Ural ATEŞER

DURUM...
3.01.2015
2081

Umarım herkes güzel bir uykudan sonra sakinleşmiştir... Büyük resime baktığımızda neler gördüğümüzü konuşabiliriz...

Önce herkes aynanın karşısına geçip tüm siyasi taktiklerini ve stratejisini sorgulamalı... 7 Haziran'da, "seni başkan yaptırmayacağız" şiarı ve bu şiar üzerine inşa edilen tüm siyasi mesajlarla girildi seçime... Ben dahil, her cepheden bir çok insan "Türk usulü başkanlık" olarak formüle edilen sistemi tehlikeli bulduğumuz için bunun engellenmesi yönünde yazılar yazdık... Ama bunun yetmeyeceğini, bunun içinin, altının doldurulması gerektiği, ülkenin yönetimine talip olunması gerektiği, bunun tek başına mümkün olamayacağı göz önünde bulundurularak olası koalisyon ortaklarıyla yüzyüze bakılabilecek siyaset yapılması gerektiği üzerine çok yazı yazdım... Başkaları da yazdı...

Hayır... Tam tersi yapıldı... "AKP olmasında, biz MHP ile bile ülkeyi yönetebiliriz" ekseni üzerinde siyaset yapıldı... Gözün gördüğünü beyinler görmez oldu... Sonuçta da %60'lık bir blok, AKP'nin karşısına birarada dikilemedi...MHP beni pek ilgilendirmedi hayatım boyunca... Ama CHP ve özellikle de HDP uzlaşmaz tavırlarıyla ülkenin önüne yeni bir seçim zorunluğu getirdiler... Burada HDP 80 milletvekili ve 6milyonun üzerinde seçmen desteğine rağmen gözünü "isyana", "deFrimci kalkışmaya" dikti... "Solcu" eskileri, özellikle de eli silahlı başı külahlı çeteler bindiler HDP'nin başına... Hendekler, siperler kazıldı... Gencecik çocuklar "serhildan" hayaliyle küçük Kürt şehirlerinin, ilçelerinin sokaklarına mevzilendirildi... Bunlar önce son senelerin yumuşamış ortamında birazcık rahat yüzü gören Kürtlere baskı uygulamaya başladılar... Sonra olanları hepimiz yaşadık... Ölümler, ölümler... Kan ve huzurun bozulması...

Ne dağ baronları, ne 3 harfli PKK uzantısı savaş örgütlenmeleri, ne de 80 milletvekilli HDP durumu doğru değerlendirmediler... 7 Haziran'ın sonucundaki "çözümsüzlüğe" sebep olmamışlar gibi, uzlaşmazlıklarını sürdürdüler... "İstemezzük" ya da "seni bilmem ne yaptırmayacağız" şiarlarıyla seçim çalışmaları yürüttüler... Büyük şehirlerin ve tatil beldelerinin konforlu köşelerindeki "solcu" eskileri için çok uygundu bu siyaset... Başta iki eşbaşkanları olmak üzere ayaklarının altından kayan Kürt seçmenlerini farkedemediler... %20'lerde, hatta daha yukarlarda seçim hedefleriyle meşguldü kafaları... Mastürbasyona alışkın "solcu" eskilerini de tatmin ediyordu bu tavır... Bunları uyaran insanları hakaret ederek eleştirdiler... "Umut için HDP" başlıklı yazılar yazdı kocaman kocaman adamlar... Uyarılara kulaklarını tıkadılar...

