Vahap COŞKUN
“Çatı aday” Ekmeleddin İhsanoğlu, Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (DİTAM) düzenlediği bir toplantıda Diyarbakır’da sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle buluştu. CHP’den iki genel başkan yardımcısının (Sezgin Tanrıkulu ve Erdoğan Toprak) eşlik ettiği toplantıda İhsanoğlu, kendi perspektifini anlattı ve katılımcıların sorularını yanıtladı.
İhsanoğlu konuşmasında üç noktanın üzerinde durdu. İlkin, seçimin adil koşullarda yapılmadığını anlattı. Adaylardan birinin (Erdoğan’ın) devletin bütün gücünü arkasına aldığını, buna karşın diğer ikisinin (kendisinin ve Demirtaş’ın) her türlü imkândan yokusun bırakıldığını söyledi. Ayrıca, adaylığın kesinlik kazandığı tarih ile seçimin yapılacağı tarih arasındaki bir aylık sürenin çok kısa olduğunu, böylesine dar bir seçim takviminin dünyanın hiçbir ülkesinde bulunmadığını dile getirdi.
Demokrat, dindar ve laik
İkinci olarak İhsanoğlu, Türkiye’nin nasıl bir cumhurbaşkanına ihtiyaç duyduğuna dair fikirlerini açıkladı. İhsanoğlu’na göre cumhurbaşkanı, öncelikle demokrat olmalıydı. Farkı dinler, görüşler ve mezhepler arasında bir ayrımcılık yapmamalı, eleştirilere kulak vermeli, kendisine karşı çıkan herkesi hedef tahtasına oturtmamalıydı. Bunun yanında cumhurbaşkanı, milletin değerlerine saygılı biri olmalıydı. Türkiye’de yaşayan insanlar genel olarak dindardı, ama aynı zamanda laiklik hassasiyetine de sahipti. Yani millet hem dini hem de laik değerlere sahipti. Dolayısıyla cumhurbaşkanının da bu değerler içselleştirmesi ve onlara uygun davranması gerekirdi.
İhsanoğlu’na göre, salt bir parti tarafından desteklenen “partili” bir cumhurbaşkanının Türkiye’nin sorunlarını çözemeyeceğini ifade etti. Partili bir cumhurbaşkanı tarafsız olamayacak, sorun çözmekten ziyade yeni sorunlar çıkaracaktı. Kendisinin ise farklı bir pozisyonu vardı. O, farklı siyasi eğilimlerin temsilcisi olan (milliyetçisinden sosyalistine kadar) çok sayıda siyasi partinin üzerinde uzlaştığı bir isim olma özelliği taşıyordu. Cumhurbaşkanlığını bir “vatan görevi” olarak gördüğü için kendisine yapılan teklifi kabul etmişti. Yoksa hiçbir siyasi partinin adamı değildi, hiçbir siyasi partinin programını üstlenmiyordu.
‘Nadide birliktelik’
Üçüncüsü ise Kürt meselesiydi. İhsanoğlu’nun Diyarbakır’a davet edilmesinin asıl maksadı, onun Kürt meselesine bakışını kamuoyuyla paylaşmasıydı. İhsanoğlu da bunun farkında olduğunu ve beklentileri karşılayacağını belirtti. Öncelikle bu topraklar üzerinde bin yıldır birlikte yaşama tecrübesinin çok değerli olduğunu vurguladı. Ona göre bu, dünya tarihinde çok “nadide bir birliktelik” idi ve mutlaka korunması gerekirdi. Zaman içinde birtakım hatalar yapılmış ve sorun ondan çıkmıştı. Ama bugün hataları kabul edip azaltmaya çalışmak lazımdı. Ayrıca unutulmamalıydı ki, herkes hata yapmıştı, kutuyu açıp herksin hatasını yüzüne vurmaya da gerek yoktu. Daha büyük hatalar yapmaktan sakınmalı, Çanakkale ve İstiklal Savaşı’nda olduğu gibi birlikte hareket etmeli, farklı gruplarının temsil edildiği Birinci Meclis’in ruhunu yakalamalıydık.
