Vahap COŞKUN
Evet kanadının handikaplarına devam edeceğimi belirtmiştim. Lakin 7 Şubat gecesi yayınlanan bir KHK, anayasa değişikliği tartışmasına bir ara vermemi zorunlu kıldı. Bahse konu KHK’ya ilişkin düşüncelerimi ifade ettikten sonra anayasa tartışmasını kaldığım yerden sürdüreceğim.
Olağanüstü Hal kapsamında ardı ardına KHK’lar ilân ediliyor. Her bir KHK ile binlerce insan açığa alınıyor veya meslekten ihraç ediliyor. Hükümet buna gerekçe olarak 15 Temmuz darbesini ve terörle yapılan mücadeleyi gösteriyor. Yani hükümetin iki iddiası var: Bir, ya bu kişiler darbeye katılmış veya destek vermişlerdir. İki, ya da bu kişilerin herhangi bir terör örgütü ile bağlantıları vardır. Dolayısıyla haklarında işlem yapılması ve kamu ile irtibatlarının koparılması doğrudur. Olması gereken budur, yapılan iş hukukidir ve meşruluk bakımından da hiçbir problem yoktur.
Resmi söylemin yanıltıcılığı
Ancak resmi söylem çoğunlukla gerçeği söylemez; aksine gerçeğin üzerini örter, burada olduğu gibi. İhraç edilenlerin listesine bakıldığında, hükümetin KHK’ları salt terörle etkili mücadele etmek için değil, muhalif gördüklerini susturmak için kullandığı görülüyor. KHK’ların iki tür susturucu işlevi var. Bir taraftan iktidar, fikrinden rahatsız olduğu ve sesinin duyulmasına tahammül edemediği kişileri mesleklerini yapamaz hale getirerek susturuyor. Diğer taraftan, KHK’lar eliyle oluşturulan korku ortamı insanlarını daha fazla oto-kontrole, daha fazla oto-sansüre itiyor. Herkesin işinden, gücünden, ekmeğinden olabileceği bir vasat, daha az konuşmalarına -- ya da hiç konuşmamalarına -- ve daha çok susmalarına sebebiyet veriyor.
7 Şubat gecesi yine ansızın bir KHK yayınlandı. 330’u akademisyen olmak üzere 4464 kişi meslekten ihraç edildi. İhraç edilen akademisyenlerin yarısının -- 115’inin -- ortak özellikleri, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza atmış olmaları. Yani sırf bir bildiriye attıkları imza ile hükümeti rahatsız ettikleri için, bu insanlar mesleklerini kaybettiler, hayatlarına büyük bir darbe aldılar.
İhraç edilen akademisyenler arasında İbrahim Kaboğlu, Yüksel Taşkın, Murat Sevinç gibi kamuoyunun yakından tanıdığı isimler de var. Bu akademisyenler mevcut hükümete muhalif olabilirler; bu, onların en doğal hakkıdır. Ama bu isimler ile terör ve şiddet arasında hiçbir surette bir bağlantı kurulamaz. Aklı başında herkes de bunu bilir. Böylesi bir iftiranın zerresi bu değerli akademisyenlere yapışmaz, yapışamaz. Zıvanadan çıkmamış, idrakine deli gömleğine giydirmemiş, akli melekelerini yitirmemiş hiçbir insan bu vahamete prim veremez.
“Bu kadar da olmaz”
Yapılan o kadar absürd ki, sadece muhalefet diye nitelendirilen kesimler değil, AKP’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı destekleyen kesimlerden de “Bu kadar da olmaz” sesleri yükseldi. Eleştiri dozunun artma temayülü göstermesi iktidar kanadında alarm zilleri çaldırdı. Cumhurbaşkanı başdanışmanlarından Mustafa Varank sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı sert bir açıklamayla eleştirilerin önünü kesmeye çalıştı:
“Son iki yıldır terör örgütleri binlerce sivili ve güvenlik görevlimizi şehit etti, yaraladı. Terörizmin ve teröristin propagandasını yapanlar silahın/bombanın etkisi artsın; tetikçiye, bombacıya teşvik olsun; teröristler eleman sıkıntısı çekmesin diye ideolojik destek verdiler. Kimse kendisini kandırmasın kan aksın diye ideolojik destek veren, propaganda yapan da suçludur. Devlet suçlularla mücadele etmek zorundadır.”
Ucuz dil
Kusura bakılmasın ama bu son derece ucuz bir dil. Neresinden tutsanız elinizde kalır, o derece! Bir kere, terörün olması iktidarın her icraatını meşru kılmaz. Terör var diye iktidarın eylem ve işlemleri sorgusuz sualsiz kabul edilmez; herkesten bunlara itaat etmeleri istenmez, istenemez. Terör ne kadar azarsa azsın, devleti devlet yapan hukuktur. Eğer devlet hukukun dışına çıkar veya çıkmaya meyil gösterirse, ona karşı durmak vatandaşın hem hakkı hem de demokratik sorumluluğudur.
İkincisi, terör propagandası yapmak, terörü teşvik etmek, terörü desteklemek ve benzerleri çok ağır suçlardır. Eğer bir kişiyi bu suçlardan birini işlemekle itham ediyorsanız, delillerini şüpheye yer bırakmayacak biçimde ortaya sermekle mükellefsiniz. Öyle her tarafa çekilecek ifadelerle olacak bir iş değildir bu. Somut konuşalım: İbrahim Kaboğlu, hangi terör örgütüne destek vermiştir? Desteğinin mahiyeti nedir? Yüksel Taşkın, hangi terör örgütüyle iltisaklıdır? Murat Sevinç, hangi terör örgütüyle bağlantılıdır? Buna dair kanıtlarınız nedir? Herhangi bir delil ortaya koymadan akademisyenleri meslekten çıkarmanın ve terör ithamıyla onların itibarlarıyla oynamanın kabul edilebilir bir tarafı yoktur.
Ve üçüncüsü, her iktidar eleştirisinin karşısına şehitlerin, yaralıların ve onların ailelerinin acılarını çıkarmak ahlâkî açıdan çok büyük sorunlar taşır. Meşruluğu olmayan ve/veya meşruluk debisi oldukça düşük bir siyaset, hayatını kaybedenlerin aziz hatıralarına, yaralıların ıstıraplarına ve ailelerinin duygularına referansla savunulamaz. Herkes elden geldiğince bu hususlara hassasiyet göstermeli ve politik tartışmalardan uzak tutmalıdır.
İktidarı temize çıkarmak
Altı çizilmesi gereken bir nokta daha var: KHK’lardan kaynaklı mağduriyetler ve hoşnutsuzluklar arttıkça, bazı çevrelerde tüm faturanın hükümete çıkarılmaması gerektiğine dair görüşler dile getiriliyor. Buna göre yaş ve kurunun birbirine karışmasının müsebbibi, bazı bürokrat ve akademisyenlerin kariyer hesapları, kişisel çekişmeleri ve makam hırslarıdır. Hükümet böyle kişiler tarafından yanıltıldığından, günahların tamamını iktidarın sırtına yüklememek gerekir.
Bu şekilde iktidarı temize çıkarma gayretleri iki açıdan geçersizdir. İlki, iktidar olmak, tabiatı gereği, siyasi sorumluluğu içerir. Kendi ajanlarının doğrularının sefasını sürmek iktidarın ne kadar hakkıysa, aynı ajanların yanlışlarının ceremesini çekmek de iktidar olmanın gereğidir.
İkincisi, elbette hem bürokraside hem de akademide bu neviden gayri-ahlaki tavırların içine girenler olabilir. Durumdan vazife çıkaranlar ve kaotik ortamı kendi menfaatleri icabı kullananlar bulunabilir. Ancak onlara böyle davranma cesaretini -- ve emrini -- veren hükümettir. Yani bugün olanlar hükümetin iradesinin bir neticesidir. Bugün ihbarlar almış başını yürüyor. Bürokraside ve üniversitede yöneticilerin hoşlanmadığı kişiler rahatlıkla kapının önüne konabiliyor. Eğer cumhurbaşkanının ve hükümetin verdiği açık çek olmasaydı mümkün olabilir miydi bu? Kesinlikle hayır. Sorumluyu doğru yerde aramak gerekir.
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları





























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025