Ufuk COŞKUN
Öğretmenler cumhuriyet devri modernleşme sürecinin en önemli aktörleri arasındaydı.
Cumhuriyet değerlerini, laikliği, inkılâpları, ilericiliği ve çağdaşlığı topluma kazandırmada önemli vazifeler üstlendiler. Onlara cumhuriyet devrinin “A Takımı” da diyebilirsiniz.
Öğretmenlerin yurdun çeşitli bölgelerine dağılarak Yakup Kadri’nin ifadesiyle Anadolu’nun yontma taş devrinden kalma cahil köylülerine, göbeğini kaşıyan(Bekir Coşkun) bidon kafalılarına(Yılmaz Özdil) çağdaşlığı, ilericiliği en mühimi de Türklüğü öğretmeleri gerekiyordu! İnanılmaz gayretli öğretmenleri vardı cumhuriyetin. Vikipedia’ya göre, Türk eğitim tarihine büyük önemi olan bir düşünür ve bilim adamı, ulusalcı, ilerici, laik Kemalist kesime göre cumhuriyetin değeri biçilmez eğitimcisi İsmail Hakkı Baltacı ve yine günümüz çocuklarına kadar düşünen ve onlara değerli bir hediye(andımız) armağan eden eğitim fedaisi Dr.Reşit Galip gibi.İsmail Hakkı’nın eğitimci olduğuna bakmayın ona namı diğer Martin Luther diyenler bile vardı. Türkçülükte hızını alamayan bu eğitim adamı, 1928 yılında Vakit Gazetesi’ne yazdığı bir yazıda; “İbadet lisanı Türkçe olmalıdır, mabetlere ayakkabı ile girilebilir ayrıca camilerde musiki serbest olmalıdır ve sıralar tesis edilmelidir”gibi fikirleriyle İslamiyet’in millileştirilmesi çalışmalarının da öncülerindendir. Bu arada Reşit Galip sadece öğrenci andının yazarı değildi bir kesim eğitimcinin önünde saygıyla eğildiği bu zat aynı zamanda “Müslümanlık: Türkün Milli Dini” başlıklı bir çalışma da hazırlamıştı. Ve hafızların eline Arapçadan Fransızcaya ondan da Türkçeye çevrilen Kuran’ları tutuşturmakla meşguldü.
Çocuklar da yurdun her bir yanında Nahit Nafiz’in Şu yeryüzünde varsın, İsterse gök kararsın, Başımızda sen varsın Yaşa Ulu Atatürk! Sözleriyle başlayan Atatürk şarkılarıyla büyümekteydi.
Cumhuriyetçi öğretmen zihniyetinin bir döneme ait olduğunu sanmayınız. Bu zihniyet eskisi gibi olmasa da bir takım kanun ve yönetmelikler marifetiyle hala cumhuriyet öğretmen ideolojisini diri tutmaktadır. Örneğin bu yıl yeni öğretmenler “Türkiye Cumhuriyeti anayasasına, Atatürk inkılâp ve ilkelerine, anayasada ifadesini bulan Türk milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma..”şeklinde başlayan bir yemin metnini ezberleyerek göreve başlayacaklar. Bu zihniyetin öğretmen ideolojisini en iyi yansıtan örneklerden biri; Geçenlerde CHP’den genel başkan adayı olan öğretmen kökenli Muharrem İnce’nin akılcı, ilerici, aydınlamacı, laik ve milliyetçi bir perspektifle ele aldığı konuşmasıydı.
Bunun gibi size daha çok sayıda örnek gösterebilirim.Cumhuriyetin okulu ve öğretmenleri çok sevdiğini biliyoruz. Öğretmenlere tuhaf bir kutsallık atfedilmiştir. Onlar herkesin anası, babası ve canından çok sevdiği kutsal varlıklardı. Hala da öyledir. Dönemin Maarif Vekâleti’nin ders kitaplarında hem okulu hem öğretmenleri yücelten çok sayıda ifadeleri bulunmaktadır. Oysa onları kutsal kılan resmi ideolojinin taşıyıcı unsurları olmalarıydı. Darbe dönemlerinde darbecilerin ideolojik öğretmen kurgusuydu. Onlar resmi ideolojinin, milliyetçiliğin,devrimlerin bekçiliğini üstlendikleri ve topluma yaydıkları oranda kendilerine değer verilen ve kutsallık atfedilen insanlardı. Bugün mevcut okullarda öğretmenlere hala uhrevi bir makama yükselten tuhaf bir anlayış hâkim. Bu doğru değil. Bugün öğretmenlik toplumda var olan meslek dallarından sadece biridir.
