Ufuk COŞKUN
Çeşitlilikte birlik/Federalizm ve Yeni Türkiye
7.04.2014
2188
Türkiye’de büyük çoğunluğun aldığı terbiye gereği mevzubahis etmekten şiddetle kaçındığı bir kavramdır federalizm. Bu bakımdan birçok insanda üniter ulus-devletten vazgeçip federatif bir yapıya geçmenin ülkeyi böleceği evhamı hâkimdir. Yeni çıkan “Kürdüm Doğruyum Çalışkanım” adlı eğitim kitabımda da yer verdiğim bu mesele tamamen bir önyargının ürünüdür. Bu bakımdan gerek geçmişte Osmanlı Devleti’nin ve gerekse günümüzde 28 farklı devletin yönetim anlayışı olarak benimsediği federalizmi yakından bakmakta fayda var. Federal sözcüğü Latincede antlaşma, sözleşme anlamına gelen foedus’tan gelir. Yani çeşitli grupların işbirliği yapmak üzere sözleşerek bir birlik oluşturmasını ifade eder.
Federasyonun en önemli unsuru yasama organı tarafından hazırlanan sağlam bir anayasadır. Dünyadaki federalizm örneklerine bakıldığında federalizmin; içyapıları itibariyle özerk olan devletlerin (federe devlet) oluşturduğu siyasi bir birlik olduğunu görüyoruz. Bu durumda federe devletlerin her biri kendi ülkesine, anayasasına sahip iken diğer devletlerle olan ilişkilerin düzenlenmesinde yetki federal devlete aittir. Bununla birlikte federe devletlerin içinde kendi yasama, yürütme ve yargı organları da vardır. Fakat yasalar üst devlet (federal devlet) kimliğine ait anayasaya aykırı olmama koşulu taşır. Federe devletler iç güvenliklerini sağlamak amacıyla kendi polis teşkilatını kurabilir ve farklı yargılama hususları belirleyebilir. Örneğin bir federe devlet için suç teşkil eden bir yasa diğer devlet için suç teşkil etmeyebilir. Kısacası Federal devletlerde dış ilişkiler ulusal savunma ulusal para merkez bankası gibi konular ülkenin tümünü ilgilendirdiği için federal yönetimin yetki alanına girerken başta eğitim, sağlık, kültür, asayiş, ulaşım ve sosyal güvenlik gibi diğer konular federe yönetimlerin yetkisine bırakılıyor. Bu bakımdan federasyonlar her üyesi için çifte vatandaşlığın iç içe geçtiği bir yapı oluşturuyor bir başka deyişle federasyonların vatandaşları ikili bir vatandaş kimliğine sahip olabiliyorlar.*
Federalizm böler mi, birleştirir mi?
Hüseyin Kalaycı’nın Kanada Quebec örneğini işlediği kitabında ifade ettiği gibi; Federalizm konusunda çalışan uzmanlar özerklik ve katılım ilkesine azami dikkat çekiyorlar. Özerklik ilkesi federasyonun merkezi hükümeti de dâhil olmak üzere federe birimleri kendi yetki alanında özgürce hareket edebilmelidir. Özerklik ilkesi bir siyasal birimin kendisini ilgilendiren temel konularda hukuki düzenleme yapabilmesini ve yetki sahibi olmasını ifade eder. Katılım ilkesi ise; federe birimlerin merkezi düzeyde karar alma sürecine katılabilmelerini imkân tanır. Siyaset bilimi profesörü Livingston, federalizmi birden çok farklılaşmış grubu, onu oluşturan öğelerin kimlik ve özelliklerini geniş ölçüde koruyacak şekilde yeni bir siyasi birim yaratarak tek bir devlet çatısı altında birleştiren siyasal ve anayasal örgütlenme biçimi olarak tanımlar. A.E. Dick Howard’ın değerlendirmesine göre de: “Federalizm bir yandan çeşitliliği korumaya çalışırken öte yandan da ulusal bütünlüğü sağlamaya uğraşır. Federasyonların örtülü bir biçimde ortak bir ulusal kimliğin yaratılmasını hedef aldıkları ve bu doğrultuda ayrılıkçı talepleri körelttiği de ifade ediliyor..Kısacası federalizm çoğunlukla farklı ulusları ve etnik kimlikleri tek bir devlet çatısı altında tutabilmenin en uygun yolu olarak benimsen bir yönetim şekli olarak görülüyor. Bu bakımdan Türkiye’de federalizmin hala bölücü bir yönetim biçimi olarak algılanması kanımca cehaletin bir ürünüdür.