Dün akşam takke düştü, kel göründü... İlk mızırdanmalar büyük şehirlerin ve tatil beldelerinin rahat köşelerinde huzurlu yaşamlarını sürdürenlerden geldi... Çok kızgındılar... Nasıl olurdu da bunca destekledikleri, ölülerine bu kadar ağladıkları Kürtler partilerini desteklemezdi... "Yanlış ülkede yaşıyorlardı" onlar... "Çekip giderlerdi" artık bu ülkeden... "Bu halk adam olmaz"dı... Falan, filan... Aynaya bakmak hatırlarına da işlerine de gelmiyor bunların... Öyle ya bunlar, bu ülkenin sözümona entelijansiyası her şeyi hesaplamışlardı ve AKP'nin defteri dürülecekti... Neyse... Bunlar üzerine nefes tüketmeye değmez... Çok geçmez kendilerine başka bir mastürbasyon malzemesi bulurlar... Kürtlerle işleri bitmiştir...

7 Haziran'dan iki parti ders çıkardı bence... Önce CHP... Kılıçdaroğlu bence, Ankara'daki bomba saldırısında soğukkanlı, devlet adamına yakışır tavrıyla dikkati çekti... Demirtaş ve öteki eşbaşkanı ölenlerin kanları üzerinde seçim nutukları atarken, Kılıçdaroğlu olaya soğukkanlı tepki veren ve Başbakan'la konuyu görüşüp bu saldırının ülkeye karşı yapıldığını ve birlikte çözüm arama teklifini ileten politikacıydı... Bu bile, en azından bende umut yarattı uzlaşma kültürüne doğru atılmış bir adım olarak... Kolay değildi, değil tabi senelerin kemikleşmiş devlet partisinde köklü değişiklikleri yapabilmek... Ama bu tavrını sürdürürse, bence gelecek için umuttur CHP...

Gelelim AK Parti'ye... 7 Haziran'dan en önemli dersi bu partinin çıkardığını hepimiz dün gece tekrar gördük... AK Parti'nin bu sonuca ulaşacağını ben kendi payıma hiç düşünmedim... Yanıldım... Bu sefer meydanlara Tayyip Erdoğan'ı değil, Davutoğlu'nu sürdüler... Halkın 7 Haziran'daki itirazlarını, özellikle Kürtlerin itirazlarını iyi analiz ettikleri anlaşılıyor... Sanıldığı ve önesürüldüğü gibi büyük oy kayması sadece MHP'den olmadı... Diyarbakır da dahil, hendek kazılan hemen heryerde HDP oyları azalırken, AK Parti'nin oyları arttı... Davutoğlu'nun dün gece verdiği bir çok mesaj içerisinde benim en çok dikkatimi çeken, "çözüm süreci sürecektir. Bölge halkının isteği budur..." oldu... Evet... Kürtler artık çatışma değil, barış (“inadına barış” değil tabi !!!), ölüm değil hayat istediklerini doğru tespit etmişler... HDPKK'nin beceremediği noktayı AK Parti çok iyi tespit etmiş...

Şimdi gelelim zurnanın zart dediği yere... Seçimler bitti...Ne yapılması gerekiyor... Beğensek de, beğenmesek de seçimin sonuçlarına katlanmak durumundayız... Cumhurbaşkanı bir dahaki cumhurbaşkanı seçimine kadar, AK Parti de bir dahaki milletvekili seçimine kadar seçilmişlerdir... Bunu içimize sindirip, herkes, nerelerde hata yaptığını düşünmeli... Seçim pankartları sarılıp, dürülüp bir dahaki kampanyalara kadar dolaplara yerleştirilmeli... Ülkenin yönetimine muhalefet saflarında katılınmalı... Bu mümkündür... Hükümetin eksayan, ayak sürüyen, yanlış tüm icraatı izlenip müdahale edilmeli... Doğru işlerde, yeni anayasa, Avrupa Birliği normları, ülkede barışın tesisi gibi konularda hükümete destek verilmeli... Seçilmiş sivil meclise laf edilmemeli... Bu ülkenin hepimizin olduğunu unutmayalım...

Ben kendi payıma, seçimlerden önce ifade ettiğim duruşumu bir birey olarak koruyacağım ve yukarıda sözünü ettiğim konularda eleştirmek ve gerektiğinde desteklemek görevimi birey olarak yapacağım...

Hadi rastgele...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar