Ufuk COŞKUN
Kamuoyu önünde kendilerini liberal olarak takdim eden bazı yazarlar 30 Mart yerel seçimlerinde hangi partiye oy vereceklerini ilan ettiler. Örneğin Şahin Alpay CHP’nin hukuk devleti için verdiği mücadelenin takdire şayan olduğunu ifade ettikten sonra oyunu CHP’ye vereceğini yazdı. Alpay, sadece kendi oyunu açıklamakla yetinmeyip herkesi CHP’ye oy vermeye davet etti. İhsan Dağı ise bu defa CHP, MHP, BDP, SP ve BDP diyerek bir bakıma AK Parti olmasın da kim olursa olsun deyip CHP’ye oy vereceğini deklare etti. Bir liberalin statükodan, resmi ideolojiden/ Kemalizm’den, Türk milliyetçiliğinden kısacası 19. yüzyıl paradigmasıyla yoğrulan tek parti geleneğinden ve kolektivizminden medet umması, buna razı gelmesi az rastlanılan hatta hiç görülmeyen bir durumdur. Ne var ki Gezi olaylarından bugüne oluşan AK Parti nefreti bazı insanların gözünü kör etmiş durumda. Dolayısıyla bu insanlar ilkeli bir tutum ortaya koyarak, hakikatli ve insan eksenli bir muhalefet yapmak yerine halkın oylarıyla hükümet ettiği bir partinin gayr-i meşru yollardan yıkılmasına destek olacak kadar ilkelerden yoksun hareket etmektedirler.
Kendilerini liberal olarak tanımlayan bu yazarlar bir bakıma Kemalist cumhuriyetin dirilişine ve vesayetçi cumhuriyetin yeniden inşasında aktif rol oynayacaklarını ilan etmiş olmadılar mı? Oysa bir liberalin tekçi, faşist ve vesayetçi sistemlerden uzak durması beklenir. Eğer bu yazarlar geldikleri nokta itibariyle 19. yüzyıldan kalma ideolojilerden medet umar hale geldilerse, kendilerini liberal olarak tanımlamaktan artık vazgeçsinler. Elbette bazı liberal yazarların bu ilkesiz tutumları genele mal edilmemelidir.Bereket versin Atilla Yayla, Berat Özipek ve Gülay Göktürk gibi liberal değerleri hakkaniyetle savunan, önemli toplumsal kırılma anlarında tavırlarını vicdandan, ahlaktan ve insandan yana koyan fikir insanları da var.
CHP Zihniyeti liberal ilkelerle örtüşmez
Bilindiği gibi CHP, Atilla Yayla hocanın tespitiyle; temel hak ve özgürlüklere ve hukukun hâkimiyetine saygının bulunmadığı ve devletin sınırlı olması gerektiği fikrinin iktidar elitleri arasında hiç ilgi görmediği bir tek parti diktatörlüğünün aracı olarak doğdu. Ve CHP hala bu geleneğinin taşıyıcısı bir parti konumundadır. CHP zihniyeti yürürlüğe soktuğu pozitivist temelli kanunlarla sözüm ona çağdaş, aydınlanmacı, akılcı ve çağdaş bir insan yaratma peşindedir. Parti programında; “Ülkemizin her alanda yenileşmesi ve çağdaşlaşması yolunda atılacak adımlarda Atatürk ilkeleri ve devrimleri daima partimize ışık tutacaktır” denilen ve 21. yüzyılda çağdaş bir Türkiye hedefine ulaşmak için Atatürk’ün ilke ve devrimlerine bağlı bir sistem geliştirmeyi hedefleyen kısacası zihniyeti itibarıyla devletçi ve baskıcı bir sistem yaratmaya mecbur, birey fikrini ve bireyciliği reddetmesi bakımından da özgürlük değerleriyle örtüşmeyen bir partinin bazı liberaller tarafından bir umut olarak takdim edilmesi anlaşılır gibi değildir.
