Vahap COŞKUN
Bahçeli’nin 1 Ekim’de fitilini çaktığı yaktığı süreç gün geçtikçe derinleşiyor. Erdoğan, geçen hafta yaptığı grup konuşmasında “Talimatı ben verdim” dedi ve sürece imzasını koydu. Böylece iktidar kanadında sürece dair bir netliğin olmadığı, Bahçeli’nin Erdoğan’a rağmen bir inisiyatif aldığı ya da Erdoğan’ın kerhen sürece dâhil olduğu yönündeki değerlendirmelerin de altı boşaldı. İktidar, bu işte bir bütün olduğunu gösterdi.
DEM Parti’nin İmralı Heyeti de siyasi partileri ve Edirne’de cezaevinde tutulan Demirtaş’ı ziyaret etti. Heyet, akabinde iki sayfalık bir açıklama yayınladı ve kamuoyuna sürece dair umutlu olduğunu duyurdu. Görüşmelerin samimi ve umutlu bir havada cereyan ettiğini bildiren Heyet, görüştükleri bütün liderlerin ve heyetlerinin sürece ilkesel destek sunduklarını ve ayrıca sürece dair kaygı ve önerilerini de paylaştıklarını vurguladı.
Heyet’in açıklamasında üç noktada bir uzlaşının olduğunun altı çizildi:
Bir, bütün siyasi aktörlerde Kürt sorununun çatışmalardan arındırılması konusunda bir arzu ve istek vardır.
İki, çatışmaların geride bırakılması ve ülkedeki tüm kimlikler arasında birlik ve kardeşliğin tahkim edilmesi herkesin yararına ve hayrınadır.
Ve üç, barış süreci genel bir demokratikleşmeye vesile olmalıdır.
Süreç, hızlı; Bahçeli ve Erdoğan, Heyet’in temaslarından ve ardından ortaya çıkan tablodan memnun olduklarını açıklıkla dillendirdiler. Erdoğan, partisinin il kongresi için gittiği Mersin’de “Sayın Bahçeli’nin konuyu gündeme getirmesiyle başlayan gelişmelerin nihai aşamasına yaklaştığını” söyledi. Heyet’in de bu hafta tekrar İmralı’ya gitmesi bekleniyor. Öcalan’ın vermesi muhtemel müspet bir mesaj, sürecin ivme kazanmasını ve bu çerçevede atılacak adımların süratlenmesini sağlayabilir.
Demokrasi Açığı
Hülasa, 1 Ekim’den bu yana geçen dört aylık sürede, sürecin taraflarında renkler daha bir belirginlik kazandı ve silahların devreden çıkması için girişilen bu teşebbüsün bu sefer netice vereceğine dair ümit güçlendi. Buna mukabil, muhalif kesimlerin bir kısmında kafalar karışık. CHP’ye yakın duran bu kesimler, demokratik bir muhtevaya sahip olmadığından bahisle, endişe dozu yüksek bir söyleme yaslanıyorlar.
Türkiye, 2016’dan itibaren, merkezinde Kürt meselesinin yer aldığı, çok katı bir güvenlikçi siyasete maruz kaldı. İnsanların hak ve hürriyetleri budandı, demokratik değerler pervasızca çiğnendi, siyaset sahası kötürüm hale getirildi ve hukuki güvenlik yerle bir oldu. O nedenle insanların birtakım korkularının olması, iktidara güven duymamaları ve sürece şüpheyle bakmaları anlaşılabilir.
Ancak demokrasi açığını, barış çabalarının önüne bir bariyer olarak koymak yanlış olur. Aslında bu yeni de değil, eski bir hikâye. 2013-2015 çözüm sürecinde de “Demokrasi olmadan barış olmaz”, en gözde sloganlardan biriydi. O dönemde de, PKK’nin silah bırakmasının demokrasiye bir hizmetinin olmayacağı, aksine bunun Erdoğan’a güç vereceği ve otoriterliği tahkim edeceği ifade ediliyordu. Bir nevi “Demokrasiyi, barışa kurban etmeyelim” denilerek süreçten ya uzak duruluyor ya da sürece karşıt bir pozisyona geçiliyordu.
Kendi adıma, bu bakışı üç yönden sorunlu buluyorum:
Birincisi, silahlara son vermeye yönelik bir girişim, asgari de olsa bir demokratikleşmeyi içerir. Salt silah bırakması istenen örgütle sınırlı tutulsa bile, bu örgütün yönetici kadrolarının ve mensuplarının gerek hukuki statüleri ve gerek onların sosyal ve siyasi hayata katılmaları için bazı yasal düzenlemelerin yapılması gerekir. Bu da bir rahatlama yaratır ve diğer demokratik talepler için mücadele verilecek zemini güçlendirir.
