Vahap COŞKUN
Democratic Progress Institute (DPI – Demokratik Gelişim Enstitüsü), “Türkiye ve Kürt Sorunu: Jeopolitik ve Yeni Bir Girişim İmkânı” başlıklı yeni bir rapor yayınladı. Kürt meselesini bölgesel gelişmeler bağlamında ele alan rapor, Osman Sert’in imzasını taşıyor. Sert, bu önemli raporu, 1 – 20 Kasım 2020 tarihleri arasında Diyarbakır, Van, Ankara, Stockholm ve Londra’da çözüm sürecini bizzat yaşayan veya yakından gözlemleyen farklı siyasal ve sosyal kesimlerden gelen 15 kişi ile derinlemesine mülakatlar yaparak hazırlamış.*
Raporun iki temel hedefi var: Biri, çözüm sürecinin akamete uğramasının ardından yaşananların ve izlenen siyasetin Kürtlerde ve Ankara’da yarattığı hissiyatı anlamaktır. Diğeri ise, bölgesel denklemde, çözüm için yeni bir girişimin mümkün olup olmadığını sorgulamaktır.
Sert, bu bağlamda, yakın tarihin geniş açıdan bir fotoğrafını çekiyor. Hâlihazırda Kürt meselesinde etkili olan ve/veya ileride etkili olması muhtemel aktörlerin güçlü ve zayıf taraflarına odaklanıyor. Ve onların rotalarına büyük ölçüde yön veren fikirlerini ve ruh hallerini, olması gereken bir mesafede durarak, tahlil ediyor.
Siyasi esneklik ve vizyon kaybı
Raporun ilk bölümü, sürecin neden başarıyla neticelenmediği sorusunun peşine düşüyor. Cevap olarak; net bir yol haritasının yokluğu, yanlış mimari, konjonktürel siyasal hedeflerin sürece dair hassasiyetlerin önüne geçmesi, FETÖ’nün bozucu etkisi, süreci koruyucu mekanizmaların inşa edilmemesi, bombalı saldırıların sürecin toplumsal meşruiyet zeminini aşındırması, vb nedenler sıralanıyor.
Bununla birlikte Sert, sürecin raydan çıkmasında Suriye eksenli jeopolitik değişimlerin belirleyiciliğini özel olarak vurguluyor. Sert’e göre, Suriye’nin sürece tesiri iki taraflı oldu: Bir taraftan Suriye’de sınırlı da olsa bir alanda hâkimiyet kurmakla yükselen özgüven PKK’de siyasi esneklik ve vizyon kaybı yarattı. Diğer taraftan da AK Parti, hem PKK’nin kazanımlarını bir tehdit olarak gördü hem de iktidarı kaybetme riski ile karşılaştığında önceliğini iktidarda kalmaya verdi. Böylece 2013’te başlayan ve 2,5 yıl süren sürecin devam ettirilmesinin imkânı kalmadı.
Süreç sona erdikten sonra, içerde ve dışarda artan güvenlik endişesi Türkiye’yi milliyetçi iklime soktu. Geniş kapsamlı askeri operasyonlarla PKK’nin şehirlerdeki ve kırsaldaki etkinliği kırıldı. Göreceli bir güvenlik ortamı yaratıldı. Siyasi alandan tasfiye edilmesi için HDP fiili ve hukuki yoğun bir taarruza tâbi tutuldu. Hak ve özgürlükler sınırlandırıldı. Medya, iktidarın oluşturduğu milliyetçi dile teslim oldu. Devletin bütün aparatları bu söylemin hizmetine koşuldu, vs.
“Terör yoksa sorun da yok”
Böylece Türkiye’nin batısında “Terör yoksa sorun da yok” düşüncesi yaygınlaştı. Kürt meselesi, askeri operasyonların haricinde gündemden düştü. Yaratılan durumun geçici değil daimi bir durum olduğuna dair algı kökleşti. Lakin gerçek ile algı birbirinden farklı; sorun tüm gerçekliği ile devam ediyor.
“Siyaseten bunun ifade edilemiyor olması ve semptomatik tedavilerle ilerlenmesi içerideki sorunun varlığını ortadan kaldırmıyor… Demokratikleşme ve siyasi bir çözüm oluşmadığı sürece mevcut göreceli güvenlik ortamı kalıcı değil.”