Bilindiği gibi CHP’nin pozitivist temelli politika anlayışı yıllardır hem bireyin doğuştan getirdiği insani vasıflarının, haklarının ve özgürlüğünün yok sayılmasına hem de aklın, bilimin ve rasyonalizmin dışında olanların değersiz, işe yaramaz olarak görülmelerine neden olmaktadır. Bu zihniyete göre cahil görülen halk kitlelerinin mutlaka bilimsel, çağdaş, ilerici ve aklın öncelendiği bir eğitimden geçmeleri gerekecektir.. Bunun için gerekli olan otorite ve bürokrasinin kullanımından da -ideal, çağdaş, ilerici ve akılcı bir toplumun inşası adına- kaçınılmayacaktır. Hatırlayınız 22 Temmuz(2007) seçimlerinde Onur Öymen sandıktan çıkan sonucu rasyonel bulmayıp, halkın mantıksızlığı olarak değerlendirmişti.
Tek parti dönemi CHP’nin laiklik anlayışının da bireyi akılcılık ve ilericilik adına yok saydığı ve mağdur ettiği bilinen bir gerçektir. Örneğin1948 yılına kadar Hacc’a gitmenin yasaklandığı, Tanrı yerine Allah diyenin 3 ay hapse mahkûm edildiği gibi bir yığın uygulamanın laiklik kisvesi adı altında yürütüldüğü bir dönem yaşandı ülkede. Bu anlayışın kalıntılarını yer yer günümüz Türkiye’sinde de tanıklık ettik.
Kısacası yıllardır binlerce öğrenciyi mağdur eden katsayı uygulamasının iptali için 2004 yılında AK Parti hükümetin sunduğu yasa teklifi tepki gösteren, en temel haklardan biri olan başörtüsü serbestliğini karşı devrim olarak niteleyip mahkemeye taşıyan,1933 yılından beri askeri komutlar eşliğinde ezberlettirilen andımız adlı yemin metninin kaldırılmasından rahatsız olan kısacası bireysel özgürlükler alanında atılan ve atılacak olan hemen tüm reformlara ilericilik, çağdaşlık ve laiklik adına tepki gösteren bir partinin bazı liberaller tarafından demokrasi kahramanı gibi gösterilmesi manidardır. Sormak gerekir; bir liberal andımızı geri getireceğini ifade eden bir partiye oy verir mi? Başörtüsünü kamu kurum ve kuruluşlarında yasaklanmasına razı gelir mi? İstanbul’da alabildiğine devletçi projeler ortaya koyan Sarıgül’e oy verebilir mi?
AK Parti desteklenmeyi hak ediyor
Bilindiği gibi 1923-50 yılları arası gayrimenkullere keyfi ve gay-i meşru müdahaleler yapılmıştı. Bu dönem gayrimenkullerin %75’ine devlet el koymuştu. Cumhuriyet döneminde ilk kez bir parti bu konuda bir adım atarak mülkleri sahiplerine iade etmeye başladı. Örneğin devlet tarafından el konulan, Türkiye'deki Ermeni cemaatinin en değerli mülkü olan Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Vakfı Hastanesi'nin karşısındaki 42 dönümlük arazi, hastane vakfına iade edildi. Mor Gabriel manastırına ait toprakların tapuları vakfa verildi. Başbakanın ifadesiyle 2.5 milyar TL değerindeki gayrimenkuller sahiplerine devredildi. Andımız, Milli Güvenlik Dersleri, resmigeçit törenleri, başörtüsü serbestliği, seçmeli dersler ve anadilde eğitim gibi birçok alanda adımlar atıldı. Askeri vesayet kırıldı ve en önemlisi de barış sürecinin oluşmasında ciddi bir rol oynadı. Bugün ise paralel yapının saldırı altında çok ciddi bir darbe tehdidi altında. Böyle bir zamanda ilkeli tutum; AK Parti’nin yanında yer almayı gerektirmez mi? Böylesi hassas bir durumda bir liberal tüm enerjisini vesayetin yeniden canlanması ve Türkiye’nin eskiye götürülmesi konusunda harcar mı?
Bazıları Türkiye’nin sosyal, siyasi ve ekonomik alanda gelişmesinin yolunun tek parti geleneğini devralan CHP’nin ve ülkeyi içeriden çürütmeye çalışan paralel yapının hâkimiyetinden geçeceğini zannediyorlarsa yanılıyorlar. Bu bir felakettir. Bu yapıya sahip çıkmak ise vicdansızlıktır. Çünkü Türkiye katı, baskıcı ve ilke yönetim anlayışlarına terk edilmeyecek kadar kıymetli bir ülkedir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019