Yalçın AKDOĞAN
Millet olmak, büyük acıları hep birlikte göğüslemek demektir. Hamdolsun yaşadığımız son hadiselerde milletimiz kendisine yakışanı yaparak erdemli bir tavır ortaya koymuştur.
İdlib’teki saldırı ve göç dalgası, Elazığ’daki deprem, Van’daki çığ, İstanbul’daki uçak kazası gibi olaylarla sarsıldık, kayıplar verdik, büyük acı ve sıkıntılara maruz kaldık.
Bunlara karşı milletimizin sergilediği vakur duruş, acıyı ve sıkıntıyı sahiplenen hamiyetli tavır, yaraları sarmaya yönelik fedakâr çaba takdire şayandır.
Musibetler bir terör devletinin saldırısıyla, bir doğal afetle veya bir kazayla meydana gelmiş olabilir. Bu tür durumlar devlet ve milletçe bir bütün olarak kriz yönetimi yapmayı gerektirir. Nitekim depremde de gördük ki, sivil toplumdan devlet kurumlarına kadar herkes seferber oldu, her bir vatandaşımız yardım elini uzatma gayreti içine girdi.
Bu umumi tavra karşı münferit bazı tavır ve yaklaşımlar ise musibetin kendisi kadar milletimizi üzdü.
Acı ve üzüntü veren bir olay meydana geldiğinde bazı sorumsuz kişiler hemen suçlu aramaya, birilerini kötülemeye, aşağılamaya, felaket tellallığı yapmaya başlayabiliyor.
Sosyal medyada, televizyonlarda, gazete köşelerinde bu sorumsuz tavrın örneklerini görebiliyoruz.
Elbette yaşanan her olayın samimi muhasebesini, bilgiye dayalı şekilde değerlendirmesini, yeri ve zamanı geldiğinde kritiğini yapmak gereklidir. Ancak daha olayın ilk sıcaklığında, insanlar can derdindeyken, herkesin yüreği ağzına gelmişken suçlu aramak veya birilerini suçlamak hem sorumsuzluktur, hem de ayıptır.
Hukuk devletinde her olayın idari, adli, teknik incelemesi yapılır; hata, kasıt, kusur varsa ortaya konur. Peşin hükümlerde bulunmak, yargısız infazlar yapmak, çirkin yakıştırmalara ve iftiralara başvurmak doğru bir tavır değildir.
İdlip saldırısında şehitler veriyoruz, birileri Esed rejimiyle empati yaparcasına saldırgan tarafı savunan kendi devletini eleştiren yaklaşımlar sergiliyor.
Elazığ depreminde herkes seferber olup insanları kurtarmaya, yaraları sarmaya çalışıyor, birileri çıkıyor çok haksız siyasi polemikler çıkarıyor.
Van’da çığ felaketi meydana geliyor, birileri çok yakışıksız ithamlarda, suçlamalarda bulunuyor.
Siyasetçiliğin, gazeteciliğin, akademisyenliğin öncelikli meselesi sorunun çözümüne katkıda bulunmak olmalı.
Çığ felaketi sırasında televizyon kanallarına bağlanan ve uzman olduğu söylenen bazı kişiler kurtarma operasyonunu yerden yere vuran yorumlar yaptılar. Yardım ekipleri tipi altında ve büyük risklere rağmen hayat kurtarmaya çalışırken İstanbul’daki sıcak odalarından ahkâm kesen bu uzmanların o dakika bu tür değerlendirmeler yapmaları çok yanlış olmuştur.
Bazı yorumcular çığ altında her geçen dakikanın önemli olduğunu ve çok sayıda kişiyle kurtarma yapmak gerektiğini söylerken, bazı yorumcular çok sayıda kişiyle müdahale edilmesini eleştirdiler.
Olayın ne olduğunu, nasıl yaşandığını bilmeden çığ altında yaşam mücadelesi veren jandarmayı, kurtarma personelini eleştirdiler. Oysa kendisi de olaydan yaralı kurtulan AFAD il müdürü olay yerindekileri uzaklaştırmaya çalışan görevlilerin çığ altında kaldığını söylüyordu.
Öncelikli olarak haber vermek yerine suçlu aramak ve eleştiri getirmek, öncelikli olarak yardıma koşmak yerine yardıma koşanları suçlamak hiç doğru olmamıştır.
Neredeyse bütün gazeteler ‘çığ felaketi’ başlığını attığı yerde bazılarının ‘kurtarma felaketi’ vurgusu yapması da sözde uzmanların sorumsuz yorumlarının bir benzeridir.
Kriz yönetimi medyasıyla, sivil toplumuyla, uzmanlarıyla bir bütün olarak yönetilir. Krizi yönetmek sadece olay mahallinde yapılanlarla sınırlı değildir. Kriz anında yapılan habercilik de, yapılan yorumlar da, sergilenen siyasi tavırlar da daha sorumlu olmalıdır.
Yazarlar
-
Taha AkyolYastık altında 705 milyar dolar 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci milletin hakemliğinde yürür mü? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİIŞİD tehdidi SDG'yi kıymete bindirir mi? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciGelir bozukluğunda görülmeyen iki ayrıntı 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDindar nesil hikayemiz ya da sosyolojinin yeni haritaları 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı’nı Savunmak, Barışı Savunmaktır... 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019