk seçimlerde ona güvenerek oy veriyor. Gün gelir icraatlarını, projelerini ve siyasi yaklaşımını beğenmezse bunun cezasını da yine sandıkta keser. Yani büyük bir çoğunluk bu işlerin üçkâğıtçılıkla yapılmaması gerektiğine inanıyor.
İnanmayanlara sözümüz yok. Onlar insan aklının eremeyeceği güçler tarafından desteklendiklerini düşündükleri ruhani liderleri ne derse ona inanmayı sürdüreceklerdir. Machiavelli Hükümdar adlı eserinin bir bölümünde ruhani hükümdarlıklardan bahseder. Ruhani hükümdarlıkların kişisel yetenek ve talih sayesinde elde edildiğini ifade eder. “Ruhani hükümdarları ayakta tutan çok eskiden kalma din düzeni öylesine kuvvetlidir öyle bir karaktere sahiptir ki ruhani hükümdarlar nasıl davranırsa davransınlar nasıl yaşarsa yaşasınlar liderliklerini elde tutabilirler” der. Alfred Adler ise, İnsan Tabiatını Anlama adlı kitabında uşak ruhlu bireyden bahseder. Ona göre uşak ruhlu birey başkalarının koyduğu kurallar ve yasalara göre yaşar ve adeta içinden gelen bir zorlamaya uyarak, kendine uşakça bir mevki arar. Bu ise bir tür kör inançlılıktır.Kör inançlıları inandırmak gerçekten çok zordur.Ne mutlu uyanık ve zihni açık olanlara..
M.Ö 4000’lerde bir Mısır tabletinde şunlar yazılıdır; Yeryüzü kötülük edenlere bırakıldı. Kiminle konuşulabilirim bugün? Dünyayı günah sarıyor. Kiminle konuşabilirim bugün? Sanırım Mısırlı bir şair bundan binlerce yıl evvel zamanın kötülüğünden yakınıyordu. Oysa zamanı kötü kılan insanların zalimlikleridir. Bu bakımdan insanlık tarihi; insan ve değerlerini öne çeken ahlak, erdem ve vicdan sahibi insanlarla buna karşı olan vicdansızlar arasında süregelen kıyasıya bir mücadeledir.Bu hala devam etmektedir.Mısır’da, Suriye’de, Filistin’de, Türkiye’de…Kim ne derse desin bu topyekun savaşın adı budur..Kör inançlılarla, özgürlükçüler arasındaki mücadeleye tanıklık ediyoruz…
https://twitter.com/sivildemokrat
https://www.facebook.com/ufuk.coskun.50
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019