Yıldıray OĞUR
Davutoğlu, Annan Planı çerçevesinde ateşkesin yürürlüğe girdiği Suriye’de Esed rejiminin tanklarını şehir dışına değil, kışlalarına çekmesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor: Türkiye’nin Suriye politikası İran ya da ABD değil Ankara patentli.
Suriye’de Annan Planı’nın öngördüğü ateşkesin ilk kez ciddi olarak sınanacağı geleneksel Cuma sonrası gösterilerinin başladığı saatlerde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu İstanbul Conrad Hotel’de gazetecilerle bir araya gelip çoğunluğu off the record olan bir son durum analizi yaptı.
Toplantı sürerken Dışişleri Bakanı’nın önüne bürokratları Suriye’de 31 şehirde meydanları dolduran halka açılan ateş sonucu ölen insan sayısıyla ilgili saat saat notları koyuyordu. Saat 17.00 itibarıyla son sayı teyit edilmemekle birlikte 11’e ulaşmıştı. Bu anlık istihbarat bilgilerine göre ateşkesin yürürlüğe girdiği dün gece ise Şam’ın kırsalında, Humus’ta, Lazkiye’de 40 kişi ordunun ateşi sonucu hayatını kaybetti. Lazkiye’deki saldırının bir helikopterden ateş açılarak yapıldığına kadar ayrıntılı bir istihbarat bu.
Yani Ankara, Suriye’de bir kuş askeri amaçla uçsa onu bile biliyor. Annan Planı’nın uygulanıp uygulanmadığını da ajanslara düşen haberlere, muhaliflerin açıklamalarına göre değil bu istihbaratlara göre değerlendiriyor.
Davutoğlu, ateşkesin başlamasından sonra şehirlerde halka yönelik ağır silahlarla saldırılarda bir azalma olduğunu teyit ediyor. Ama Şam yönetiminin ateşkes doğrultusunda tankları şehirlerden çektiği açıklamalarına ihtiyatlı yaklaşıyor.
Çünkü Esed rejimi tankları büyük şehirlerden bu şehirlerin kırsallarına ya da küçük şehirlere çekiyor taktiksel olarak. Ankara’ya göre ateşkes için Şam’ın tanklarını ve diğer ağır silahlarını kışlalarına çekmesi gerek.
Bu ikisi arasında büyük bir fark var. Esed yönetimi daha önce de Annan’a jest için Humus’tan tanklarını çekmiş sonra da o tanklar Derzor’u bombalamıştı.
Tankları kışlaya çek
Davutoğlu, Türkiye’nin pek de sıcak bakmadığı ve Esed’in zaman kazanmak için taktiksel olarak kabul ettiğini düşündüğü söylenen Annan Planı konusunda üç noktanın altını çiziyor:
1) Ağır silahlarla ateşin görece azalması Annan Planı’nda öngörülen altı maddelik planın uygulandığı anlamına gelmiyor. Tanklar şehirlerden o şehirlerin kırsal alanlarına ve küçük şehirlere doğru çekildi sadece. Yani şehirler gerektiğinde kullanılmak üzere hala tanklar ve diğer ağır silahlarla kuşatılmış durumda. Ateşkes için bu tankların ve diğer ağır silahların kışlalarına dönmesi gerekir. Bu da yetmez. BM gözlemcileri bunu yerinde denetlemeli. Tankların ve ağır silahların sayımını yapıp, kışlalardan çıkarılmadığını kontrol etmeli.
2) Şam yönetimi barışçıl gösterilere izin vermeli ve bu gösterilere silahla müdahale etmemeli.
3) Suriye uluslararası basına açılmalı.
Davutoğlu’na göre bunlar Şam’ın ateşkese ve Annan Planı’na uyduğunu göstermesi için asgari şartlar. Ama bu her şey demek de değil. Dışişleri Bakanı “Annan Planı oyunun sonu değil belki bir başlangıç olabilir” diyor. Eğer Esed rejimi ancak bu üç şartı yerine getirirse bu ateşkes zemini üzerinde siyasi diyalog başlayabilir. Aksi takdirde barışçıl gösteriler bile engellenirken siyasi reform yapmak anlamsız olur. Ancak böylece kendi rızasını ortaya koyma imkanı tanınınca neyip olup olmayacağına Suriye halkı karar verebilecek hale gelir.
Humus’tan 500 bin kişi göçtü
Suriye’de durumun bize yansıtıldığından daha ağır olduğunu en çarpıcı biçimde haberlerde sürekli adını duyduğumuz Humus’tan gelen rakamlar anlatıyor. Türkiye’nin elindeki resmi rakamlara göre 750 bin kişilik şehirden 500 bin kişi göç etmiş durumda. Bunların bir kısmı Lübnan’a, geri kalanı ise daha küçük şehirlere ve Humus’un kırsal bölgelerine göç etmiş. Suriye ordusunun saldırılarının Humus’tan daha kırsal olan İdlib’e kaydırmasının arkasında bu göçler var.
Ulusal güvenlik ihlal edilirse
Diplomatik çevrelere bakılırsa Türkiye’nin Suriye konusundaki kırmızı çizgisi ulusal güvenlik. Eğer geçen hafta yaşanan sınır ihlalleri artarsa ya da Suriye’de örneğin PKK’nın üstlenmesi riskli bir hale gelirse Türkiye uluslar arası hukuktan doğan haklarını kullanacak.
Türkiye sınırına yakın Humus ve İdlib bölgesinde 4 milyon insan yaşıyor. Eğer Türkiye’ye doğru karşılanamaz büyüklükte bir mülteci akını başlarsa Türkiye BM’den bu mülteci akınına karşı tedbir almasını isteyecek. Tampon bölge tartışması bu noktada devreye girebilir.
Dışişleri Bakanı Türkiye kamuoyunda Suriye ile ilgili devam eden dezenformasyon ve yönlendirmeden de bir hayli rahatsız görünüyor. Bunun için “Biz ne ABD’nin ne de İran’ın politikalarını uyguluyoruz. Suriye politikamız tümüyle Ankara patentlidir” cümlesinin altını çiziyor.
ANNAN ÇALIŞIYOR, MÜLTECİLER KAÇIYOR
Annan Planı’nı bir saate bile ihtiyacı olan Esed rejiminin akıbetini ertelemek için kullandığına ilişkin bir kanı var Ankara’da. Annan’ın temaslarıyla Türkiye’ye Suriye’den gelen mülteci sayısını birlikte gösteren bu şema durumu net bir şekilde ortaya koyuyor. Annan misyonu başladığında 10 bin olan mülteci sayısı, Annan’ın Şam’ı ziyaretinde 18 bine, ateşkesin devreye girdiği 11 Nisan’da ise 25 bine yükselmiş. Bu uluslar arası arabuluculukta pek parlak bir kariyeri olmayan Annan’ın bir kez daha başarısızlığının ilk işareti gibi.
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025