Federalizmle yönetilen ülkelerden örnekler;
Bilindiği gibi Osmanlı’da yönetim anlayışı merkeziyetçilikten uzak bir anlayışa sahipti ve idaresi altına aldığı toplumları, çeşitli özelliklerine göre farklı idare tarzlarına tabi tutuyordu..Osmanlı yaklaşık 42 eyaletten oluşan bir imparatorluktu. Temmuz 2011 itibariyle dünyada 28 adet federal devlet vardır. Örneğin bunlardan ABD 50 eyalet ve bir tane federal bölgeden oluşan bir federal anayasal cumhuriyettir. Almanya bir federal parlamenter cumhuriyettir ve 16 eyaletten oluşmaktadır. 1848’den beri Federal bir devlet olan İsviçre’de 26 kanton bulunmaktadır. Belçika federal bir devlet yapısına sahip olup, Felemenkçenin resmi dil olduğu Flaman Bölgesi, Fransızcanın resmi dil olduğu Valon Bölgesi ve her iki dilin de resmi dil sıfatını taşıdıkları Brüksel Başkent Bölgesi’nden oluşur. Kanada 10 eyalet ve 3 bölgeye ayrılmıştır. Eyaletlerin federal yönetimden geniş oranda özerkliği varsa da bölgelerin bağımsızlığı daha azdır. Kanada federal devletinin tümünde Fansızca ve İngilizce resmi diller olarak birbirine eşittir. Bu durum Kanada’nın kendisini federal düzeyde çift dilli ve çok kültürlü bir ulus olarak tanımlamasına yol açtı.
Bu tür devletlerde örneğin eğitim eyaletlerden eyalete farklılık gösteren bir anlayışla faaliyet gösteriyor dolayısıyla bu ülkelerde anadilde eğitim sorunu da yaşanmamaktadır. Örneğin İsviçre’deki iki dilli eğitim programlarına ve ilgili anayasal düzenlemelere bakıldığında; 26 kantonun 22’sinin resmî olarak iki dilli olduğu ve derslerin iki dilli olarak anlatıldığı görülmektedir. Bölgede resmî olan dilin yanında ülkede konuşulan diğer bir dil müfredata dâhil edilmiştir. Bunun yanı sıra üç dilli eğitim veren okullar da mevcuttur.İspanya’da eğitim faaliyetleri büyük ölçüde özerk bölgelerin yetkisine bırakılmış bir kamu hizmetidir. Kanada’da ise eğitim faaliyetleri büyük ölçüde yerel yönetimlere bırakılmış bir hizmettir ve tüm Kanada’da geçerli olan genel bir eğitim politikası yoktur.
Osmanlı’da ise;
Eyalet sistemine göre yönetilen Osmanlı’da da eğitim çok dilli medreselerin kurulması ile başlamıştır. Bu medreselerde Arapça ve Farsça eğitim verilirken, medresenin bulunduğu bölgede konuşulan dil de müfredata eklenmiş ve çok dilli bir eğitim verilmiştir. Yine kilise okullarında eğitim gören gayrimüslimlerin de benzer şekilde kendi dillerinde eğitim aldıklarını görmekteyiz. Bu bağlamda, Osmanlı Devleti‘nde ilk açılan azınlık okullarının başında Katolik okulları gelmektedir. Katolik kiliseleri, her bir kilisenin yanında bulunan küçük okullarda Hıristiyan Katolik çocuklarının öğrenim görmelerini üzerlerine almışlardı ve Osmanlı sistemi buna müsaade edecek nitelikteydi.
Türkiye tartışmaktan korkmamalı;
Türkiye çok dilli, çok dinli, çok mezhepli, çok uluslu bir yapıya sahip olan bir ülke. Ne var ki Osmanlı’daki yönetim anlayışının aksine kurulduğu günden bu güne üniter bir yapı benimsenmiş ve tüm anayasalarda devletin üniter yapısı vurgulanmıştır. Bu anlayış farklı kesimlerin taleplerini karşılamadığı için onları yalnızlaştırmış, merkezdeki bürokratik yapının aşılamaması dolayısıyla da demokratik ülkelerde olduğu gibi yerel yönetimlerin güçlendirilmesi zorlaşmıştır. Oysa teknolojideki baş döndürücü gelişmeler, sınırlarını çoktan aşmış uluslararası şirketler, internet ağı, sosyal paylaşım siteleri vs gibi yeni gelişmeler artık bugün sınırları bile önemsiz hale getirdi ve dünyayı alabildiğine küçülttü. Böyle bir dünyada farklılıkları artık tekçi, etnik temelli, üniter yönetim modelleriyle değil daha esnek, özgürlükçü, çoğulcu, multikültüralist yönetim modelleriyle huzurlu bir yaşam alanı sunulabiliyor. Türkiye çoğulcu yönetim anlayışlarına artık daha fazla kayıtsız kalamaz. Kendi içinde ve Ortadoğu’da etkin bir rol oynamak istiyorsa geçmiş medeniyet kodlarından azami ölçüde faydalanmayı ve bunları günümüze adapte etmeyi denemelidir.
Çok kültürlü, dinli, dilli ve mezhepli bir coğrafyada herkesimden insanın kendine yer bulacağı, demokratik, özgürlükçü ve adil ortamların tesis edilmesinin önkoşulu; önyargılardan kurtulmaktır. Yani bu tür meseleleri uygun düşer ya da düşmez ama mutlaka tartışmaktan korkmamalı ve alternatif modelleri de önyargıyla yaklaşmamalıyız. Şiddetten, silahtan, nefretten uzak içinde insani değerleri barındıran özgürlükçü her türlü fikre açık olmak durumundayız. Yeni Türkiye’ye yakışan budur.
*Konuyla ilgili daha detaylı bilgi için
1- Hüseyin Kalaycı Ayrılıkçılık Kanada Quebec Örneği Liberte Yayınları
2-Ufuk Coşkun, Kürdüm Doğruyum Çalışkanım, Kaldırım Yayınları
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019