Yıldıray OĞUR
23 Ekim 1993’te İrlanda Cumhuriyet Ordusu IRA mensubu bir militan Belfast’ın Protestan mahallelerinden birindeki balıkçıda kendini havaya uçurdu. Saldırıda dokuz sivil hayatını kaybetti. Kasım ayında Başbakan John Major Avam Kamarası’ndaki tartışmalı oturumda kendisine öfkeyle bakan İşçi Partililere dönüp şöyle dedi: “Bay Adams’la ve İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu’yla oturup konuşmak mı? Bunun düşüncesi bile midemi bulandırıyor!” Sadece bir ay sonra Observer, Başbakan Major’ın onayıyla IRA ile yürütülen temasları ortaya çıkardı. Muhafazakâr Başbakan açık açık yalan söylemişti. Neyse ki hiçbir İngiliz polis ve savcının aklına bu görüşmelerle terör eylemleri arasında bir ilişki kurup ucu John Major’a uzanacak bir şüpheliler listesi hakkında yakalama kararı çıkarmak gelmedi.
Yoksa dün Taha Kıvanç’ın hatırlattığı gibi bu iddianamede “Başbakan Tony Blair, Downing Street 10 numarada Sinn Fein liderlerine Çin yemeği ısmarladı” gibi önce yakın gazetelere sızdırılacak şok vatana ihanet belgeleri bulunabilirdi.
Türkiye ise PKK ile yürütülen barış görüşmelerini mahkemeye düşürmekten son anda kurtuldu. Başarılı olsaydı Nobel Barış Ödülü’ne bile aday gösterilebilecek insanlar, görüşmeler PKK’nın dağ kanadının devrimci halk savaşı romantizmi yüzünden çökünce neredeyse şüpheli hale geliyordu.
İmralı’daki son görüşme notlarından birinde Öcalan kendisiyle görüşmeye gelen devlet heyetine “Dikkat edin sizi de tutuklayabilirler” dediğini anlatıyor. 1993’ten beri devletin her kanadı ve kurumuyla görüşmeler yürüten Öcalan’ın bu görüşmelerdeki en tecrübeli isim olduğu kesin. Neredeyse nehrin kenarında oturmuş önünden geçen devlet adamlarının cesetlerini izliyor yıllardır.
İlk teması kuran Özal şaibeli bir şekilde öldü. Erbakan 28 Şubat darbesiyle devrildi. 1998 ateşkesine doğru adaya gidip gelen askerlerden bir kısmı şaibeli kazalarda hayatını kaybetti. 1999’da yakalanmasından sonra muhatap olduğu askerlerden Hasan Atilla Uğur, Levent Ersöz, Levent Göktaş cezaevindeler.
İmralı’nın kontrolünün askerlerden sivillere geçmesinden sonra bu kez esas sorgulanması gereken karanlık amaçlar için değil çözüm için kapısını çalan isimler için de “görüldükleri yerde yakalanma” kararı var artık. Emre Taner’in, İmralı’da mutfak gibi bir yerde Öcalan’ın yazacağı uzun mektubu 45 dakika beklemekten şikâyetçi olduğunu kulaklarımızla duyduğumuz yardımcısı Afet Güneş’in yolu İmralı’dan geçti. Haberlerde adları onlarla birlikte anılan çoğu haberde ise sadece “iki MİT’çi” olarak geçen Hüseyin Kuzuoğlu ve Yaşar Yıldırım da İmralı’nın yabancısı değil.
Pek bilinmeyen bu iki isim MİT’in polisin kapısından döndüğü Serencebey’deki Bölge Müdürlüğü’nün iki numaralı isimleri. Hüseyin Kuzuoğlu ve Yaşar Yıldırım MİT İstanbul Bölge Başkan Yardımcıları. İkisi de İmralı’da Öcalan’la sayısının 16 olduğu tahmin edilen görüşmeleri yapan devlet heyetinden. Bilinenin aksine Oslo süreci ile İmralı görüşmeleri birbirinin devamı değil. Arada 2010 yazında yeniden yükselen çatışmalar var. Ama bu iki isim, 2010 mayıs ayında Öcalan’ın “Bu bana komplo” diyerek bitirdiği ve yeniden savaş talimatı verdiği Oslo sürecinin de, ardından Ramazan ateşkesi ile başlayan bu kez Müsteşar Hakan Fidan’ın ön plana geçtiği Öcalan’la doğrudan görüşme sürecinin de önemli aktörlerinden.
Hakan Fidan’ın ise İmralı’daki görüşmelerde Öcalan’ı ikna eden isim olduğu biliniyor. Yeni Şafak’ın son dönem yazılarıyla pek de parlak bir şöhreti olmayan Ankara gazeteciliğinin itibarını yükselten Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, Öcalan’ın özellikle Fidan’la görüşmek istediğini yazdı geçenlerde. Bu görüşmelerdeki anlaşmaya olan sadakatini kardeşiyle görüşmeyerek gösterdi Öcalan.
Öcalan’ı ikna eden kulaklarımızla duyduğumuz MİT-PKK görüşme kaydında PKK’nın şahin liderlerini şöyle ikna etmeye çalışan bir MİT müsteşarıydı herhalde:
“Demokratik mücadele içerisine girip de dünyada sonucuna ulaşamamış hiçbir hareket görmedim. Bakın dünya siyasi tarihine, devrimler tarihine. Gandi’den tutun da Polonya’daki işçi hareketine, efendime söyleyim Güney Amerika’daki hareketlere varana kadar bakın demokratik siyasi mücadele verip de meşru kabul edilebilir evrensel hedeflerine ulaşamamış hiç bir hareket görmedim. Şu an Ortadoğu da böyle yani. Bakın İsrail’in imajı yerle bir olmaya başlıyor, meşru çizgide duran Filistin hareketi daha da güç kazanıyor. Ama gayrı meşru araç kullanan, İngilizcede ‘irrelevant’ diyorlar, artık var olan sosyal doku ve siyasal şartlara uygun hareket etmeden eylem gösterdiğiniz zaman bir şey olmuyor.”
Yani bir silahlı örgütü bile meşruiyete davet eden bir MİT müsteşarını şüpheli ilan etmeyi başardık. MİT temizlenmeye başlanacaksa kapısı çalınması gereken ilk adres olan Teoman Koman’ı ifadeye bile çağıramamış bir ülke yaptı bunu hem de. Ergenekon soruşturmasında hiç dokunulamamış MİT’e bu kurumun tarihindeki en meşru ve övünülecek iş yüzünden dokunmayı deneyenler her şeyi berbat ettiler.
Bir rivayete göre MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın küçük oğlu, MİT-PKK görüşmeleri basına sızınca babasına “Bir daha o adamla görüşmeni istemiyorum baba” diye rest çekmiş. Fidan daha sonra temaslara devam ettiğine göre oğlunu da ikna etmeyi başardı.
Türkiye’nin güvenlikçi devletlilerinin o küçük çocuktan öğrenecekleri çok şey var.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025