Verda ÖZER
ABD’nin Suriye’den çekilmesiyle sahada oluşan güç boşluğunu kimlerin dolduracağını bir önceki yazımda anlatmıştım. Şimdi asıl soru şu: Başkan Trump’ın kafasında ne var?
Yeniden Arap milliyetçiliği
Bu günlerde bazı gelişmeler bunun ipuçlarını veriyor. Evvelsi gün İngiliz Guardian gazetesi Suriye’nin 2011’de savaş başladığında atıldığı Arap Birliği’ne yeniden kabul edileceğini yazdı. Geçen hafta ise Esad’ın Ulusal Güvenlik Şefi Ali Memlük Kahire’ye gitti. Hemen ardından, gazeteler Suriye’nin Mısır’la ve birçok Arap ülkesiyle güvenlik ilişkilerini yeniden tesis ettiğini yazdı. Evvelsi gün de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) 2011’de kapattığı Şam Büyükelçiliği’ni yeniden açtı. Bu, sırada Suudi Arabistan var demektir.
***
Tüm bunların ardındaki hedef ise, İran’ı yalnızlaştırmak. Şöyle ki: Malum, bölgede uzun zamandır Şii-Sünni mezhep savaşı hakim. Yani İran’ın kurduğu “Şii hilali”ne karşı Sünni Araplar. İşte şimdilerde bunun yerine Arap-Fars etnik kutuplaşması kurulmaya çalışılıyor. Yani Arap milliyetçiliği yeniden öne çıkarılıyor. Buradaki amaç, Nusayri olan (Şii mezhebinin bir kolu) Esad rejimi ve çoğunluğu Şii olan Irak’ı da “Araplar grubu”na dahil etmek.
“Arap grubu”nda zaten Körfez ülkeleri ve Mısır var. İşte şimdi buna Irak ve Suriye de eklemleniyor. İsrail de zaten bir süredir Körfez’le hizalanmıştı. Dolayısıyla, İran’a karşı ABD-İsrail-Mısır-Körfez-Irak-Suriye hattı oluşturuluyor.
Bu politikanın ilk işaretlerini Ekim 2017’de o zamanın ABD Dışişleri Bakanı Tillerson, “Iraklılar Arap’tır, Pers değil. Suudların da çok eskiye dayanan kabile kardeşliğiyle, Iraklılarla yeniden kardeşlik kurmak istediklerini düşünüyorum” diyerek vermişti.
Şam’la diyalog
Zaten Körfez ülkelerinin Suriye’de daha etkin olacağı da yavaş yavaş belirginleşmeye başladı. Trump’ın çekilme kararının hemen ardından “Suudi Arabistan Suriye’ye yardım için gereken parayı harcamayı kabul etti” diye tweet atması da buna delalet.
Tüm bunlara bir de ABD’den arta kalan boşluğa yani YPG’nin olduğu Fırat’ın doğusuna- Esad’ın yerleşmeye başladığı gerçeğini ekleyin. Bu da Türkiye-Suriye sınır hattının önemli bir bölümünde rejim güçleri bulunacak demektir. Rusya da açıkça buna destek veriyor.
***
İşte tüm bunları yani hem Suriye’de sahadaki yeni gerçekliği hem de çok daha büyük resimde bölgedeki yeni yapılanmayı göz önüne aldığımızda... Ankara’nın bu yeni denkleme göre yeni politikalar geliştirmesi gerekiyor. Bunun başında da Suriye rejimiyle doğrudan diyalog kurması geliyor. Bu hem Esad-YPG ilişkisinin önünü alması açısından anlamlı olur, hem de rejimle yeniden komşu olacağı için, koordinasyon-iş birliği çerçevesinde gerekir.
Güven unsuru
Ancak daha kritik olan nokta şu: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun geçen hafta dile getirdiği gibi, şu an Ankara Şam’a mesajlarını İran ve Rusya üzerinden iletiyor. Bunun ise 3 riski var. 1.si; bir yandan rekabet içinde olduğumuz Tahran ve Moskova, acaba bu mesajları nasıl taşıyorlar?
2.si; Suriye ile ilgili mesajlarımızı, yani güvenlik hassasiyetlerimizi bu ülkelere açık etmek ne kadar sürdürülebilir? Öğrendikleri politikalarımızı engellemeye çalışmayacakları ne malum? Ki zamanla Şam’la gizli ve doğrudan görüşülmesi gereken konular ister istemez artacaktır. 3.sü de böyle bir aracılık misyonu bu iki ülkeye gereğinden fazla siyasi ağırlık atfediyor.
***
Ezcümle, önümüzde yepyeni bir dönem var. Ankara ABD-Rusya dengesinde başarıyla sergilediği kıvraklığı ve esnekliği, yeni bölgesel denklemde de göstermeli. Ne demiş Hazreti Mevlana: “Dünle beraber gitti, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
28.11.2019
22.10.2019
20.06.2019
8.06.2019
5.06.2019
1.06.2019
29.05.2019
26.05.2019