Ural ATEŞER

27 MAYIS
29.05.2016
2151

 28 Mayıs 2013'de marmarayerel.com'da yayınlanan "27 Mayıs" başlıklı yazımı okudum biraz önce... Baya hoşuma gitti... Bu yazımı okurken, ordu/cuntacı generaller tarafından yapılan bütün kalkışmalara "devrim" denen günleri hatırladım yine... Bu kalkışmalardan önce benim de içinde olduğum gençlerin birbirine kırdırılmalarının darbe hazırlığı için darbeciler tarafından kışkırtıldığını göremeyip iktidardaki sivil yönetimi suçladığımız, "ordu gençlik elele" diye sloganlar atarak Ankara caddelerinde yürüyüşlerimizi ve eylemlerimizi hatırladım... ODTÜ'de yaptığımız hemen her toplantıya, Sosyalist Fikir Kulübü'nde yaptığımız her toplantıya o zamanlar "tabii senatör" denilen general eskilerinden birinin  ya da ikisinin de katıldığını hatırladım... Gururlanırdık onların toplantımıza katılmalarından... Hiç aklımıza gelmezdi bu "devrimci" generallerin bizim iplerimizi ellerinde tuttuklarından... 12 Mart'ın Mamak işkencehanesinde, "Yıldırım Bölge" tutukevinde iyice uyanmaya başladık işkencelerin izleri hepimizin üzerinde tazeyken... Kimileri hala uyanamadı...

3 sene önceki 27 Mayıs yazımın bir bölümünü aşağıya yapıştırıyorum... Bence hala okunmaya değer... Siz bilirsiniz...

***

"27 Mayıs bugün... Ben tam 15 yaşındaydım darbe olduğunda... Babasız 3 çocuğu geçindirmek zorunda olan annem ve de komşu teyzelerin, amcaların hepsi üzgündüler... O zamanlar gençliğin politize olması o yaşlara kadar inmemişti... Ben pek fakında değildim...

1963, 1964 senelerinde, kuduğum lise'de Öğrenci Birliği başkanlığı yaptığım dönemde yavaş yavaş anladığımı zannediyordum 27 Mayıs'ı... Hemen bütün öğretmenlerimiz darbe yanlısı idi (o zaman daha devrim deniyordu)... Matematik öğretmenimiz Tahsin bey (Çizenel), bir problemin çözümünde izleyeceğimiz yolun, doğru olmasını, bir gazete yorumuna benzetirdi ve 'ne bir şey eklenebilmeli, ne de bir şey çıkarılabilmeli' derdi... Ve bize Çetin Altan okuturdu... Sonraki politik yaşamımın nereden başladığı için bir ipucu bu... Bir şey vardı hep değişmeyen... Her sorunda karşımıza bir tek yol çıkarılıyordu bütün büyüklerimiz ve de Çetin Altan tarafından... Atatürk... Ben ve bir-ikisi hala can dostum olan o zamandan kalma arkadaşlar, nedense Çetin Altan'a daha çok itibar ediyorduk...

Bizim böylece Çetin Altan'la başlayan sol-sosyalist maceramız ve 27 Mayıs'a devrim diye bakmamız,  Çetin Altan'ın Meclis'te kafasının gözünün yarılması olayına kadar devam etti... Ama daha uzun zaman benim de içinde olduğum Türkiye'deki bugün adı yüceltilen/yüceltilmeyen bütün sol-sosyalist-komünist akımlar Kemalizmi beyinlerinde taşıdılar... Dolayısıyla da hep ordunun en azından bir kısmının solcu, devrimci, hatta sosyalist eğilimli oluğuna inanmak istediler... Bu, 12 Mart'da darbeci ordu tarafından bize yapılan işkencelere, sonrasında gördüğümüz bütün baskılara ve nihayet 12 Eylül'de yaşanan ORDU ELİYLE yapılan işkencelere, cinayetlere rağmen kimilerinde böyle devam etti. ..."

***

Silivri "mutabakatından" beri, yani darbecilerin sözümona daha adil mahkemelerde yargılanacakları vaadiyle serbest bırakıldıklarından ve sonunda "aklandıklarından" beri, birileri "paralel" falan dese de, bu darbeci sürüsü hala içimizde yaşamakta ve pis işlerine devam etmekteler... 27 Mayıs'ları doğru analiz etmeden bugünün kargaşa uzmanlarını tanımamız mümkün değil... Dikkat...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar