Verda ÖZER
“Avrupa Birliği hayati bir tehlikeyle karşı karşıya.”
Bunu söyleyen, Fransa Cumhurbaşkanı Macron. Sebebi ise, 3 gündür devam eden ve pazartesi günü sonuçlanacak olan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin seçim olmaktan çıkması, AB’nin kaderinin oylandığı bir referendum haline gelmesi. Zira Birlik karşıtı aşırı sağ, Avrupa’yı pençesine almış durumda. Bu yüzden pazartesi günü ortaya çıkacak: AB gelecekte parçalanacak mı, yoksa hayatta mı kalacak?
AB referandumu
Beş yılda bir yapılan ve bu yıl 427 milyon Avrupalının oy vereceği AP seçimleri, Birlik için gerçekten yaşamsal önemde. Bir yandan İngiltere’nin Brexit süreci, diğer yandan Başkan Trump’ın Avrupa ile arasında gitgide büyüyen anlaşmazlıklar, Rusya’nın giderek daha çok Avrupa’ya nüfuz etmesi, ekonomik darboğaz, göçmen krizi... Hepsi Birlik’i sınayan yaşamsal tehditler.
Zaten tam da bu zorluklar ve belirsizlikler, kıtada aşırı sağı körükleyen. Merkez partiler bu sorunlara çözüm bulamayınca, yerleşik düzenden ümidini kesen seçmen daha da uçlara savruldu. Yerküredeki belirsizlikler, yeni güç dengelerinin henüz yerine oturmamış olması da, insanların ulusal kimliklerine daha çok sarılmalarına ve küreselleşmeye karşı mesafe almalarına sebep oldu. İngiltere’nin Brexit kararı zaten bunun tezahürü.
***
Aşırı sağın bu seçimlere giren en örgütlü cephe olması da başarılı olmasında bir başka etken. Göçmen ve İslam karşıtı, içe kapanmacı, AB ve küresellşeme karşıtı partilerin liderleri zaten bir süredir sık sık bir araya geliyordu. Seçime de organize girdiler. Bir hafta önce de İtalya’da toplanıp “yeni ve milliyetçi bir Avrupa” vaat ettiler. Bu süreçte Trump’ın eski baş stratejisti Steve Bannon’la ittifak kurmaları ise şunu gösteriyor: Aşırı sağ gitgide yerleşik düzene karşı “küresel bir başkaldırı” haline geliyor.
Aşırı sağa darbe
Ne var ki hesabın üzerinde her zaman bir hesap var! Seçime bir hafta kala aniden Avusturya’da patlak veren siyasi kriz, bu ırkçı dalgaya büyük sekte vurdu. Malum, Avusturya’da hükümetin aşırı sağcı ortağı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Strache’nin Rus bir kadınla görüşmesi basına “sızdı”. Buna göre 2017’deki genel seçimler öncesinde partisine Rusya’dan yardım yapılmasını istiyordu. Şimdi sadece Avusturya hükümeti sallantıda değil, tüm Avrupa “Rusya alarmında”.
İşte bu da, “Rusya ile dirsek temasında” olan aşırı sağa bir anda darbe vurdu. Normalde yüzde 30’lara varması beklenen oyların, şimdi yüzde 20’ye kadar düşmesi bekleniyor. Bu da bu “sızıntı”nın kasıtlı olarak bazı odaklar tarafından yapıldığı savını güçlendiriyor.
***
Bu kriz aşırı uçlarla mücadele eden merkez parti liderlerine de oksijen maskesi oldu elbette. Bu kampın başını çeken Almanya ve Fransa liderleri Merkel ve Macron seçim kampanyasında “Avrupa’yı milliyetçilik üzerinden parçalamaya çalışanlara karşı, ilericiler koalisyonu kuralım” deyip durdular. Bundan kasıt: Merkez sağı ve solu, küreselleşme etrafında birleştirmek. Şimdi elleri bir nebze de olsa güçlendi.
Ya Türkiye?
Peki, bu tablo Türkiye’yi nasıl etkiler?
Her halükârda AP bundan sonra daha sert bir söyleme teslim olacak. Ne var ki Türkiye’den yana bir durum var: Aşırı sağ artık o kadar aşırılaştı ki Merkel ve Macron o uca ne kadar oynarlarsa oynasınlar, ırkçı seçmeni “kesmeyeceklerini” biliyorlar. Dahası, ülkelerindeki tehlikeli ırkçı gidişatın da farkındalar. Dolayısıyla, bundan sonraki asıl sınavları, kendilerini aşırı sağcı söylemden ayrıştırmak olacak.
Bu yüzden bundan sonra daha merkeze dönmeleri beklenmeli. Bu da toplumun tüm kesimlerini merkezde toplayacak bir söylem benimsemeleri ve Türkiye’ye karşı tavırlarını yumuşatmaları demek. Kaldı ki mülteci anlaşmasını sonlandırmamak ve ırkçılık yaftası yememek adına da, Türkiye onlar için kritik ülke.
Bundan sonra Ankara’nın stratejisi de, Türkiye ile aynı mücadeleyi verecek olan ve bu yolda bize ihtiyaç duyan Merkel-Macron ikilisini ve Avrupa’daki benzerlerini ortağı yapmak olmalı.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
28.11.2019
22.10.2019
20.06.2019
8.06.2019
5.06.2019
1.06.2019
29.05.2019
26.05.2019