Yasin AKTAY
Amerika ve Rusya’ya arasındaki yeni dalaş her an bir savaş beklentisini ayyuka çıkarmış olsa da, dalaşın tarzı ve seyrinden, daha öncekilerden farklı bir film izlemiyor olduğumuz anlaşılıyor. Filmin tam bu noktasından yine bir tren geçecek ve tam o noktada dönecek olan aktrisin yüzünü bizim fıkradaki Temel yine göremeyecektir. Elli kere de seyretse film aynı film olduktan sonra göreceği de yok.
Filmin daha önceki gösterimlerinde de aynı şey olmuştu. Kimyasal silah kullanımını kırmızı çizgisi olarak ilan etmiş olan Obama, 2013 yılında yine Doğu Guta’da gerçekleşen bir kimyasal katliama dayanarak silahlarının namlularını göstermişti. Aslında o gün de sorulan, bugün de akla ilk gelen soru, Esed’in, ABD’nin kırmızı çizgisi olduğunu bile bile kimyasal silahı niye kullanmış olduğuydu.
Öyle ya, Esed kendi halkını öldürmek için kimyasal silaha büyük bir ihtiyaç duyuyor değil ki. Varil bombalarıyla, konvansiyonel silahlarla kendi halkının çoluğundan çocuğundan, kadınından sivilinden yüzbinlerce insanı öldürdü şu ana kadar. Evlerini yaktı yıktı, tarumar etti. Normal silahlarla öldürülen çocukların bedenleri paramparça oluyor. Dışarıdan bakıldığında aslında ölüm şekli çok daha vahşi çok daha gaddarca, çok daha yürek paralayıcı. Kimyasal silah kullanımında geniş bir sahada belki daha fazla insan etkileniyordur ama ölüm şekli itibariyle Esed’in katliamlarına maruz kalan yüzbinlerin ölüm şeklinden çok daha vahşice bir sonuç olmuyor.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konu açıldığında her zaman söylediği gibi “neticesi ölüm olduktan sonra bunun kimyasal silahla veya başka bir silahla olmasının neden bu kadar önemseniyor olduğunu anlamak ve açıklamak mümkün değil”.
Aslında neden önemseniyor olduğunu açıklamak belki tamamen imkansız değil. Açıklaması, harekete geçmekte gönülsüz olmak dolayısıyla kırmızı çizgiyi bir bahane olarak kullanmakla ilgili bir şey.
Tabi bir başka açıklama da savaş sahasından ziyade ABD’nin kendi iç gündemiyle ilgilidir. Obama da kırmızı çizgiyi ilan etmiş bulunduktan sonra bu kadar göz göre göre bir saldırı karşısında bir şeyler yapıyor gibi görünmeyi önemsemiş ve esip gürlemişti. Yoksa o güne kadar ve ondan sonra da Suriye’de insanların ölüyor olmasıyla zerre kadar ilgilendiği yok.
Suriye’deki sürdürülebilir kaos, katliamlar, çoluk çocuk ölümleri, insanların evlerinin yakılıp yıkılması ve milyonlarca insanın mülteci durumuna düşmesi Suriye’de uygulanacak senaryoların basitçe bir parçasıydı. Bunun ürettiği kötü görüntüyle baş edebilmek için ABD’nin olanlara arada bir karşı olduğunu göstermesi gerekiyordu. Oysa ABD de Suriye’de katliamlar yapmaktan hiç de geri durmuyor. Hatta onun katliamları zaman zaman Esed’inkini de Rusya’nınkini de aratmıyor.
Bugün Trump’ı Suriye konusunda harekete geçiren gelişmede farklı olan ne var, mesela? Daha önce normal yollarla veya kimyasal silahlarla ölen bir milyona yakın insanda ilaveten 75 kişi daha ölmüş, binin üstünde kişi ise bu silahlardan etkilenmiş. ABD’nin bu konudaki hassasiyetini bilen Esed ise bu hassasiyetle daha öncekilerle aynı şekilde dalga geçer gibi, kimyasal silah kullanarak Trump’ı veya genel olarak ABD’yi tahrik etmiş olacağını bilmez miydi?
Üstelik 2013 yılındaki son kimyasal silah kullanımında Suriye somut olarak bu konuda da bağlayıcı bir taahhüdün altına girmiş bulunuyordu. Bu durumda Esed’in hareketi, bırakınız yüzlerce çoluk çocuğa karşı alçakça katliam boyutunu, ABD’ye karşı gerçekten ağır tahrike giriyor. Bu harekete ABD’nin sessiz kalması bu bağlamda mümkün olamaz. Sessiz kalsa dünyadaki hakimiyet iddiasından oracıkta soyunmuş olacak. Zaten ABD’nin bölgede son zamanlarda oynadığı rollerin dünyanın süper gücü olma niteliğiyle hiç bağdaşmadığı yönünde genel geçer bir algı yerleşmekte.
Tam bu noktada ABD’nin bütün bu hareketlenmesinin iç siyasetteki durumlarla ilgili olduğunu söyleyenlerin tezleri hiç de yabana atılır gibi değil. Trump’ın seçimlerde Putin’den gelen oy verme veya sayma sürecindeki hile desteğiyle seçilebilmiş olduğuna dair ithamlar, giderek soruşturmaya, arkasından mahkemeye dönüşmek durumunda. Bu iddiaların ve soruşturmaların Trump’ı fazlasıyla rahatsız ettiği malum. Bu durumu kurtaracak tek şey, önceki ABD başkanlarının soğuk savaş yıllarında bile yaptığından daha fazlasını yaparak Rusya’yla sıcak değilse bile çetin bir soğuk savaş başlatmak olabilirdi. Güçlü rivayete göre Trump’ın yaptığı tam da bu durumu kurtarma hamlesi.
Tabi hamlenin asıl sebebi bu olsa da bu, hamlenin kontrolde çıkma ihtimalini, dolayısıyla bir şekilde savaşın patlama ihtimalini tamamen yok etmiyor. Zaten savaş kararlarına her zaman ülkelerin çok aklı başında düşünüp taşınmaları neticesinde varılmıyor. Bazen her şey çok ani gelişebiliyor. Ancak görebildiğimiz kadarıyla, Suriye örneğinde bu restleşme henüz bir savaşa götürebilecek kadar kontrol dışına çıkmış değil.
Türkiye’nin bu restleşmede bir tarafın gazına gelip savaş yanlısı bir tutum takınmasını kimse beklemesin. Türkiye elbette bütün cürümlerin ve katliamların baş sorumlusu Esed’ın gitmesinde ısrarını sürdürüyor.
Son cürümlerinden biri dolayısıyla ABD’nin bu tehditlerine maruz kalmasını elbette inandırıcı bulmuyoruz. O yüzden ABD ile Esed rejimi veya Rusya ve İran restleşmesi arasında Esed’i savunan bir görüntünün oluşması asla yanıltmamalı. Yeter ki, Esed için gerçekten dürüstçe ve mertçe bir veda merasimi düzenlenmiş olsun.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019