Vahap COŞKUN
2014-2015, Real Madridlilerin hayırla yâd ettiği bir sezon olmadı. Takım La Liga’da, Kral Kupası’nda ve Şampiyonlar Ligi’nde rakiplerinin arkasından nal topladı ve seneyi kupa almadan kapadı. Adı Ancelotti dahi olsa kimse bu hazin tablonun altından kalkamazdı. Öyle de oldu. Başkan Perez, Ancelotti’ye teşekkür edip kapıyı gösterdi. Real artık yeni bir kaptanla yeni bir sefere çıkmaya hazırdı.
Ancelotti’den sonra benim gönlümden geçen takımın Jürgen Klopp’a teslim edilmesiydi. Klopp, Borussia Dortmund gibi Avrupa’nın baş-altı bir kulübünde çok büyük işlere imza atmıştı. Oynattığı atak ve hızlı futbol, Real’in ruhuyla uyumluydu. Dost ve heyecanlı tabiatıyla kısa sürede Real taraftarının gönlüne taht kurması işten bile sayılmazdı. Tanıl Bora onu “Neşeli futbol öğretmeni” olarak tanımlıyordu. Gülümsemeyi yüzünden eksik etmeyen, kasmayan ama futbola tutkuyla bağlı olan, bu tutkusunu taraftarına ve futbolcusuna da geçirebilen böylesine bir öğretmenin Real’in başında olması hepimize çok iyi gelirdi.
Ancak hevesimiz kursağımızda kaldı. Real, teknik direktör olarak Rafael Benitez’de karar kıldı. Rafa, Real’in tezgahından yetişen bir futbol adamı. Kariyerinde parlak işler var. Valencia’yı iki kez La Liga’nın tepesine taşımak, yine Valencia ve Chelsea ile UEFA Kupası’nı kaldırmak, Liverpool ile FA Cup ve UEFA Süper Kupa’sını kazanmak, Inter ve Napoli ile İtalya Süper Kupası’na uzanmak gibi. Yine de Real ile kimyasının tuttuğu söylenemez. Nitekim ismi, Real cenahında büyük bir heyecan uyandırmadı.
Takım ile Rafa arasındaki uyuşmazlık kısa sürede ortaya çıktı. Real’in ezeli rakibi Barcelona’nın gerisinde kalması, Benitez’e duyulan tepkiyi had safhaya çıkarttı. Santiago Bernabéu’da sallanan mendiller, Rafa’nın Madrid macerasını sonlandırdı. Bu arada Klopp da Liverpool’un yolunu tutmuştu. Perez, radikal bir karar verdi ve dünyanın en büyük takımını, Real’in altyapı ve pilot takımlarını yönetmek dışında, neredeyse hiçbir teknik direktörlük tecrübesi olmayan bir isme –Zidane’a- emanet etti.
Efsane kendi evinde
Zidane, muhteşem bir oyuncuydu. Fransa’nın Avrupa ve dünya futbolunu domine ettiği ve kupalara ambargo koyduğu dönemin başrolünde o vardı. Hem kulüp, hem de milli takımlarda ekibini alıp sürekler, hedefe kilitlerdi. Muazzam bir oyun görüşü vardı. Sahayı tarar, çalımlarıyla baş döndürür ve pası en uygun zamanda en doğru kişiye atardı.
Mükemmel golleri vardı. 2002’de Bayern Leverkusen ile oynanan ŞL finalinde attığı gol hala hatırlardadır. Orta sahada Solari’nin uzun pası ile başlayan, Roberto Carlos’un ceza sahasına ortasıyla devam eden ve Zidane’nin muhteşem sol volesiyle tamamlanan gol, ŞL finallerindeki unutulmaz gollerin başında gelir.
(http://www.dailymotion.com/video/xoa28n_zidane-leverkusen-e-attigi-gol_sport)
Zizou hem sakin, hem de sinirliydi. Kişiliğinin bu iki yönünü en güzel resmeden maç, 2006 Dünya Kupası finaliydi. Rakip İtalya’ydı. Zidane, maçın 7. dakikasında kazanılan penaltıyı Panenka vuruşu ile ağlara gönderecek kadar sakin ve serinkanlıydı. Ama maçın 110. dakikasında, kız kardeşine küfreden Marco Materazzi’ye kafa atacak kadar sinirli ve sıcakkanlıydı da. Materazzi’nin çirkefliğini kafa ile devirmesi, belki bir dünya şampiyonluğuna mal oldu ama Zidane efsanesini büyüten bir işlev gördü. Belki başka biri yapsa, böylesine mühim bir maçta kendisine hâkim olamadığı için darağacına çekilirdi. Fakat o, Zidane’dı ve insanların büyük bir çoğunluğu onun yanında yer aldı.
(https://www.youtube.com/watch?v=JNvP5GYWQFk)
Evet, Zidane futbolcu olarak bir efsaneydi. Acaba teknik direktör olarak ne yapacaktı? Sahanın içinde kimse onun eline su dökmezdi. Peki, sahanın kenarında aynı beceriyi gösterebilecek miydi?
