Yasin AKTAY
Seçim kampanyaları esnasında sarf edilen sözlerin siyasal söylemlerin toplam gelişimi üzerine nasıl bir etkisi oluyordur acaba?
Bu soruyu samimi olarak soruyorum. Her şeyden önce birilerinin bu kampanya esnasındaki absürt komedi metinlerine taş çıkartacak sözlerini oturup ciddi ciddi tartışmak veya saçmalıklarını bir de ben vurgulamak için değil.
Mesela olumlu bir fonksiyonu siyasetçilerin halka hesap vermeyi, ona iyi görünmeyi, dolayısıyla onu anlayıp onun anlayış hizasına göre kendini ayarlamayı önemsemeleri oluyor mudur?
Halkın iyi karşılayacağını düşündüğü her şeyi söylemeye can atıyor siyasetçi. Bu, özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminde bana göre siyasal söylemleri halkla organik bir ilişkiye katılmaya zorlayan son derece olumlu bir gelişme. Bu da, aslında Cumhurbaşkanını halkın seçmesine dair yapılmış olan düzenlemenin ne kadar hayırlı olduğunu gösteriyor.
Cumhurun başının, halkın hiçbir duygusunu, inancını, geleneğini, dilini hesaba katmasının gerekmediği, dolayısıyla halkına tepeden baktığı zamanlardan bu zamanlara…
Muharrem İnce, mesela, bu süreçte inceden inceye halkın ne istediğini tahmin etmek ve kendini buna ayarlayabilmek için büyük mesafeler kat ediyor. Öğrencilerini namaz kılmaya götürdüğü için öğretmenler hakkında mürteci fişlemesiyle şikayetlerde bulunan İnce’nin bugün kendini İmam-Hatiplerin teminatı olarak sunması, başörtüsü meselesinin artık bitmiş-kapanmış bir konu olduğunu, kimsenin onu yasaklamaya gücünün yetmeyeceğini söyleyecek noktaya gelmesi bu demokratikleşme sürecinin bir sonucu. Ne kadar samimi olduğu ayrı mesele tabii.
Bana göre eskiden söylemiş olduklarını ortaya çıkarmak, Muharrem İnce’nin veya diğer adayların gerçek yüzlerini ortaya koymak adına değil, Cumhurbaşkanlığı sisteminin bu siyasetçileri ne kadar eğitmiş olduğunu göstermek adına yapılmalıdır.
Sağ olsun AK Parti, ömrüne bereket Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu’ndan, Muharrem İnce’ye kadar herkesi nasıl da demokrasi kursundan geçirmiş oldun? İsteyen diktatör demeye devam etsin. Ne malum, o da bu kursun bir parçası…
Yalnız Cumhurbaşkanımızdan bu demokrasi kursunu alanlar, halktan gelen sesleri her zaman tam algılamıyor, iyi anlamıyorlar. Halkı ciddiye almanın, halkla hemhal olmanın gerçekten ileri demokrasi bilinci ve seviyesiyle ilgisi var, ama bu seviyeyi popülizmden ayıran da yine ince bir çizgi var. Demokrasi kursundan samimiyetle geçilmemişse bu ince çizgi ayırt edilmez, halka yakın olayım derken, halktan alacağı üç-beş oy adına hiçbir omurgası olmayan, halka da söyleyeceği hiçbir şey olmayan, ne isterseniz bizde var diyen siyaset işportacısı derekesine düşürür insanı.
Erdoğan dışındaki bütün adaylarda oy kapma telaşıyla bir siyaset işportacısına özgü bir pejmürdelik hemen göze çarpıyor. Kendilerine ait hiçbir duruşları, hiçbir siyasetleri kalmamış. Ülkücü gelenekten gelmiş olan Akşener HDP’lilere göz kırpıyor. Milli Görüş çizgisinden gelen Karamollaoğlu bu millete Türkçe ezanları, 27 Mayıs’ları, 28 Şubat’ları, başörtüsü yasaklarını yaşatmış CHP’lilere de, Yasin Börü’nün katillerine de sıcak, sımsıcak mesajlar veriyor. Zaten İnce’nin koparasıya inceltmediği hiçbir söylemi kalmamış. Aslında ne kadar Kur’an bildiğini anlatmaya çalışırken Elif’i ters tutan pozu da durumunu iyice koparmış.