Çözüm Süreci’ne gelince; İhsanoğlu, bu sürecin mutlaka neticelendirilmesi gerektiğini söyledi. Ancak çözüm, kısa ve dar vadeli olmamalı, uzun vadeli ve akılcı bir stratejiye dayanmalıydı. Çözüm üzerinde herkes mutabık kalmalıydı. Ona göre, kendisi kabul etse dahi toplumun farklı kesimlerinin karşı çıkacağı şartların olması halinde gerçek bir çözümden söz edilemezdi. Bu itibarla, ancak koşullar üzerinde herkes hemfikir olduğu takdirde bir çözüm olabilirdi.
‘Bağımsız Kürdistan’ı tanıyacak mısınız?’
Özetlemeye çalıştığım bu konuşma salonda herhangi bir heyecan uyandırmadı ve kimseyi de tatmin etmedi. Zira tümüyle iyi niyet sözcükleriyle bezeli ve temenniler içeren bir konuşmaydı. Siyasi bir pozisyon almaktan özenle imtina etti İhsanoğlu. Ama katılımcıların somut sorunları vardı. Nitekim toplantının soru-cevap kısmı başladığında İhsanoğlu’na bu somut sorunlara tekabül eden 20 kadar soru yöneltildi. Bazılarını not ettim:
* Bir demecinizde “Kürtçe bir medeniyet dili değildir” demiştiniz. Bunu açıklayabilir misiniz?
* Memleketin en temel sorunu Kürt sorunu ve burada bir süreç devam ediyor. Müzakere sürecinde Öcalan’ın uzattığı eli tutacak mısınız?
* Cumhurbaşkanı seçildiğinizde Kürt kimliğinin anayasal teminat altına alınması için çaba gösterecek misiniz?
* Sizi destekleyen iki parti (MHP ve BBP) çözüm sürecini bir ihanet süreci olarak görüyorlar. Siz ise süreci desteklediğinizi söylüyorsunuz. Bu bir çelişki değil mi?
* Okul öncesi eğitimden üniversite eğitimine kadar anadilde eğitim hakkını tanıyacak mısınız?
* Ortadoğu’da önemli gelişmeler oluyor. Sınırların değişmesi ihtimal dâhilinde. Bağımsızlığını ilan ettiğinde Kürdistan’ı tanıyacak mısınız?
* Suriye Kürdistanı (Rojava) ile ilişkileriniz nasıl olacak?
* Kürtçenin ikinci resmi dil olması hakkında düşünceleriniz nelerdir?
* Kürtlerden ve mağdur edilen diğer toplumsal kesimlerden devlet adına özür dileyecek misiniz?
* Uzunca bir sürede beri kapalı olan Türkiye-Ermenistan sınırının açacak mısınız?
Takip edebildiğim kadarıyla İhsanoğlu bu sorulardan sadece dile ilişkin olanına ayrıntılı bir cevap verdi. Kürtçenin derin bir tarihe sahip olduğunu, 12. Yüzyıldan itibaren bu dilden eserler üretildiğini bildiğini belirti. “Bilim dili değil” derken, bazı bilimsel kavramların karşılığının Kürtçede bulunmamasını kast ettiğini, bu çerçevede Türkçenin de henüz bir bilim dili olmadığını söyledi. Nitekim üniversitelerimizin İngilizceye yönelmelerinin altında da bu eksiklik yatıyordu. İhsanoğlu’na göre, anadili ana sütü gibi mukaddesti. Anadilinin yasaklanması yanlıştı. Kürtçede eğitim yapılmalı ve Kürtçe öğretmenleri bir an önce kadrolarına atanmalıydı.
İçte ve dışta Kürt meselesi
İhsanoğlu Kürt meselesine ilişkin soruları birebir yanıtladı, soruları “iç” ve dış” olmak üzere ikiye ayırdı ve öyle yanıtlamayı tercih etti. İhsanoğlu’na göre, içerdeki Kürt sorunun çözümü için sürmekte olan sürecin daha geniş tabana yayılmalı ve Meclis’te tam bir mutabakat sağlanmalıydı. Süreci şahıslara bağlamak yanlıştı. Gücün tek bir elde toplanması büyük bir hata olurdu; böyle bir durumda ne Kürt meselesi ne diğer meseleler bir çözüme ulaştırılabilirdi. Devlet yurttaşlarına eşit fırsatlar yaratmalı, çoğulculuk ve çokseslilik temeline dayanan bir demokrasiyi kurmaya çalışmalıydı.