Türkiye’de öğretmenlere biçilen rol böyle olunca da (özgürlükçü, duyarlı, ülkesini ve öğrencilerini seven samimi eğitimcileri tenzih ederim)yıllardır çocukları özgürlük değeriyle tanıştırmak yerine onları birer asker gibi eğitmeye çalıştılar. Bu bakımdan farklı inanç, ırk ve düşünceye sahip öğrencilerine önyargıyla bakan, çocukların rahat hazır ol komutlarıyla asker gibi yürümelerinden, okul önlerinde onların nöbet tutmasından, tek bir kıyafete mahkûm edilmelerinden rahatsız olmadılar ve bu türden militarist uygulamaları eğitim adına sakıncalı görmediler. Korkunçtur hala bu tür insan hakları ihlallerini görmüyorlar.
Çünkü onlar milliyetçiliğin ve Kemalizm’in içselleştirilmesi gereken en temel değerlerden birisi olduğuna inandırılmışlar. Daha geçenlerde muhafazakâr okul idarecilerinden biri Allah bize nöbetçi öğretmenlikten hesap soracak derken diğeri de öğrencilerin disiplin işleri için “şöyle öğrencilere sert bakan” bir öğretmen lazım diye teklifte bulunuyordu. İki yıl kadar evvel bir okulun bahçesinde anaokulu öğrencilerine Kurtuluş Savaşı’nı canlandıran öğretmene; çocukların elindeki silahların, arka fondan gelen bomba seslerinin, mizansen şehitlerin ve başlarında ağlaşan minik kız çocukların eğitim açısından sakıncasını ifade ettiğimde bana “işte bu ülke sevgisidir, sen anlamazsın” türünden beylik laflar etmişti.
Görüşleri, inançları ne olursa olsun ülkedeki öğretmen zihniyeti böylesi dar bir çerçeveye hapsedilmiş durumdadır. Oysa dünyanın da geldiği nokta göz önünde bulundurulduğunda eğitimin çoğulcu ve özgürlükçü bir temelde işlev görmesini talep edecek, eğitimde aile tercihlerin ön planda tutulduğu, bireysel farklılıkların dikkate alınarak daha esnek ve alternatif eğitim modellerini savunacak kesimin en başta öğretmenler olması beklenirdi. Ne yazık ki bugün öğretmenlerin büyük çoğunluğu farklı eğitim modelleri önermek yerine hala tek bir ideoloji çerçevesinde dizayn edilen, devletçi eğitim sistemini savunmaktadır.
Bu bakımdan yeni Türkiye’de eski usul öğretmen anlayışımız da değişmelidir. Öğretmenleri bu tekçi anlayıştan ve birtakım ideolojik önyargılardan kurtarmak gerekiyor.
Demokratik dünyanın eğitimde kat ettiği mesafe ve diğer ülkelerde var olan eğitim modelleri onlara tanıtılmalıdır. En önemlisi de eğitimciler ve bilhassa okul idarecileri insan hakları, bireysel özgürlükler, demokratik okul kültürü alanlarında sıkı bir eğitimden geçirilmelidirler. Ne var ki MEB’in bu doğrultuda ciddi adımlar attığını söyleyemiyoruz. Bu yüzdendir ki örneğin bir 12 Eylül ürünü olan 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde özgürlük yerine ikramiye istemeyebilmektedirler. Eğitim hayatını tanzim eden kanun ve yönetmeliklerin çocuk, aile ve öğretmen lehine reformdan geçmesi gerektiğini hala dillendiremiyorlar. Kısacası bana göre önce öğretmenlerin ve okul yöneticilerin eğitilmesi şart!
twitter.com/sivildemokrat
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019