Yıldıray OĞUR
Önceki gün İkinci Abdülhamit’in vefat yıl dönümüydü.
Abdülhamit’in nasıl bir etki bıraktığının en güçlü delili o tartışmadır.
Yıllarca iki farklı fraksiyonda devrimcilik yapıp büyük kavgalar etmiş Doğu Perinçek ve Ertuğrul Kürkçü yıllar sonra 32. Gün’de Mehmet Ali Birand’ın yönettiği bir tartışmada karşı karşıya gelmeyi kabul ederler. Tartışma hafif sertlikte ama medeni sınırlar içinde devam ederken, birden Perinçek, anlaşılan o camiada birine en edilmeyecek lafı eder: “Sen Abdülhamit’i savundun!”
İzlemeyenler için kavganın “Hayır savunmadım, ispatla, yalancı, alçak”la başlayıp “Dev-Genç’in yumruğu beyninde patlardan”dan p.şt’a kadar vardığını hatırlatalım.
Yüzlerce aklı başında insanın ‘revizyonist’, ‘küçük burjuva eğilimli’, ‘objektif ajan’, ‘kontra’, tabii ki polisin, MİT’in, egemenlerin, kontrgerillanın adamı, hain diye ya öldürüldüğü ya da şanslıysa hayatının karartıldığı, daha da şanslıysa tasfiye edildiği, yalnızlaştırıldığı bir fikri gelenek için yine de sahici bir tartışma sebebi sayılır Abdülhamit.
Minik örgütlerde, incir çekirdeğini doldurmayan meseleler için, her farklı fikri, eleştiriyi duyunca korkuya kapılıp başvurulan ‘tasfiyecilik” silahı maalesef son zamanlarda bu tarafta da görünür oldu.
“Sen Abdülhamit’i savundun” sorusunun yeni muadili: “Sen koalisyonu savundun!”
Neyse ki cevaplar “ispatla, alçak, liberalizmin yumruğu beyninde patlar” minvalinde değil.
Mesela Etyen Mahçupyan bu “ağır” suçlamaya şöyle demiş yayınlanmış son yazılarından birinde: “...Bu ortamda AKP’nin meşruiyetini yeniden sağlayıp pekiştirecek olan şey, ‘normalleşmiş’ siyasetin de oyuncusu olduğunu topluma göstermekten geçiyordu. Bunun yolu da CHP ile koalisyon görüşmelerinde ortaya konacak ciddiyet ve samimiyetti. İşin esasında, o dönemde de yazdığım üzere hiçbir AKP’li koalisyon istemiyordu… Ama koalisyon istememenin maliyeti Türkiye’yi yönetemez hale gelmekti ki bu durumda tabanın hızla erimesinin önüne geçmek de kolay olmayabilirdi...”
Şunları da diyebilirdi:
“Sıkılı yumruklarla musafaha olmaz. Siyaset özü itibariyle bir uzlaşma, müşterekler üzerinde mutabakata varabilme sanatıdır. Siyasilerin görevi taktik manevralarla millet iradesine çalım atmak değil, bilakis sandıkta tecelli eden karara tabi olmak, onu hayata geçirmektir. Bugüne kadar Anayasanın bana verdiği görev çerçevesinde nasıl süreci kolaylaştırıcı, ön açıcı görev ifa etmişsem inşallah bundan sonra da aynı tavrımı sürdüreceğim. Tüm siyasi parti genel başkanlarından da aynı hassasiyeti göstermelerini bekliyorum.”
“Temennim, ülkemizin içinde bulunduğu şartların hassasiyetine uygun şekilde, yeni hükümetin bir an önce kurulmasıdır. Türkiye’nin, geçmişi tartışan değil, geleceğin inşası konusunda irade ortaya koyacak bir koalisyon hükümetine ihtiyacı var. Böyle bir uzlaşma sağlanamadığı takdirde mercii yine milletimizdir.”
“Birileri çıkıyor sayın Başbakan koalisyon kurmak istiyor ama cumhurbaşkanı bunu engelliyor gibi yalan yanlış iftira kokan ifadeler kullanıyor. Tabii ben şu ifadeyi sürekli kullandım, kullanıyorum. Sorunların çözümü için irade koyabilecek koalisyon hükümeti konusunda ümidimizi muhafaza etmeye çalışıyoruz. Çünkü bu ülke hükümetsiz olamaz.”
Neyse ki bütün bunları, koalisyona asla karşı çıkmadan, engelleyici olmadan, ülkeyi yeni bir seçime taşımayı maharetle başarmış Cumhurbaşkanı Erdoğan söyledi.
Muhalefetin koalisyonu yokuşa süren, “yargılarız asarız, keseriz, Bilal’i isterizci” siyasi acemiliklerinin yardımıyla, Baykal, Türkeş görüşmeleri gibi müthiş hamlelerle karşı cephede yarıklar açtı. Böylece 1 Kasım’da sandıkta AK Parti, ülkenin yönetilmesini dert edinen, bunu da yapabilecek tek seçenek olarak kaldı.