Barışa Yük Bindirmek
İkincisi, barışa çok fazla yüklenilmemelidir. Barış, ne her derde deva olur ne de her istemi karşılar. Topluma ve geleceğe dair bütün tahayyüllerimizi barışın sırtına vurmak gerçekçi de değil mantıkla da değil. Hâlihazırda bu süreçte öncelik, aktif şiddetin ve sıcak çatışmaların bitirilmesidir. Literatüre müracaat edersek, “negatif barış”ın inşa dilmesidir. Silahın aradan çıkarılması, bunun imkân ve şartlarının yaratılmasıdır.
Elbette silahların susmasıyla bütün sorunlarımıza çare bulunmayacağını ve çatışmayı yaratan nedenlerin kendiliğinden buharlaşmayacağını biliyoruz. Çatışmaları doğuran sebeplerin sorgulanmasının; yapısal, sembolik ve fiziki şiddetin tamamen bitirilmesinin, adaletin tanzim edilmesinin ve barışın kalıcı hale getirilmesinin yoğun ve ciddi çabaya ihtiyaç duyacağının da farkındayız.
Silahın ortadan kalkması, işte tam da bu noktada hayati bir önem taşır. Çünkü silahın varlığı, siyaseti baskı ve vesayet altına alır, siyasetin kanallarını azaltır ve alanını daraltır. Silahın yokluğu ise, çözüm bekleyen sorunların konuşulmasını ve hal yoluna koyulmasını sağlayacak olan siyasetin alanını genişletir ve kanallarını çeşitlendirir, siyasi aktörleri öne çıkartır.
Yani negatif barışın pozitif barışa evriltmek uzun boylu bir gayreti gerektirir ve burada siyaset belirleyici olur. Silahın defterinin kapatılması, demokratik standartları yükseltmek için gerekli tabanı oluşturur, siyasi alanda kıran kırana verilecek bir mücadelenin sınırlarını genişletir. Ezcümle silaha son verilmesi, tek başına da olsa, çok değerlidir ve bunun bir an önce gerçekleşmesi için uğraşmak icap eder.
Siyaseti Silahın Tasallutundan Kurtarmak
Üçüncüsü de, demokrasi için hangi atmosferin elverişli olduğunun düşünülmesidir. Türkiye’de herkes şu sorunun cevabını kendisine vermelidir: Demokratik değerler, silahların olduğu bir ortamda mı yoksa silahların olmadığı bir ortamda mı daha iyi savunulur? Demokrasi mücadelesi, silahların bütün sesleri kestiği bir yerde mi yoksa silah korkusunun hissedilmediği bir yerde mi daha güçlü verilir?
Yarım asra yaklaşan bir zamanı çatışmalarla tükettik. Hiçbir şey öğrenmediysek de, herhalde, iktidarların şiddet ve çatışmaları demokratik hak ve hürriyetleri kısıtlamak, askıya almak ya da ortadan kaldırmak için bir gerekçe olarak kullandığını öğrendik. Devletin silahı gösterip toplumu korkuttuğunu ve bundan baskıcı politikalarına meşruiyet ürettiğini tecrübe ettik. Silahın borusu öttüğünde, devletin hareket kabiliyetinin ve müdahale sahasının büyüdüğünü ve her türlü demokratik faaliyeti boğduğunu gördük.
Bu itibarla, 2013-2015 çözüm sürecinde düşülen yanlışa düşmekten kaçınılmalıdır. Barışı demokrasinin karşısında konumlandırmanın ya da barışı demokrasiyi geciktirecek ya da güçleştirecek bir faktör olarak tasvir etmenin barışa da demokrasiye de bir faydası dokunmaz.
Zira Kürt meselesinde silah ortada oldukça, ne Kürt siyaseti sağlıklı bir şekilde çoğullaşabilir ne de Türkiye’de demokrasiyi tanzim etmek mümkün olabilir. Dolayısıyla daha iyi bir demokrasi özleminde olanların, siyaseti silahın tasallutundan kurtarmayı ve Kürt meselesinde silaha nokta konulması için çalışmayı, başlıca sorumluluk olarak addetmesi lazım gelir.
Hâsılı kelam hakikaten demokrasi diye bir dert taşıyanların, silahlara veda edilmesini öngören bir sürece evleviyetle arka çıkmaları beklenir. Ülkede demokrasi ateşini gerçekten gürlemek isteyenlerin, akan kanın durmasını sağlayabilecek bir teşebbüse herkesten önce omuz vermeleri gerekir.
Çünkü demokrasiyi güçlendirmenin ve müdafaa etmenin en iyi yolu, memleketi silahların gölgesinden çıkarmaktır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025