Yasin AKTAY
HDP'nin çağrısıyla ortaya dökülen kitlelerin estirdiği terör, bu terörü yüklenenlerin hiç bir haklılık iddiasına yer bırakmıyor. Kobani'de bir trajedi olduğundan hareketle, Kobani halkıyla dayanışma adına ortaya konulan terör, Kobani halkına desteği, sempatiyi veya empatiyi değil, sadece antipatiyi körüklüyor.
Eğer strateji gerçekten Kobani halkına desteği artırmak ise HDP bu konuda fena halde başarısız olmuş bulunuyor. Kitlelerini sokağa dökerek estirdikleri terörle Kobani halkının başına her saniye bir bombayı bir de kendileri yağdırmış oluyorlar.
Şimdiye kadar Türkiye gerek Suriye gerek Irak'ta gerekse de Filistin'de yaşanan trajedilerin kurbanlarıyla, hem halk olarak hem de devlet olarak mükemmel bir dayanışma örneği sergiledi. Bu dayanışma dünyanın her yanında tam bir takdir ve gıpta ile karşılandı hayranlıkla izlendi.
Türkiye aynı dayanışmayı yine halkı ve devletiyle birlikte, Kobani halkına karşı da sergiledi, daha fazlasını da karşılamaya hazırdır. Neticede yerini yurdunu terk etmek zorunda kalan insanlara kapılarını açarak onlara her türlü insani yardımı yapmayı esirgeyecek değildir. Sadece bir kaç gün içinde 185 bin insanı sınırlarından içeriye kabul etti ve onlara bu şartlarda olabilecek en iyi yardımı sağladı, sağlamaya da devam ediyor.
Ancak şimdiye kadar ülkemize sığınmış bir buçuk milyona yakın insanın hiç birine karşı en ufak bir dayanışma ve merhamet hissi uyanmamış olan HDP çevrelerinin Kobani ile birlikte hümanizm duygularının taşmasına tanık olduk.
Olabilir. İnsanlar mazlum seçiyor olabilir ve kendi mazlumlarına sahip çıkmayı daha fazla önemseyebilirler. Kendi tercihleri; insanların hepsi aynı ölçüde ilkeli ve aynı ölçüde evrensel değerlere tabi olmak zorunda değil. Kendi ırklarını, kabilelerini öne çıkarabilirler. Ancak burada onun da ötesinde bir durum var:
HDP'lilerin Kobani'yi sahiplenme biçiminde sapıkça bir taraf var. Kobani'ye sahiplenmesi sahiplenmemesinden daha fazla zarar veren bir durum. Kobani'ye dikkat çekmek için şehirleri terörize ediyor, işyerlerini, kütüphaneleri, okulları, yetimhaneleri yakıp yıkıyor, hayatı felç ediyor, herkese zulmediyor. Bu zulme maruz kalan hangi Allah kulu Kobani'dekilerin bir zulme maruz kaldığına inanıyordur?
Biraz gürültüye ve cazgırlığa ara verip konuştuklarında, dertlerini anlattıklarında ise insanın inanası gelmiyor yapılanlara. Ya dert akıllı insanın derdi değil veya bu derdin ifadesi ancak bu kadar kötü olabilir.
IŞİD'in saldırısı altındaki Kobani'ye Türkiye'nin müdahale etmesini, kendilerinin yenemediği IŞİD'i Türkiye'nin halletmesini, ardından da orayı anahtar teslimi bir PKK/PYD özerk veya bağımsız bölgesi olarak kendilerine teslim etmesini istiyorlar. Türkiye bunu yapmıyor diye öfke duyuyor ve Türkiye'yi IŞİD'in işbirlikçisi sayıp öfkelerini masum insanlardan çıkarmaya kalkışıyorlar.
Bir defa Türkiye şimdiye kadar sınırının dışındaki hangi vakaya bu olayda beklenen tarzda bir müdahaleyi yapmış? Böyle bir müdahale her şeyden önce yurtdışına asker gönderme tezkeresi gerektirir ki daha bir hafta önce TBMM'nden bu yönde geçen tezkereye siz daha yeni 'hayır' demişsiniz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Türkiye'nin Kobani'ye yardım etmek için gitmek isteyen gönüllülere kolaylık göstermesini istiyorlar. Sanki şimdiye kadar Türkiye'ye karşı savaşan PKK militanları Türkiye'nin gümrük kapılarından, pasaport ve vizeyle gidip gelmişler gibi. Kobani'ye gidecek bir sürü yolu, Türkiye'den bile daha iyi biliyorsunuz. Savaşmaya çok gönüllüyseniz kim tutmuş sizi?
Ona bile yürekleri yetmeyenlerin, onun yerine pusu kurarak en zayıf anında insanları katledip halkı, huzuru, çözüm sürecini, hatta kendi canını bile devlete karşı rehin almaya tenezzül etmelerinden başka bir görüntü kalmıyor elde. Bu kafanın, Kobani'de yürütülecek bir savaşı bile kendi adlarına Türkiye'nin yürütmesini istemeleri kayıtlara geçmiştir.
Bütün bunlar bir yana, yabancı basının Kobani meselesini bir anda bütün yürekleri sızlatan büyük bir trajedi olarak sunması, Türkiye'yi ise bu trajediye seyirci kalıyor diye eleştirmesi daha bir dikkat çekici. Şimdiye kadar 300 bine yakın insanın her türlü trajik halle katledildiği, milyonlarca insanın farklı ülkelere sığınmak zorunda kaldığı Suriye'de kılları kıpırdamayanların insani duyarlılıklarının bir anda nüksetmiş olması, doğrusu, göz yaşartıcı bir durum.
Suriye'nin hiç bir yerinde harekete geçmeyen bu insani duyarlılığın Kobani için bu kadar yoğun ve hızlı harekete geçmesi, aslında tek başına bizi uyarması gereken bir durum.
Çünkü birilerinin istedikleri zaman istedikleri hadiseden istedikleri çapta trajedi üretme konusunda mahir olduklarını artık biliyoruz.
Kobani'ye yönelik bu uluslararası ilgi ve talebin olduğu bağlamda, Türkiye sokaklarında aynı istikamette bir talebi ifade eden terör, IŞİD'in veya Kobani'nin bizim için nasıl bir tuzak olduğu konusunda çok daha dikkatli olma yönünde uyarıyor.
Tuzak gösteriliyor ve Türkiye göstere göstere bu tuzağa çekilmeye çalışılıyor. Yer mi Türkiye?
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019