Yetvart DANZİKYAN
Bu yazı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na Çubuk'ta bir asker cenazesi sırasında linç girişiminde bulunulmasından önce yazıldı. Olup bitenler ne yazık ki söylediklerimi doğruluyor.
Pazar sabahı gazetelerin birinci sayfalarına baktığımda ilk gözüme çarpan 19 Mayıs 1919'un 100'üncü yılı için tasarlanan logo oldu. 100 rakamındaki son sıfır sonsuzluk işareti gibi tasarlanmıştı, dolayısıyla ortada çok büyük bir yaratıcılık yoktu, ama logonun rengi, havası, mantığı nedense bana 12 Eylül sonrası dönemde Atatürk'ün 100. doğum yılı için tasarlanan logoyu ve bu logonun her yerde, hangi rejimde yaşadığımızı haber verircesine karşımıza çıkışını hatırlattı. Gerçekten de o logo o dönem 12 Eylül rejimi ile özdeşleşmişti.
Sonra bu hatırlamanın boşuna olmadığını farkettim. Zira AKP-MHP (Beka) ittifakı her geçen gün 12 Eylül rejimi halini almaktaydı. Bundan kastım iktidara geliş şekilleri değil, iktidarda kalış ve 12 Eylül mantığını benimseyiş şekilleri.
Son hamleden başlayalım. İstanbul mağlubiyetini bir türlü hazmedemeyen AKP, şimdi de KHK'lıların oy kullandığı gerekçesiyle seçimlerin iptal edilmesi başvurusunda bulunmuş. 12 Eylül de, hatırlanacaktır 1983 seçimleri öncesinde tek tek adayları kontrol etmiş önemli bir kısmını da veto etmişti, dolayısıyla partiler yeni adaylar bulmak zorunda kalmışlardı. Siyasi takibata uğrayanlar ise ya cezaevinde işkence altında, ya da ülke içinde başka bir şehre sürgün edilmiş halde idiler. Evet bir de sürgün müessesesi vardı 12 Eylül sonrasında.
Elbette 39 yıl sonra her şey aynı olmayacaktı. 7 Haziran 2015 seçimlerini bir tür iptal etmekle işe başlayan AKP-MHP İttifakı, Kürtlerin temsiliyet kazanmaya yaklaştığı, sol ve demokrat kesimlerin ilk kez nefes almaya başladıkları bu dönemi, bir tür 12 Eylül 'restorasyonu' ile tersine çevirdi.
Kasım 2015 seçimleri ile ilerleyen bu 12 Eylül restorasyonu, OHAL koşullarında yapılan referandum ile başkanlık sistemini geçirmiş oldu ve parlamenter sistemi de rafa kaldırdı. Evet elbette halihazırda bir parlamento vardır ama işlevi hayli zayıf. Dolayısıyla 12 Eylül benzetmeleri yapmamız boşuna değil.
Bu restorasyonun ortakları zamanla birbirine daha fazla muhtaç hale geldi. AKP, daha doğrusu Erdoğan, Kürt seçmenleri hiçbir zaman 'tamamen' kaybetmeyeceği, ancak şahin politikalar ile milliyetçilerin ve klasik(derin) devletin desteğini her zaman yanında bulacağı (muhtemel) düşüncesinden yola çıkarak neo-12 Eylül limanında demir attı. MHP'ye ise rüyasında görse hayra yormayacağı bir piyango vurdu. İktidarın güçlü ortağı olmuşlar, (belli ki) bilhassa emniyette geniş kadrolar elde etmişlerdi. Kürt meselesi onlar açısından bundan daha iyi yürütülemezdi: Seçilmiş başkanlar, milletvekilleri ve belediye başkanları hapse atılmış, belediyelere kayyımlar atanmıştı. Tablo 12 Eylül sonrasına benzemiyordu da neye benziyordu?
Uzatmayayım. Neo-12 Eylülcüler açısından her şey yerli yerine oturmuştu ama birkaç sorun vardı. Ekonomik kriz önlenemiyordu, muhalefet cephesi ve Kürt muhalefeti hala canlıydı ve önlerinde bir yerel seçim vardı.
Beka meselesi işte buydu. AKP-MHP koalisyonu bir yerden fire verse, gerisi çorap söküğü gibi gelebilirdi. Korktukları da başlarına geldi. İstanbul'u kaybettiler. Evet İstanbul Belediyesi AKP'nin kurduğu ekonomik sistem için yaşamsal önemdeydi, Parti-Devlet-İşadamı sacayağı buradan finanse ediliyor, seçmenlerin büyük kısmının partiye 'aidiyeti' buradan sağlanıyordu. Dolayısıyla AKP'nin İstanbul'u kaybetmemek için yürüttüğü kampanya biraz da böyle açıklanabilir.