Neyse ki yanılmaz köşe yazarları değil, pragmatik ve önünü daha net gören siyasetçiler yönetiyor ülkeyi.
Her köşe yazarının arşivinde yüzlerce örneği bulunabilecek çıkmamış öngörü, yanlış çıkmış fikir koleksiyonlarına eklenecek bu yazılar görünen lüzum üzerine orada bırakılmadı. Gezi, 17/25 Aralık’tan sonra koalisyon istemenin aynı üst aklın son işi olduğunu yazan da oldu, “yılanın AK Parti çevresinden kaçarken kuyruğunu LDT ve Genç Siviller çevresine bıraktığını yazan da, neredeyse kapısına “pis yandaşlara ölüm” yazılmadığı kalmış insanların “Esas hedefinin Erdoğan” olduğunu söylemeye kalkıp korkuturken güldüren de...
Daha insaflı ve kibar olanlarsa içimize kaçmış koalisyon şeytanının bir meydanda törenler ve dualarla çıkarılmasını istediler.
“Yazının şehveti işte, kimse inanmaz bunlara” deyip geçemiyoruz bu kez. Çünkü bu yeni Türkiye’ye sızmış paralel eski Türkiye aklı iki çok değerli ismin daha köşesini kapatmayı başardı.
Yeni Türkiye’de herhalde eski Türkiye’nin tasfiyesinde en önde gitmiş olduğu için riske girilmeyip Gülay Göktürk tehlikesi bertaraf edildikten sonra şimdi de 1994’te Yeni Demokrasi Hareketi’ni kurarken bile Refah Partisi’ne oy vermiş, memleketin bütün demokrasi sınavlarından, (28 Şubat, 27 Nisan, kapatma davaları, başörtüsü, Kürt sorunu tartışmaları, Gezi, 17/25 Aralık) kimseye yaranmak, ya da yarın bir gün geri istenecek iyilik, jest olsun diye değil, öyle inandığı için demokratlığının gereğini yapmış Etyen Mahçupyan meselesi de hallolundu.
Herkese büyük geçmişler olsun.
Müzakereyi, toplumu yok saydığı için liberalizmle bile tartışıp demokratlık pozisyonunu keşfetmiş Mahçupyan’ın aslında halka tepeden bakan bir elitist olduğunu, hatta henüz adlarını veremeyeceğimiz gizli birtakım odakların parçası olduğunu, büyük sermayenin TESEV’ine bile tahammül edemediği bir entelektüelin finans odaklarındaki abilerine hizmet ettiğini, milli sporumuz algı operasyonlarının şahı olduğunu, cemaatin gazetesinde cemaati teorik olarak çökertirken aslında kriptonun kriptosu paralelci olduğunu, Şirin Payzın’ı bile arada bir ikna etmeyi başaran kibar ve mütevazı kişiliğinin aslında kibirli laik özünü örten bir maske olduğunu böylece öğrenmiş olduk.
Bir de “Neden Etyen Mahçupyan eleştirilemez mi” diye bir demokratlık kılığında. İki eleştiri yazdığı için yazıları basılmayan birinden bahsetmeseler gayet mantıklı bir eleştiri aslında...
Halep düşerken, PKK saldırırken, Pensilvanya’dan tuhaf işaretler verilirken bir de üstüne üstlük Etyen Mahçupyan ve Gülay Göktürk’ün yazı yazması, Hakan Albayrak’ın arada bir eleştirmesi çok riskli olabilirdi.
Yoksa bütün bu büyük altüst oluşlar yaşanırken, sahiden ilk kez ve nihayet sonunda bir sistem değişikliğine doğru gitmeye başlamışken, bütün bunlar için mümkün olduğunca birlik ve beraberlik, güçlü bir iktidar ve geniş bir koalisyona ihtiyaç duyulurken (yine koalisyonu savundu işte!) oturup bunları yazmak insana lüzumsuz iş yapıyor hissi veriyor.
Ama galiba, haftalardır işi gücü bırakmış bütün meselesi farklı nüansları olsa da yanında duran insanlara sataşıp, mümkünse bir şekilde tasfiye etmek olanlar herhalde büyük bir tehlikeyi bertaraf etme hazzı yaşıyorlar.
Can sıkıntısından olabilir. Bir hevestir, geçer.
Yıllardır kimseden bir şey beklemeden, talep etmeden yol açmış bir entelektüelin daha tam da yeni şeyler inşa etmenin fırsatı ve imkanları ele geçmişken, yazılarının kesilmesi, hakkında ileri geri laflar edilmesinden kaynaklanan, insanın içini kemiren, moralini bozan türden bir can sıkıntısı olmasın da...
Gerisi hallolur. O güzel atasözünde söylendiği gibi; Sıkıntı yapma, sileriz kardeş...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025