Ufuk COŞKUN
Siyasi partiler 1 Kasım için hazırladıkları seçim bildirgelerini kamuoyuyla paylaştılar. CHP, MHP ve HDP kanadında değişen bir şey yok. Her seçim döneminde olduğu gibi stratejilerini oylarını arttırmak ve iktidar olmak uğruna değil AK Parti’yi tasfiye etmek ve uluslararası arenada itibarını zedelemek üzerine belirlemişler. HDP, Saray darbesi, tek parti yönetimi gibi klişeleşmiş yaftalamalarla birlikte, haberini sonradan silmiş olmasına rağmen Hürriyet Gazetesi’nin “400 vekil” yalan algı operasyonunu da beyannamesine eklemiş. Ayrıca savaşı başlatan tarafın tek adam diktatörlüğündeki AK Parti olduğunu ifade eden HDP barışı ancak kendilerinin getirebileceğini de ısrarla vurgulamış.
Beyannamelerinde Kürtlerin kendilerini yönetme konusundaki kafa karışıklığı hala vahametini koruyor. Anlaşılan o ki HDP, Kürtlerin refahı ve huzuru konusunda ne yapacağını, ne tür model önereceğini kendisi de bilmiyor. Tüm enerjisini AK Parti’yi tasfiye etmek üzerine harcıyor. Bu tutum CHP ve MHP için de geçerli. CHP’nin beyannamesi olmazsa olmazı olarak gördüğü Atatürk devrimleri ve altı ok ilkesiyle başlıyor. AK Parti’nin ülkeyi ayrıştırdığı, kin ve nefret aşıladığı tüm sistemi altüst ettiğine dönük geniş kapsamlı bir açıklama yer alıyor. 7 Haziran’dan sonra tüm kapıları kapatarak siyaseti kilitleyen MHP ise 1 Kasım’dan sonra mevcut tablonun oluşması durumunda bu sefer koalisyona, işbirliğine hazır oldukları mesajını verdi. MHP, çözüm süreciyle ilgili tutumunu da her zaman olduğu gibi ihanet süreci olarak nitelemiş. 17-25 Aralık dosyalarının yeniden açılmasını öneren MHP’nin bunu kimler namına istediğini bilmem söylemimize gerek var mı? Ekonomik vaatlerini yazma gereği bile duymuyorum.
AK Parti beyannamesi;
AK Parti, 7 Haziran seçimlerinde kendi payına bir ders çıkarmış ve ayakları yere sağlam basan bir seçim beyannamesi hazırlamış. Beyannameyi okuduğumda AK Parti’nin ilk günlerindeki o heyecanı ve reformist tutumunu gördüm. Bilirsiniz AK Parti siyaset sahnesine “Biz Türkiye’yiz Türkiye Biziz” şeklinde yeniliğe, demokratikleşmeye ve tarihi kültürel, ilim irfan birikimimize işaret eden bir vizyonla çıktı. Son 13 yıllık iktidarlığı döneminde askeri vesayetin belini kırdı, Türkiye’nin 80 yıllık uyuşukluğunu, hantallığını ortadan kaldırarak ülkeye bir canlılık ve enerji kazandırdı. Kitleleri heyecanlandıran, özgüven kazandıran “evet, yapabiliriz, başarabiliriz” dedirten bir siyasi anlayışın öncülüğünü yaptı. İktisadi, siyasi ve dış politika alanında ciddi atılımlar gerçekleştirdi. Bugün Biz Türkiye’yiz anlayışı, biz Ortadoğu’yuz, biz Dünya’yız ve gücümüzün farkındayız seviyesine gelmişse ve ülkede arzu ettikleri darbeyi yapmakta aciz kalıyorlarsa bunda AK Parti’nin payı büyüktür.
Başbakan Davutoğlu’nun başarılı sunumuyla kamuoyuna takdim edilen 1 Kasım seçim beyannamesinde “Topluma kimlik ve yaşam tarzı dayatılmasının karşısında olacağız. Bütün vatandaşlarımızın birinci sınıf olarak muamele gördüğü ve özgür fertler olarak yaşadığı bir ortamı tesis etmeye devam edeceğiz” şeklinde bireysel özgürlüklere yapılan vurgular öne çıktı. AK Parti geleneksel irfan merkezleri ve cemevlerine hukuki statü tanıyacaklarını vaat etti. Umarım bu çerçevede gerekli adımlar atılır. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerin iç hukuka dâhil edilmesi ve özgürlükçü demokratik düzen mantığıyla bağdaşmayan şerhlerin kaldırılacak olması da önemli.
Çözüm süreci;
Başbakan Davutoğlu çözüm sürecinin ne anlam ihtiva ettiğini net bir biçimde izah etti. Gelinen noktada Çözüm Süreci, sadece ülkemizde değil, bölgemizdeki huzur ve barış ortamının da reçetesi haline gelmiştir. Bölgemizde ‘kanlı süreçlerin’ derinleştiği bir dönemde, ülkemizin ‘barış süreçleriyle’ anılmasını sağladık. Bu yönüyle Çözüm Süreci, sadece Türkiye’nin demokratikleşmesi ve acıların dinmesi için değil, bölgemiz için de birlik ve kardeşlik modelidir. Çözüm Süreci, milletimizin esenlik projesidir. Çözüm Süreci, Türkiye’nin normalleşmesinin yol haritasıdır. Çözüm Süreci, eski Türkiye’nin anti-demokratik uygulamalarının bir daha tekerrür etmemesinin garantisidir.” seklinde devam eden konuşmasından anlıyoruz ki AK Parti çözüm sürecinden asla taviz vermeyecek ve bu büyük projenin ehemmiyetine de vakıf. Ancak çözüm süreci, 7 Haziran’dan sonra kimyası bozulan AK Parti tabanına yeniden anlatılmalı ve tabana bu konuda ciddi bir kararlılık aşılanmalıdır.
Yeni Anayasa ve başkanlık sistemi
Bireysel özgürlüklere dayalı yeni bir anayasa vaadi yinelendi. Yeni anayasanın özgürlük, eşitlik ve adalet üzerine bina edilecek olması ve insan onurunu temel ahlaki referansı olacak bir anayasanın gerekliğinin vurgulanması önemliydi. Türkiye’nin yönetim sistemi/modeli ise ilk defa tartışmalara ve çatlak seslere mahal vermeden net ve keskin bir biçimde başkanlık sistemi olacağı deklare edildi. Avrupa Yerel Yönetimler Şartı’yla uyumlu olarak merkezi idare ve yerel yönetimler arasındaki ilişkilerin yeniden düzenleyecekleri ayrıca yerelleşmeyi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesini ve suiistimallerin önüne geçmek üzere etkin bir denetimi esas alan bir yasal düzenlemenin hayata geçirileceği de vaatler arasında. Anadilde eğitim meselesi de bu süreçte tüm boyutlarıyla ele alınmalıdır. Asıl mesele bu özgürlükçü ve çoğulcu anlayışın meydanlarda kamuoyuna sarih bir biçimde izah edilmesidir. Çapsız, vizyonsuz maksadı bağcıyı dövmek olan siyasetçilerle vakit harcamadan 1 Kasım’ın önemi halka izah edilmeli ve özgürlüklerden asla taviz verilmemelidir.
Özel bir rica;
1 Kasım seçim süreci boyunca medyamızdan bu beyanname kalitesinde yani çok kültürlülük temelinde titiz yayınlar yapmalarını istirham ediyoruz. Lütfen üsluba dikkat edelim ve kaliteden zerre taviz vermeyelim.
@svildemokrat
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019