Aslında, çözümün siyasette olduğu konusunda bir mutabakat olduğu söylenebilir. Hem Kürtler hem de devletin bürokratik ve siyasi kadrolarında bulunan birçok isim, nihai bir çözüme ancak siyasi süreçlerle varılacağını biliyor. Sert, gelinen noktada ise siyasi bir sürece dair üç noktaya temas ediyor:
Geçmişin ağır yükü ve Neo-Kemalizm
Birincisi, geçmişin ağır yüküdür. Çözüm sürecindeki güvenlik açığı, hatırı sayılır bir kesimde bir travma yarattı. Dolayısıyla yeni bir süreç için öncelikle geçmişin hatalarının tekrarlanmayacağı noktasında, endişeli olan toplumsal grupları ikna etmek gerekiyor. Zira bu gruplar, yeni bir maceraya atılıp yeniden ağır bedeller ödemektense, var olanı sürdürmeyi tercih edebilirler.
İkincisi, bugünün şartlarıdır. FETÖ’nün tasfiyesi ve oluşan göreceli güvenlik ortamı, yeni bir süreç için iktidarı cesaretlendirebilir. Fakat göreceli güvenlik, fırsat olabileceği gibi, engele de dönüşebilir. İktidar, bunu politikalarının kabulüne yorup çizgisinde ısrar da edebilir.
Son beş yılda gri alanın zayıflamış olması da bir diğer problemi oluşturuyor:
“Muhtemel bir çözüm girişimine dönük en ciddi problemlerden biri ise konuya toplumsal meşruiyet sağlayacak sivil toplumun ve direnç noktalarını zayıflatabilecek etkileşim alanlarının yani gri bölgelerin zayıflamış olması.”
Keza, darbe teşebbüsünün ardından AK Parti’nin milliyetçi ve ulusalcılarla ortaklık kurması, neo-Kemalist bir akımın Türkiye’de çok güçlü bir şekilde benimsenmesine neden oldu. Neo-Kemalizm ise, Kürt meselesinin siyasi ve demokratik araçlarla çözülmesine karşı bir duruşu simgeliyor.
“AK Parti’nin ilk dönemlerinde, ülkedeki Atatürkçü kesimin hassasiyetlerini de dikkate alan ve iktidar meşruiyeti için de gerekli görülen Cumhuriyet’in ilk dönemine dair belli ritüellerin yerine getirilmesine dayanan karşılıklı kabullenme esaslı bir denge vardı. Bu dengenin yerini tektipçi neo-Kemalist politika pratikleri aldı ve ek olarak en azından sembolik düzeyde, iktidara alternatif olması gereken farklı kesimleri de içine alan bir yaygınlığa kavuştu. Muhtemel bir çözüm sürecinin önündeki en önemli engellerden biri sorunun en temel kaynaklarından birine yeninden sahip çıkan bu akım görünmektedir. “
Siyasi pragmatizm
Üçüncüsü ise, siyasi aktörlerin özellikleri ve aldıkları pozisyonlardır. Sert, bunun olası bir süreci hem kolaylaştırabileceğine hem de zorlaştırabileceğine dikkat çekiyor. Misal, Erdoğan’ın dillere destan siyasi pragmatizmi sürece kapı aralayabileceği gibi beklenen yönde adım atmamasının bir sebebi de olabilir.
“Bir yanda iktidarını tahkim eden milliyetçi söylem ve Kürt karşıtlığı, diğer yanda sonu belli olmayan, sandıkta alınan riske değme ihtimali düşük bir normalleşme stratejisi.”
HDP, Kürtlerin siyasal temsili konusunda birincil adres olması sebebiyle, yaşanacak bir süreçte olumlu işlevler yüklenebilir. Fakat aynı HDP’nin toplumun genelinde en çok karşı olunan parti kimliğini taşıması onunla yürümeyi zorlaştırabilir.
CHP’nin yapıcı ve diyaloga açık bir tavır takınması değerlidir. Ancak “karar günü geldiğinde anadilden vatandaşlık tanımına ve etnisite tarifine, Anayasa’nın ilk üç maddesine kadar kritik kavşaklarda ana muhalefet partisinin alacağı tavrı bugünden kestirmek zor.”
Gelecek Partisi ve DEVA’nın başta anadil olmak üzere demokratik talepleri sahiplenmesi, bu taleplerin muhafazakâr tabandaki meşruiyetinin artmasına katkıda bulunduğu için çok kıymetlidir. Fakat HDP seçmeni dışındaki seçmen kitlesinin güvenlik taleplerine ne kadar yanıt oluşturabilecekleri ve seçmeni ne derece ikna edebilecekleri belirsiz.