Ama bu, tabloyu tam tarif etmiyor. Gerisi için MHP lideri Bahçeli'nin hafta sonundaki açıklamalarına bakmak lazım. Ne diyor Bahçeli? Öncelikle İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan "Mazbatalı Şahıs" diye bahsediyor. AKP'lilerin ile yapmadığı bir şey bu. Yetmiyor İmamoğlu'nun mazbatasını aldıktan sonra yaptığı açıklamaları diline doluyor. Hatırlayalım, nasıl başlamıştı İmamoğlu mazbatasını aldıktan sonraki konuşmasına? "Türk'ü Kürt'ü selamlıyorum herkesi selamlıyorum. Bu şehrin inançlarını, Müslümanlar'ını, Sünniler'ini, Aleviler'ini, Hıristiyanlar'ı, Ermeniler'i, Rumlar'ı selamlıyorum"
Bahçeli'nin bu sözlere ve genel olarak CHP'nin İstanbul'u kazanmasına yanıtı şöyle oldu:
"Döviz kurlarındaki dalgalanmalar siyasi sürece adeta çivilenmiştir. Türkiye çok tehlikeli bir girdaba yuvarlanmaktadır. Sokaklar karıştırılmak, kaos dinamikleri harekete geçirilmek istenmektedir. Ekonomik saldırılara mihmandarlık yapan siyasetçilerin gözünü kin ve nefret bürümüştür. CHP-İP-HDP-PKK-FETÖ ortaklığı çok vahim boyutlara ulaşmıştır. Ekrem İmamoğlu terörist Demirtaş'a methiyeler düzmekte, Ermeni'sinden Rum'una ne var ne yok selam göndermektedir"
Son cümleden başlarsak, çok da iyi yapmış. Seçilmiş ve hakkında hüküm bulunmayan siyasetçi Selahattin Demirtaş'a selam göndermek, "Bizim emanetlerimizdir" şerhini düşmeden Ermeni, Rum, (bir dahakine unutulmasın) Yahudi, Süryani (ve neden olmasın: İnançsız..) selamlamak, bir seçilmişin, kamu hizmetindeki birisinin zaten yapması gereken bir şey.
Ancak şu soru tabii aklımızda: İstanbul'u kaybeden parti, AKP...MHP'ye ne oluyor Allahaşkına? İşte bu sorunun muhtemel yanıtı da yazının başından beri tarif etmeye çalıştığımız dinamiklerde ve bundan sonrasında. Bu neo-12 Eylül dönemine AKP'den belki de daha fazla MHP'nin ihtiyacı var. Ve belli ki devlet içindeki belli kesimlerin. Hiç şüphesiz Erdoğan ve AKP'nin de.
Zaten tam da Bahçeli'nin açıklamaları ile eş zamanlı olarak AKP KHK'lıların oy kullanamayacağı gibi skandal bir talep ile YSK'ya başvurdu. Demokrasi ve hukuk adına böylesi kapkara bir adıma imza atmak da (yine) AKP'ye düştü.
Ve öyle görünüyor ki neo-12 Eylül'ün hedefi sadece İstanbul için süreci bulandırmak mümkünse de geri almak değil. Yükselen bir figür olacağı ayan beyan ortada olan İmamoğlu'nu da karalamak. Belki kıyaslama yapmak doğru değil ama neo-12 Eylül rejiminin mantığı açısından bakarsak, Selahattin Demirtaş için yapılanlar ortadadır. Elbette İmamoğlu'na aynısı yapılacak demiyorum ama 12 Eylül rejimi benzer bir "tehdidi" İmamoğlu'ndan da almış gibi görünüyor.
Velhasıl manzara bu. Demokrasi, umut ve gelecek adına daha da fazla gayret göstermemiz gereken bir döneme giriyoruz.
Not: Bu yazı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na Çubuk'ta bir asker cenazesi sırasında linç girişiminde bulunulmasından önce yazıldı. Olayı öğrenince doğrusu yazıyı değiştirme gereği duymadım. Olup bitenler ne yazık ki yukarıda söylediklerimi doğruluyor. Aylardır "kızdırılan" demir, harekete geçti ya da geçirildi.. Bu tablonun oluşmasında elbette ki ilk sorumlu Cumhurbaşkanı Erdoğan, kliği, medyası ve MHP'dir. Aslında kim olduğu iyi bilinen bir karanlık el, Türkiye'nin geleceğine dair ne zaman bir umut belirse harekete geçiyor. Pazar günü Çubuk'ta yaşanan bir utanç tablosudur. Normal bir ülkede olsaydık tüm sorumluların istifa etmesi gerekirdi. Erdoğan ve MHP çok ama çok tehlikeli bir oyun oynuyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları



































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.04.2021
9.01.2020
26.10.2020
12.10.2020
14.09.2020
1.09.2020
17.08.2020
20.07.2020
8.06.2020
11.05.2020