Vahap COŞKUN
Bir ülkede siyasi ve idari yapılanmayı tanzim eden birçok model vardır: Üniter devlet, federalizm, asimetrik federalizm, bölgesel devlet, özerklik, desantralizasyon vb. gibi… Türkiye’de üniter devlet birliğin sigortası olarak kabul edilir ve bir fetiş haline getirilir. Diğer modellerden söz etmek adeta bir günaha dönüştürülür. Oysa hiçbir model doğal olarak “iyi” ya da “kötü” değildir. Modellerin birbirlerinden öz itibariyle bir üstünlüğü yoktur. Hiçbir model kendinden menkul bir keramet taşımaz. Her birinin güçlü ve zayıf olduğu yanlar vardır. Siyaset erbabı, kendi ülkesinin tarihini, demografisini, coğrafyasını, kültürünü, vb. diğer özelliklerini göz önüne alıp en uygun modeli ortaya koymakla yükümlüdür.
Her konuda olduğu gibi burada da siyasi partiler arasında farklı görüşler vardır. Kimi üniter devleti, kimi federalizmi, kimi de özerkliği savunur. Her parti kendi tercihinin memleket için en hayırlı neticelere imza atacağı iddia eder. Nitekim bizde de durum böyledir. Evet, Türkiye’de aşırı merkeziyetçi bir yapının olduğuna ve bunun değiştirilmesi gerektiğine dair neredeyse partiler arasında bir mutabakat vardır. Ancak iş bu değişimin hangi modele dayanacağına gelince görüşler ayrışır, farklı modeller öne sürülür. Sorunu yaratan da budur.
Federalizm ve bağımsızlık
Genel olarak “merkez partisi” olarak isimlendirilen partiler, mevcut sistem içinde gerçekleştirilecek bir değişimi yeterli bulurlar. Üniter devletin ana hatlarıyla korunmasını, ama bununla birlikte halka yakınlığı, yerelliği, katılımcılığı ve merkezden yerele yetki devrini içeren yeni bir yapılanmaya gidilmesini savunurlar. Onlara göre, ülkeyi aşırı merkeziyetçilikten kurtaracak bu yapılanma hem taleplerin karşılanmasını, hem de sorunların çözümlenmesini sağlayacaktır.
Buna mukabil “Kürt partileri” olarak bilinen partiler ise, daha radikal bir değişimden yana duruyorlar. Onlar bu konuyu, sadece sistemin daha iyi işlemesi açısından değil, Kürt meselesi ile bağlantılı olarak ele alıyorlar ve üniter devlet sınırları içinde kalacak düzenlemelerin derde çare olmayacağını belirtiyorlar. Onlara göre sistemin muhakkak değişmesi gerekiyor. Ama onlar arasında da muhtelif görüşler var. Mesela HAKPAR en iyi çözümün federalizmde olduğunu düşünüyor. PAK (Partiya Azadiya Kurdistanê) bağımsızlıkçı bir çizgide yer alıyor. Kürt siyasetin başat aktörü olan PKK/HDP ise özerkliği tercih ediyor.
Hangi özerklik?
HAKPAR’ın federalizm ile PAK’ın bağımsızlık önerileri net. HAKPAR “federalizm”, PAK “bağımsızlık” dediklerinde ne söylediklerini anlıyoruz. Ancak PKK/HDP’nin özerklik ile neyi murat ettikleri tam manasıyla belli değil. Zira aynı hareketin içinde farklı özerklik tahayyülleri dillendiriliyor. Mesela KCK -kendi sözleşmesinde ifadesini bulan ve- tamamen totaliter bir düzen öngören bir özerklikten bahsediyor. HDP, kısmen İspanya’dan esinlenen ve sadece Kürdistan için değil bütün Türkiye için geçerli olacak simetrik bir özerkliği teklif ediyor. Bir de son dönemdeki çatışmalardan sonra bazen mahalle, bazen de ilçe bazında ilan edilen “özyönetim”ler var.
Özerklik meselesini, çözümün uygun formunun özerklik olup olmadığını veya Türkiye’nin nasıl bir özerklik modeline ihtiyaç duyduğunu daha sonra uzun boylu konuşuruz. Öncelikle “hendek” ile birlikte bugünlerde PKK siyasetinin temel taşlarını oluşturan bu özerklik/özyönetim ilanları üzerinde durmak lazım. Birçok sorun içeriyor bu ilanlar:
Bir kere, söz konusu ilanlar HDP/DBP’nin ezici bir üstünlüğünün olduğu beldelerde yapılıyor. Belediye başkanlıkları, belediye meclisleri HDP/DBP’nin elinde, kamusal işlerin önemli bir kısmı onlar tarafından icra ediliyor. Özerklik ilanları bir tarafıyla HDP/DBP’ye karşı yapılıyor ve demokratik seçimle göreve gelenlerin otoritesini ve meşruiyetini hiçe sayıyor.