Türkiye siyasetini rehin almak
Sert, halkın ikna olacağı bir yol haritasının hazırlanmasını ve PKK’nin siyasallaşma korkusundan kurtulmasını yeni bir sürecin şartları olarak sayıyor. Ancak Türkiye’de bütün şartlar sağlansa bile yeni bir sürecin olup olmayacağında başlıca rolü jeopolitik gelişmelerin oynayacağını belirtiyor. Bu bahiste altını çizdiği dört faktör var:
İlki, Suriye’de olup bitenlerin de tetiklemesiyle Kürt meselesinin hiç olmadığı kadar uluslararası hale gelmesidir. Irak ile başlayan bu süreç Suriye’de zirveye çıktı. Irak’ta süreç Türkiye lehine gelişirken Suriye’de aynı şekilde işlemedi. Aksine, PKK bağlantısı nedeniyle PYD’nin kazandığı güç, Türkiye’nin Suriye politikasını bir ölçüde rehin aldı.
İkinci olarak, Türkiye’nin, Suriye sahasında kazanabileceklerinin önemli bir kısmını elde etmesidir. Bundan ötesine geçmesi zor görünüyor. Diğer yandan PKK ise Türkiye’de gücünün büyük bir kısmını kaybetti. Yakın vadede bu dengeyi değiştirecek bir olasılık da gözükmüyor. Taraflar, bu durum nedeniyle konumlarını yeniden gözde geçirmek mecburiyetinde kalabilirler.
Üçüncüsü, Kandil’e karşı Rojava’nın yıldızının parlama ihtimalidir. Çünkü PKK, Türkiye’de sıkıştı. Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile de gerilimli bir ilişki içinde. Buna mukabil ABD desteğini arkasına alan PYD’nin öne çıkma şansı yüksek.
“Mazlum Kobani’nin süreç içinde kazandığı özerk güç ile YPG ile PKK’yı farklılaştırma çabası ABD tarafından da destekleniyor. İlaveten YPG’nin PKK’dan farklı bir demografik kitleye yaslanması, SDG liderleri ile PKK yönetimi arasında mutlak bir uyum yaşanmaması gibi unsurlar da unutulmamalı.”
Ve dördüncüsü de, yeni ABD yönetiminin alacağı tavırdır. Türkiye ile ABD arasındaki tek ihtilaf, Suriye değil; başka konular da var. Bu ihtilaflarda bir orta yol bulunup bulunulmaması Suriye politikasını da belirler. Dolayısıyla ABD’nin durduğu yer, bölgedeki Kürt aktörlerin ve Türkiye’nin tercihini de etkileyecektir.
Yeni siyasi zemin
Sert, bütün bu zorluklara ve yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen, bölgede değişen dozlarda da olsa bir süreç umudunun devam ettiğini söylüyor. Türkiye’nin batısında sözü dahi edilmese de bölgede insanlar bir siyasi çözüm bekliyor. İkili bir hal var burada: Bir yandan, iktidarın bu derece güç bir mesele hakkında üzerinde incelikli şekilde düşünülmüş ve uzun vadeli bir stratejisi yok ve bu temel bir soruna tekabül ediyor. Diğer yandan ise, Kürt meselesini er ya da geç çözmek, Türkiye için bir zorunluluk oluşturuyor. Belki maliyetini düşünerek bir süre paranteze alabilir ama çözüm ilanihaye tehir edilemez. Çözüm geciktikçe halkın ödediği bedel büyüyor, mevcut halin altından kalkmak güçleşiyor.
Binaenaleyh siyasi bir süreç için çaba ve arayışları sürdürmek gerekiyor. Türkiye’nin, Sert’in de belirttiği üzere, “duygusal yıpranmışlık ve ideolojik keskinleşmeyi aşabilecek yeni bir siyasi zemine”, yeni bir sürece ihtiyacı var. Bugün olmasa bile yarın bu mecburiyet kendini kabul ettirecektir.
* Rapor için bakınız: https://www.democraticprogress.org/news/assessment-report-by-osman-sert-turkey-and-the-kurdish-issue-geopolitics-and-the-possibility-of-a-new-initiative/
Kürdistan 24, 31.03.2021
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025