Dıştaki Kürt meselesinde ise dikkat edilmesi gereken, parçalanmanın büyük bir risk içerdiğiydi. Suriye ve Irak gibi ülkeler dil, din, mezhep, ırk veya etnik kimlik üzerinden bir parçalanma yaşarsa, bu başka ülkeleri ve başka sınırları da tetikleyebilir, çatışmaları ve uzlaşmazlıkları içinden çıkılmaz hale getirebilirdi. Bunun yerine Ortadoğu’da barış tesis etmeye ve refahı paylaşmaya çalışmak daha doğru olurdu.
Hayat bayram olsa!
Elbette bu genel geçer ifadeleri (çoğulculuk, çokseslilik, barış, refah) ihtiva eden cevaplar kimseyi ikna etmeye yetmedi. Toplantıyı birlikte takip ettiğim bir dostum, İhsanoğlu’nun hiç kimsenin karşı çıkmayacağı temennileri art arda gelince “Ya bari seçim şarkısı olarak da ‘Hayat bayram olsa’ tercih edilseydi, bu söyleme cuk diye otururdu” diye seslendirdi düşüncesini.
Bu düşünce, lisan-ı münasiple İhsanoğlu’na da söylendi; sözlerinden bir siyasi tavır çıkartılamayacağı belirtildi. İhsanoğlu’nun buna cevabı ise, buraya siyasi vaat vermek için gelmediği, zaten cumhurbaşkanının da siyasi bir vaat de bulunmayacağı şeklinde oldu. Ona göre cumhurbaşkanının ne yapabileceği anayasada belliydi. Bu da devletin ve milletin birliğini temsil etmekle, kurumlar arasında koordinasyonu sağlamakla ve 104. maddede belirtilen görevlerle sınırlıydı. Kendisi de böyle bir cumhurbaşkanlığına talipti, yoksa siyasi bir makama değil.
Milliyetçi sağ seçmen hassasiyeti
İhsanoğlu’nun toplantıda yaptığı konuşma ve sorulara verdiği cevaplar iki noktaya işaret ediyor: Birincisi, İhsanoğlu milliyetçi sağ seçmenin hassasiyetlerine muazzam dikkat eden bir dil kullanıyor. Sanırım İhsanoğlu’nun ekibi, Kürtlerden İhsanoğlu’na oy gelmeyeceğinden ve CHP seçmeninin her şart altında İhsanoğlu’nu tercih edeceğinden emin. Bu nedenle Kürtlerden ve CHP’lilerden ziyade, Erdoğan’a kayma ihtimali bulunan, MHP ve BBP seçmenine sesleniliyor. Onları rahatsız edecek imalardan dahi kaçınılıyor. Mesela Çözüm Süreci’ne ilişkin sorular da çok yuvarlak cevaplarla geçiştiriliyor, her anlama çekilebilecek ifadeler kullanılıyor.
İkincisi, İhsanoğlu, adaylığının açıklandığı ilk günden beri, Erdoğan’ın karşıt kutbunu temsil eden bir kampanya yürütüyor. Erdoğan’a atfedilen özelliklerin zıddını temsile soyunuyor. Yani sinirli, sert, kibirli, tarafgir, siyasetçi, uzlaşmaz ve otoriter Erdoğan’a karşı sakin, yumuşak, mütevazı, tarafsız, siyaset-dışı/üstü, uzlaşmacı ve demokrat bir İhsanoğlu portresi çizilmeye çalışılıyor. Erdoğan bir iddia ortaya koyuyor, mesela yeni bir Türkiye’den, yeni bir anayasadan bahsediyor. Oysa İhsanoğlu’nun bir iddiası yok, dahası bir iddia öne sürmeyi doğru bulmuyor; o mevcudu muhafazadan veya en iyi ihtimalle tadil etmekten yana. Dolayısıyla İhsanoğlu’nun stratejisi, sadece anti-Erdoğan’cı bir konuma oturup ondan rahatsızlık duyan kitleyi arkasında tahkim etmeye dayanıyor.
Bu strateji bir noktaya kadar iş görür. Zira toplumda Erdoğan’dan nefret eden hatırı sayılır bir kesim var ve bu kesim -herhangi bir şey söylemese de- İhsanoğlu’nun arkasında durur. Ama tek başına bu, seçim kazandırmaya yetmez. Çünkü İhsanoğlu kabul etmek istemese de, cumhurbaşkanlığı siyasi bir makam ve yarış da siyasi bir yarış. Siyaseti paranteze almış gibi yaparak, suya sabuna dokunmayarak, bu yarışta başarı sağlanamaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025