İkincisi, sadece ilan ile özerk olunmaz, öz yönetim kurulmaz. Bundan dört yıl önce Demokratik Toplum Kongresi adına Aysel Tuğluk yine özerklik ilan etmiş, dünyayı bu özerkliği tanımaya davet etmiş, ama herhangi bir netice doğurmamıştı. Şimdi de benzer bir durum var. Söz konusu özerklik ilanların herhangi bir ekonomik, siyasi ve hukuki hazırlığı yok. Halkın en temel gündelik ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı belli değil. Deklarasyonda bulunanların herhangi bir plan ve projelerinin olmadığı da ortada.
Ayrıca ironik bir hal de göze batıyor. Özerklik ilan edenler buna gerekçe olarak merkeziyetçiliği gösteriyorlar. Merkeziyetçilikten şikayet ediyorlar. Ama ne hikmetse tek bir merkezden gönderilen bir metni noktası ve virgülüne dokunmadan okumakta bir beis görmüyorlar.
Özerklik ve hukuk
Üçüncüsü, özerklik en nihayetinde merkez ile yerel arasında bir hukuk ilişkisidir. Bu ilişkide ekonomik, siyasi ve hukuki bazı yetkiler merkezden yerele devredilir ama devlet egemenliğinden kopmama ve onun hudutları içinde kalma da garanti edilir. Dolayısıyla özerklikte devletin egemenliği tamamen reddedilemez, devletin hakimiyetinin hiçbir şekilde girmediği bölgeler inşa edilemez. Özerklik, bir yetki paylaşımıdır. Yetkilerin ne düzeyde paylaşılacağı tarafların anlaşmalarıyla belirlenir. Ancak devlet hakimiyetinin tanınmadığı bir özerklik olmaz. Hukuken tanınmayan silahlı birimlerin bir bölgeyi kontrol etmesi ve kendi uygun gördükleri bir modeli uygulamaya sokmaları/sokmaya çalışmaları düşünülemez.
Tüm bunların özerkliğin ruhuyla bağdaşmadığı açık. O halde neden bu ilanlar yapılıyor? PKK neyi amaçlıyor? Göze çarpan iki amaç var: Biri, özyönetim açıklamalarının görev başındaki belediye başkanlarına yaptırılarak sivil siyasetin kriminalize edilmesidir. Başkanlar hakkında önce soruşturma açılıyor, ardından görevden alınıyorlar. Bu da siyaseti geri plana düşürüp PKK’yi sahnenin asli unsuru haline getiriyor. Diğeri ise, özerklik ilan edilen bölgelerde devlet ile çatışanın silahlı unsurlar değil halk olduğu intibaını yaratmaktır. Nitekim PKK’ye yakın yayın organlarında “Halk, özyönetimde kararlı”, “Halk, özyönetimi için mücadeleye devam edecek” temalı birçok haber ve yorum da bunu teyit ediyor.
Netlik ayarı
Peki sonuç ne? Gerçekte halk bu ilanlara hiçbir destek vermedi. Gerçekçi görmediği, hiçbir altyapısının bulunmadığını gayet iyi bildiği siyasete uzak durdu. Ama özerklik ilanları ve ardından yapılanlar, Kürtler için büyük bir tahribat yarattı. Siviller hayatını kaybetti. Kentler ekonomik ve fiziki bir yıkım yaşadı. Psikoloji çöktü. Huzur kalmadı, güvenlik kaygısı en üst seviyeye çıktı.
Hendek ve öz yönetim ilanları ile girilen yol yanlıştı. Baştan beri. Kürtlere zarardan öte de bir getirisi olmadı. Mümkün olan en kısa sürede buradan çıkmak lazım. Eğer PKK özerklik istiyorsa bunun için Kürt gençlerinin ölmeleri gerekmez. Özerkliğin yolu yordamı bellidir, siyaset içinde bunun için en sert mücadeleler verilir. Yok eğer PKK özerklik değil de başka bir hedefin peşindeyse bunu da açık bir şekilde ortaya koymalı. İkili bir dilden, ikili bir siyasetten vazgeçilmeli. Siyasette netlik ayarı herkes için lazım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025