Yaşar YAKIŞ
Libya krizine çözüm aramak için geçen hafta 19 Ocak’ta düzenlenen Berlin Konferansı, krize müdahil olan birçok ülkeyi bir şekilde bir araya getirdi. Katılımcı ülkeler BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ile Almanya, Türkiye, İtalya, Mısır, Cezayir ve Kongo’ydu.
Gerginlik biraz yatışsa da, kimse toplantıdan bir mucize beklemiyordu. Yine de toplantı vesilesiyle, görece bir sükûnet dönemi başlayabilir.
Alman Şansölyesi Angela Merkel ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in toplantının ardından sundukları ortak tebliğ, Libya kriziyle ilgili her şeyi içeren geniş kapsamlı bir metin olarak hazırlandı.
Yine de; Libya krizi gibi karmaşık bir konu bir veya iki toplantıyla çözüme kavuşturulamaz. Kriz, büyük aktörlerin daha yoğun çaba harcamalarını gerektirecektir.
Konferans iyimser isteklerle sonuçlandı. Ortak belgede; BM Güvenlik Konseyi’nin Libya’ya herhangi bir silahın sokulmasını yasaklayan kararına uyulması gerektiğine vurgu yapılmasına rağmen, ortak imzalı bildiride bağlayıcı bir müeyyide yer almadı. Merkel, topu diğer aktörlere, özellikle Afrika ülkelerine atmayı tercih etti.
Libya'nın önde gelen yabancı aktörleri arasında belirli konularda oybirliğiyle karar almak oldukça zor. AB ülkeleri Libya konusunda diğer meselelerden daha fazla bölünmüş durumdalar. Fransa ve İtalya, ülkenin zengin petrol rezervlerine gözlerini dikmiş durumda. Akdeniz’e kıyısı olan diğer AB üyeleri, kıyılarına doğru yeni bir büyük mülteci hareketinden endişe duyuyorlar. Almanya, mültecilerin nihai varış noktası olduğu için kaygılanıyor. Bu yüzden Merkel, Afrika ülkelerinin daha büyük sorumluluk üstlenmesi için sabırsız davranıyor.
Rusya, Wagner paralı askerleri aracılığıyla Libya'da da rol üstlenen bir ülke. Elbette bunu hayırseverlik adına yapmıyor. Rusya'nın bu hamlesi NATO'nun güney sınırlarını yerle bir etme planının bir parçası. Suriye'de de aynı şeyi yaptı ve orada daha da yerleşik olmaya devam ediyor. NATO ülkelerinin bu sonuçtan endişe etmek için her türlü nedeni var. Ancak hem Suriye'de hem de Libya'da daha fazla insan kaybından kaçınılması gerekiyorsa, Rusya'nın yaklaşımı daha olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Berlin konferansı bağlamında Türkiye ile ilgili iki konu vardı. Birincisi, petrol ve gazdı. Petrol ve gaz, bu iki enerji kaynağı piyasasına hâkim olan ülkelerin iştahını her zaman kabartmıştır. Ancak şimdiye kadar bu rekabet konusunda hep mesafeli olan Türkiye de masadaydı. Türkiye’nin Libya krizine müdahilliği, öncelikle ülkede faaliyet gösteren güçlü Türk iş dünyasının çıkarlarını korumak amacıyla Arap Baharı'nın erken safhalarında başladı. Libya, Türk müteahhitlerin uluslararası pazara açıldığı ilk ülkeydi. Ancak Türkiye'nin Libya krizine son müdahalesi, Türk iş dünyasının çıkarlarının korunmasının ötesine geçiyor. Şimdi daha yüksek beklentilere sahip ve bu beklenti ancak Rusya ile yakın işbirliği yapılırsa dengeleyici bir rol oynayabilir.
Türkiye ile ilgili ikinci sorun ise Türkiye-Yunanistan karşıtlığı. 2019 sonunda Türkiye ile Libya arasında iki anlaşma imzalandı. Bunlardan biri, Yunanistan'ın Girit adasının güneyinde bir yerde bulunan deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasıyla ilgiliydi. Diğeri ise Türkiye ile Libya arasındaki askeri işbirliğiyle ilgiliydi.
Yunanistan'ın ilk anlaşmada meşru bir çıkarı vardı, çünkü diğer bazı Doğu Akdeniz ülkeleriyle anlaştığı deniz yetki alanını azaltıyordu, ancak ikincisi Yunanistan'ın hiçbir ulusal çıkarını ihlal etmiyordu. Buna rağmen Yunanistan, Türk-Libya askeri işbirliği anlaşmasının en güçlü muhaliflerinden biri oldu.
Sonuç olarak Yunanistan, Berlin konferansının önemli katılımcılarından biri olmayı bekliyordu. Ancak bu olmadı. Yunanistan'ın endişelerini yatıştırmak için özen gösteren Angela Merkel, AB'nin Doğu Akdeniz konusunda aldığı kararların bozulmayacağını ve Berlin'deki tartışmaların Libya'daki güvenlik durumuyla sınırlı kalacağını söyledi. Ancak Yunanistan, AB'nin karar verme sürecinin her aşamasında, yokluğunda alınacak bütün kararları veto edeceği tehdidini sürdürdü.
Türk-Yunan ilişkilerine etkisinden bağımsız olarak Berlin Konferansı, Libya'da barışa giden uzun yolda bir kilometre taşı olacak, ancak kat edilecek mesafe uzun olabilir.
© Ahval Türkçe
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2020
3.04.2020
29.03.2020
6.03.2020
28.02.2020
23.02.2020
16.02.2020
9.02.2020
26.01.2020
13.01.2020