Yetvart DANZİKYAN
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kahramanmaraş’ta konuşma yaptığı sırada yanına, sahneye çağırdığı, bordo bereli asker elbisesi giydirilmiş -o sırada nedendir bilinmez- ağlayan bir kız çocuğu için “İşte bizim bordo berelilerimiz de var. Ama bordo bereli ağlamaz. JÖH, yarbay bordo bereli, maşallah. Türk bayrağı da cebinde. Şehit olursa bayrağı da inşallah örtecekler, her şey hazır” demesi, gayet normal olarak, eleştirildi. Küçük bir kız çocuğu üzerinden ölümün, şehitliğin kutsanması hiç şüphesiz eleştirilecek, kuvvetle karşı çıkılacak bir durumdur, demokrasilerde. Buraya kadar tamam. Ancak zaten bizin ayrılığımız ne yazık tam da burada başlıyor. Çünkü “eleştirildi” derken, kimi köşe yazılarından, twitter, facebook mesajlarından filan bahsediyoruz. Ana muhalefet partisi misal. Çıkıp iki çift laf etmiş değil henüz. Bir de tabii o çocuğu o halde giydiren birileri var herhalde. Kendi kız çocuğuna bordo bereli komando kıyafeti giydirip mitinge götüren anne baba da bu denklemin, yani ölümün kutsanması denkleminin dışında değil.
Bu fasıldan devam edecek olursak bir de şu var. Erdoğan aynı konuşmada “Reis bizi Afrin’e götür” sloganları atılınca şu yanıtı veriyor: “Gitme kararını verdiğimiz zaman sizi bırakmayız. İnşallah hep beraber gideceğiz. Sefer görev emri olanlar öncelikle hazır olsunlar. Ama şu anda ihtiyaç yok. Karar verildiği anda yola revan oluruz..” Bu açıklama üzerine e-devlet sitesinin bir kez daha kilitlendiğini yazdı gazeteler. İnsanlar bakmış çünkü, kendileri için de sefer görev emri var mı diye.
Hani denir ya, “faşizm aslında -toplum tarafından- istenen bir şeydir” diye. Şu gelinen Türkçü-İslamcı cephe rejimi de, belli ki toplum tarafından daha doğrusu toplumun bir bölümü tarafından (ne kadarıdır şimdilik tam bilemiyoruz) isteniyor, arzu ediliyor. Daha önce de söylemiş idim. Irk ya da din temeline göre örgütlenmiş ya da örgütlenmeye karar vermiş rejimler bir aşamada savaş ihtiyacı duyarlar. Bunun özellikle rejimin dişine gelir bir savaş olmasına dikkat edilir. Ve bu tür savaşların bir özelliği siyasi konjonktüre göre karar verilmiş savaşlar olmasıdır. Yani artık nüfusça ve askeri güç bakımından güçlendiğini düşünen rejim dişine göre olduğuna karar verdiği küçük bir bölgeye girmekten kendini alamaz. Böylece hem rejim dayandığı tabanı meşgul edecek bir gündem oluşturacaktır, hem de yıllardır propagandasını yaptığı, topluma giderek artan dozlar halinde zerkettiği milliyetçiliğin döküleceği, deşarj olacağı bir mecra yaratacaktır. Zira böylesine milliyetçilik zerkedilen bir toplum, bu biriken dozu ilanihaye içinde tutamaz. Rejim bütün hesaplarını buna göre yapar.
Bunu yaşıyoruz, temel olarak. Ancak rejim açısından birkaç pürüz var. Evet bu rejimi ve savaşı isteyenler var, sesleri medyanın da çarpan etkisiyle gür çıkıyor, fakat bunun oy anlamında karşılığı nedir: Bu tam bilinemiyor. Çıkan gürültüye bakılarak gidilecek bir seçimde bu ölüm kampanyasının oy anlamındaki karşılığının düşünüldüğü gibi olmadığı ortaya çıkabilir. O yüzden ne yapmalı? Seçimden önce bir ittifaka gitmeli.
“Cumhur” diye pazarlanan ittifak bu. Erdoğan rejiminin bu son siyasi kombinezonlarına teslim olmayı tercih eden ve günden güne eridiği yönünde işaretler bulunan MHP, başka çaresi olmadığını düşünmüş olmalı. Savaş hamlesini yapmasına rağmen rejimini sürdürmekte zorlanabileceğini hisseden AKP’nin de. Böylece siyasi ve hukuki açıdan hayli problemli bir ittifak ile ortaya çıktılar: “Cumhur” ittifakı. (Bu arada ittifakın adının Türkçü-İslamcı koalisyonun yapısı ile pek de uyumlu olmayan şekilde şehirli-seküler bir havada tınlaması da ayrı bir ironi. Oralara da mı mesaj verilmek isteniyor, nedir...)
Bu ittifak sayesinde iki parti (bir de BBP) seçime aynı pusula ile girecek, çıkan oylar ve vekillikler Erdoğan’ın raconu kesmesiyle üleşilecek. Hangi partiye kaç oy çıktığı belki de tam olarak belli olmayacak. Böylece MHP baraj altında kalmaktan kurtulacak BBP de belki bir vekile sahip olacak.
Birkaç pürüz var demiştik. Diğer pürüz de belli ki Afrin harekatının hala rejim açısından istenen rotada gitmemesi. Ama burada biraz durmakta fayda var. Belki de harekatın zaten böyle nereye gittiği belli olmayan şekilde gitmesi planlanmıştı. Çünkü böylece hem harekat bu haliyle gündemdeki ‘çok bir şey olmayan, ama hakkında çok şey söylenen’ yapısını koruyacak, hem de böyle uzun sürdükçe bu harekatın havasıyla seçime gitmek mümkün olacaktı. Dolayısıyla bütün hesaplar belli ki Afrin harekatının gündemde olduğu bir Cumhur ittifakı ile seçime gitmek üzerine.
Özetle manzara şöyle sanki: AKP 7 Haziran’da kaybettiği iktidarı, çözüm sürecini bitirerek, savaşla geri almıştı 1 Kasım’da. 2019 seçimlerini de (belki biraz da öne alarak) Afrin harekatı ve iki partinin birbirine yanladığı “Cumhur” ittifakı ile geri almak isteyecek. Peki bu plan hesap edildiği gibi yürüyecek mi? Onu da yaşayıp göreceğiz artık.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.01.2020
26.10.2020
12.10.2020
14.09.2020
1.09.2020
17.08.2020
20.07.2020
8.06.2020
11.05.2020
13.04.2020