Şimdi başta sorduğum soru muvacehesinde bu gelişmeye sevinmeli miyiz, endişelenmeli miyiz?
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçerken aldıkları kursun onları soktuğu hal, biraz da herşeyin anlamını yitirdiği, kimsenin sözünün hiçbir değer taşımadığı, sözün laf olsun torba dolsun diye israf edildiği bir nihilist hal mi olacaktı?
Tabii, bu ortamda, halka ayak uydurayım diye halkı tehlikeli şekilde yanlış anlama ve popülizm yapayım derken faşizmin kapılarını aralama ihtimali de çok yüksek oluyor.
SURİYELİLERE KARŞI POPÜLİST KIŞKIRTMA
Muharrem İnce’nin de Meral Akşener’in de Suriyeliler için söyledikleri, mesela. Her ikisi halkın Suriyelilerden aslında rahatsız olduğu izleniminden hareket ederek, halkı Suriyelilerden kurtarmanın telaşına düşmüş. Bir seçim kampanyasında, ne olursa olsun, asla sapılmaması gereken bir yol bu. Bu noktada girişilen popülizm sizi doğrudan faşizmin kıyılarına atar.
“Esad’a ne özel bir kinim ne de özel bir sevgim var. Kardeşim Esad’dan Kanlım Esed’e geçmemeliyiz” diyor İnce. Sanki o noktadan bu noktaya biz geçtik. Esad’la iyiyken, en azından Beşşar’ın sicilinde katliam yoktu. Sonra oldu. Kendi halkından 1 milyon insan öldürdü. 12 milyonu da içerde veya dışarıda yerinden edilmiş. Bu kadar cürmü işlemiş biriyle işleri nasıl normalleştirecek İnce? Buna dair hiçbir açıklama yapmadan sadece torba dolduran boş laf ediyor.
Daha tehlikeli bir söylemle konunun üzerine gidiyor İnce: “4.5 milyon Suriyeli Türkiye’de yaşıyor. Bayram’da gidiyor 72 bin kişi, 1 hafta 10 gün kalıyor, sonra geri dönüyor. Eğer sen gidip 10 gün kalıp geri gelebiliyorsan kal orada devamlı. Ne diye geliyorsun, tatile mi geliyorsun? Demek ki şartların uygun. Gittikten sonra kapatırım kapıyı kalırsın. Burası aşevi mi? Benim ülkemin insanları işsiz” diyor.
Tam da halkı kışkırtma dili bu. Neresinden bakarsanız ırkçılık, neresinden bakarsanız cahilce. İnsanlıktan nasibi olmayan bu ifadeleri Türkiye halkı mı İnce’den istiyor? Hayır. İnce, bu sözleri yabancı düşmanlığına düçar bir kesimin aklına karpuz kabuğu düşürmek suretiyle kışkırtıcılık yapıyor. Yaptığı neresinden bakarsanız insanlık suçu.
Doğrusu, mültecilik gerçeği ortaya çıktıktan sonra bu tür haller elbette olur. Şartlar elverir, gider gelirler de. Buna AB ve BM mülteci haklarında da “aile birleşimi” başlığı altında çok açık bir yer var ve aslında işin aslını söylemek gerekirse, Türkiye bu konuda AB ile anlaşmada sonra bu standartlardan bir miktar sapmış durumda. Yani aile birleşimi konusunda İnce’nin kışkırtmalarına konu olacak daha çok mesafe kat etmemiz, ülkemizdeki mültecilere daha çok imkan tanımalıyız.
Tam da bugün AKPM’de Suriyeli mültecilerle ilgili, Paris’te, katılmakta olduğum Göç Komisyonu’nda böyle bir rapor görüşülüyor. Raporda daha fazla AB ülkeleri ama bir yandan da Türkiye’nin mültecilerin aile birleşimi haklarına daha fazla riayet etmesi gerektiği söyleniyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019