Yıldıray OĞUR
Öcalan’ın 1999’da yakalandıktan sonra İmralı’da bir gizli kamerayla çekildiği anlaşılan gayriresmî sohbet kayıtları, 15 yılın ardından birdenbire 17 Aralık’a darbe demesinden sonra ortaya çıkıvermesi hâlâ tartışılıyor. PKK’yı Kürdistan davasına ihanetle suçlayan Kürt milliyetçileri, PKK’dan ayrılmış muhalifleri, PKK’ya yakın ama çözüme uzak Şahinler için bulunmaz bir fırsat bu.
Tabii bir de Öcalan’ın, nefret ettikleri Erdoğan’la barış yapmaktaki ısrarı yüzünden savaş kışkırtıcılığından, paralel devlet muhipleri cemiyeti üyeliğine kadar spektrumu genişletmiş sinir krizinin eşiğindeki bazı Beyaz Türkler için…
Peki neden o sohbet kayıtlarında sürekli Öcalan konuşuyor?
Kayıtları sızdıranlar devletin sesini mümkün olduğunca kesmişler.
Halbuki devletin sesini duymadıktan sonra Öcalan’ın niye öyle cevap verdiğini anlamak da pek mümkün değil.
Bunun için önce 16 yıl önceki bir düğüne gitmeliyiz.
18 Ağustos 1998 akşamı İstanbul Büyük Kulüp’te merakla beklenen bir düğün vardı.
Düğüne ilgi o kadar yoğundu ki gelin ve damat bile arabalarından inip ancak 10 dakika yürüyerek salona ulaşabildi. Susurluk ilişkileri nedeniyle İçişleri Bakanlığı’ndan istifa eden ve bir süre önce de kızını kaybeden Mehmet Ağar oğlunu evlendiriyordu.
Nikâh şahitlerinden biri Kenan Evren diğeri Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di. Nikâhı kıyacak isim ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan. İstanbul sosyetesinin, magazin dünyasının, iş dünyasının ve Ankara siyasetinin en önemli isimlerinin içinde olduğu 1700 kişi yerini aldı. En önemli davetli bekleniyordu. Düğün tarihinin bile onun programına göre ayarlandığı damadın şahidi Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel.
Nikâhın başlamasına 20 dakika kala Cumhurbaşkanlığı Özel Kalemi’nden Mehmet Ağar arandı ve Demirel’in nikâha katılamayacağını bildirdi.
Programını düğüne göre yapan Demirel, Hacıbektaş’tan İstanbul’a dönmüş evinde oturuyordu. Düğüne 20 dakika kala gelemeyeceğini bizzat bile değil Özel Kalemi aracılığıyla bildirmek üzere aradığı Ağar’a mazeret olarak ne acil bir iş, ne de bir hastalık göstermişti. Sadece “yorgunum gelemiyorum” demişti.
Ağar’ın Susurluk bağlantıları nedeniyle Demirel’in bu düğüne gitmemesi yolunda cılız da olsa bir kamuoyu baskısı oluşmuş ama Demirel nikâhın başlamasına 20 dakika kalaya kadar gitmeme işareti vermemişti.
Demirel’in son dakika kararı düğünde şok etkisi oluşturdu. Şokta olanların başında Ağar geliyordu. Şaşkınlığını düğünde olan -olmasa şaşardık- Ertuğrul Özkök’e “Oysa düğün gününü bile onun takvimine göre birlikte belirlemiştik” diyerek belli etti.
Ve o düğünden 10 gün sonra.
28 Ağustos 1998 akşamı Brüksel’deki MED TV stüdyosu hiç olmadığı kadar kalabalıktı. Stüdyoyu 25’e yakın Türk basın mensubu doldurmuştu. Bu bir ilkti.
Panel adlı programın moderatörü Günay Aslan o akşamın hikâyesini şöyle anlatıyor:
Ve o akşam Öcalan, Türk basınının önünde 1 Eylül Dünya Barış Günü’nden geçerli olmak üzere ateşkes ilan etti.
Ve 15 gün sonra.
15 Eylül günü Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, Suriye sınırındaki Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bir sınır bölüğünü denetlemeye gitti ve Suriye’yi Öcalan konusunda tehdit eden o meşhur açıklamaları yaptı. 1 Ekim’de Meclis’i açan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de Suriye’ye aynı tehditleri tekrarladı.
Peki ne olmuştu da devlet, 19 yıldır Suriye’de olan Öcalan’ı çıkarmak için savaşın en kızıştığı günlerde bile başvurmadığı savaş tehdidini, Öcalan’ın ateşkesinden 15 gün sonra planlı bir kampanyayla tırmandırarak yapmaya başlamıştı?
Sonrası malum. Öcalan Suriye’den Avrupa’ya geçer. PKK’nın 15 Şubat Uluslararası Komplosu dediği sürecin ardından Kenya’da ABD ve İsrail istihbaratı tarafından Türkiye’ye teslim edilir.
Peki, Öcalan’ın ilk açıklaması ne olur: “1 Eylül 1998 sürecinin arkasındayım.”
Sonra de bunun gereğini yapar. PKK’yı sınır dışına çeker. PKK, silahlı mücadele döneminin bittiğini ilan eder. Hatta örgütün adını değiştirir. (KADEK)
Kimse de Öcalan, niye bunları yaptı, niye Türk gazeteciler ateşkes kararı için MED TV’ye gitti, niye Türkiye 19 yıl sonra birdenbire ateşkesin ardından Suriye’yi Öcalan için savaşla tehdit etti? Niye Öcalan Türkiye’ye teslim edilmedi de, Avrupa’ya gitti, diye sormaz.
Şimdi “çok baskı var” diye dövünen gazeteciler de o yıllarda devletin uzantısı olduğu için bu soruların peşinden gitmek yerine, devletle sırdaşlık yapmayı tercih eder...
1995 seçimlerinden sonra başlayan, doğrudan Genelkurmay tarafından yönetilen o müzakere sürecinin hikâyesini Öcalan’ın yakalanmasından sonra PKK gazetelerinde kısmen deşifre etti. Hikâyenin diğer parçası ise henüz yazılmadı. İşte o ses kayıtlarının kayıp halkası, 1998 ateşkesiyle anılan o devlet-PKK müzakere sürecidir. Öcalan korkusundan, yakalandığı için değil, o müzakereler yüzünden öyle konuşmaktadır. Devlet de Öcalan’la başka türlü konuşmuştur ve konuşmaktadır çünkü. O gizli kamera kaydındaki konuşmalar iki taraf için de işbirlikçilik, teslimiyet, ihanet değil, 1995’ten beri süren bir diyaloğun devamıdır.
O kayıtlarda devletin sesi o yüzden kesilmiştir.
Demirel’e düğün iptal ettiren o kayıp halka, devletin sesi, o kayıtlara eklendiği gün Öcalan’ın da ne dediği daha iyi anlaşılır. Tabii bugün devletin neden çözüm sürecinde ısrarcı olduğu, Öcalan’ın neden bu süreci herkese karşı savunduğu da...
Ve o kayıtların neden bugün sızdırıldığının uzun hikâyesi de...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025