Malum iyi futbolcu olmak, iyi teknik direktör olmanın garantisi değil. Muhteşem oyunculardan, her zaman iyi teknik direktörler çıkmaz. Mesela Maradona, benim için hala, tartışmasız dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusudur. Ama Maradona’nın çalıştırıcılığı bir felakettir.
Dolayısıyla bir efsane olarak Zidane kendi evine teknik patron olduğunda herkesin aklını bu soruların meşgul etmesi doğaldı. Aradan beş ay geçti. Elimizdekilere baktığımızda Zizou’nun bu imtihandan da alnının akıyla çıktığını söyleyebiliriz.
Dersine çalışan efsane
Zidane döneminde Real ligde 20 maç yaptı. 17’sini kazandı, 2’sinde berabere kaldı (Malaga ve Real Betis) ve sadece bir maçı (Atletico Madrid) kaybetti. Madrid’in diğer yakasına kaybettikten sonra Real üst üste 12 maçtan galibiyetle ayrıldı. Öyle ki az kalsın gerçekten bir mucizeyi gerçekleştirecek ve 12 puan geriden gelip Barcelona’yı geçip La Liga’yı da alacaktı.
Zaferle çıktığı ilk El Classicco’dan sonra, Zizou’nun taktiği basına yansıdı. El yazısıyla dört sayfa tutan taktik, onun dersine ne kadar iyi çalıştığının da bir göstergesiydi. Barca’yı önde karşılamayı, onun bezdirici pas mekanizmasını kırmayı, etkili ayaklarını baskı altına almayı, ayağa hızlı toplarla çıkmayı, hızlı ve organize ataklarla Barca defansını avlamayı ince ince hesaplamış ve 1-0 geriye düştüğü maçta Nou Camp’tan galibiyetle çıkmıştı.
Zidane, Real’in başına geçtiğinde işe önceliği orta sahayı güçlendirmeye verdi. James Rodriguez’i kenara çekti, Brezilyalı Casemiro’yu orta sahaya monte etti. Modric, Kroos ve Casemiro’dan oluşan üçlü, hem oyunu kontrol etmede, hem oyunu kurmada ve hem de defansa yardım etmede çok iyi işler çıkardı. Casemiro’nun takımın defansif yükünü sırtlaması, hem bilhassa Modric’e yeteneklerini sergilemesine alan açtı, hem de Kroos’un ileriyi daha fazla düşünmesine imkan yarattı. Orta sahaya yapılan bu dokunuş, takımın ofansif gücünü katladı.
Kompakt Real
Beri yandan Zidane, defansı da boş bırakmadı. Oyun kurgusuna yapılan müdahale takımı kompakt kıldığı ölçüde savunma hattını da kuvvetlendirdi. Öyle ki Real, bu yıl ŞL’de çıktığı 13 maçın 10’unda kalesinde gol görmedi. 13 maçtan 9’unu kazandı, 3’ünde berabere kaldı (Atletico, PSG ve Manchester City) ve yalnızca birinde (Wolfsburg) kaybetti. Real’in ağlarına giren top ise 6’da kaldı. (Shakhtar’dan 3, Wolfsburg’tan 2 ve finalde Atletico’dan 1 gol)
Milano’da oynanan ŞL finaliyle bu başarıyı taçlandırmak gerekiyordu. Penaltı atışlarıyla belirlenmiş olsa da, kupa sonunda hak ettiği yeri buldu. Zidane, teknik direktör olarak da rüştünü ispat etti. Gelecek yılda takımın yönetimini üstlenmesini ve aynı başarıyı La Liga’da da tekrarlamasını bekliyoruz.
Simeone için
Bitirirken, Diego Simeone için bir iki kelam etmesek haksızlık yapmış oluruz. Simeone, Arjantinli olması hasebiyle her zaman sempatiyle baktığım bir futbolcuydu. Gerçi topla muhabbeti çok gelişkin olan ve seyretmelere doyamadığınız biri değildi. Ama azimli ve hırslıydı. Sahada varını yoğunu ortaya koyar ve kendisini takımına adayarak var ederdi.
Tüm bu hususiyetlerini Atletico’ya da mal etti; hiç pes etmeyen ve savaşan bir takım yarattı. Simeone, skora bakmaksızın sonuna kadar takımıyla birlikte mücadele veren ve belki de yedek kulübesinde sahadaki futbolculardan daha çok efor sarf eden bir hoca. Bu sene de çok iyi işler yaptı. Çeyrek finalde Barcelonayı, yarı finalde ise Bayern’i saf dışı bıraktı. Şansızlığı, son üç yıldır karşısına Real’in çıkması. 2014 ve 2016’da finalde, 2015’te çeyrek finalde Real’e takıldı ve takımına o çok arzuladığı tarihteki ilk ŞL kupasını kazandıramadı.
Lakin Atletico, Simeone ile sınıf atladı. Simeone, alkışı ve saygıyı hak ediyor; futbol, böyle rakiplerle güzel.
Ha bu arada Rafa’ya ne oldu derseniz; o, Newcastle ile küme düştü…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025
11.07.2025