Aslı Aydıntaşbaş
“Üst akıl” falan aramaya gerek yok; yaşananların tümünden biz mesulüz. Ülkeyi bu hale getiren biziz. Kutuplaşmayı körükleyen bizleriz. Darbe yapmaya çalışanlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Darbe karşıtı sürecin mağduriyetlerini yaratanlar da öyle. Gazetecilerin, siyasetçilerin cezaevine girmesini talep eden, bunun önünü açan ve uygulamasını yapanlar da öyle.Üst akla falan hacet yok; bu ülkeyi biz bu hale getirdik.
Ama bunları zaten biliyorsunuz. Şu anda körüklenen Batı-karşıtlığının da aslında “Hayır biz Türkiye’yi evrensel demokratik normlara göre değil; kafamıza göre yönetmek istiyoruz” güdüsünden kaynaklandığını da biliyorsunuz.
Ama konumuz tam bu değil; bugün ekonomiyi konuşalım.
Dolar neden yükseliyor? Başka türlü bakalım meseleye: Zamanında TL neden değer kazandı? Ekonomi bilimi çok net. Petrolünüz yoksa ya da Çin gibi hakkı hukuku olmayan milyonlarca köle-vatandaşı yönetmiyorsanız, zengin olmak için ek şansınız demokrasi. Türkiye, 15 yıl önce Avrupa’ya yönelme ve demokrasiyi tesis etme kararı aldığı için zenginleşti. Bu yüzden bir noktada kişi başına milli gelir neredeyse 11 bin dolar oldu, büyüme yüzde 8’leri gördü. Onlar, Türkiye demokrasisinin altın yıllarıydı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ilk dönemlerinde “Ben hukukun üstünlüğünü, eşitliği getireceğim; diğer Ortadoğu ülkeleri gibi olmayacağım” vaadiyle, dünyanın her yerinden Türkiye’ye yönelik yatırımları cezbetti. Türkiye halkının kendi iç cevherinin ortaya çıkmasını sağladı. Yatırım, hukukun üstünlüğü olan ve yönetimin tekelleşmediği yerlere akar; dünyadaki para bu yüzden Türkiye’ye aktı. Bu yoldan sapınca da para akışı durdu.
Demokrasi yolundan sapmaya başladığımız ölçüde Türkiye’ye “doğrudan yatırım” (FDI) durdu. Şöyle anlatayım. Bugün Türkiye’deki birçok bankanın yabancı ortağı var. Bunlar son 10 yılda yapılan alımlar. Ama bu bankalar bugünkü Türkiye resmiyle karşı karşıya olsaydı, asla bu ortaklıklara girmezdi. Kimse bu görüntüdeki bir ülkede büyük bir yatırım yapmaz. Bu kadar gerilim varken, denetimsizlik varken, belirsizlik varken, mal mülk de almaz.
Daha da kötüsü, elimizdekini de kaybetme riski var. Geçen hafta Diken. com’da ekonomist ve siyaset stratejisti Cenk Sidar’la güzel bir röportaj yayımlandı. Okumayanların 2 dakika göz gezdirmesini tavsiye ederim. (http://www.diken.com.tr/sidar-sekuler-hicret-yasaniyor-ekonomik-kriz-akpnin-sonunu-getirebilir/
Sidar’ın şu cümleleri çok çarpıcı: “Ülkenin aydın, özgürlükçü, çağdaş ve demokrat gençleri artık siyasi olarak mücadele edemeyeceğini anladı ve çözümü ülke dışına çıkmakta buldu. Bugün tam anlamıyla seküler bir hicretten bahsediyoruz. Bunun örneğini daha geçen gördük. Almanya, Türkiye’deki muhaliflere bir çağrıda bulundu ve kucak açabileceğini söyledi. Bu acıklı bir durum. 1930’lardaki Türkiye, Almanya’daki zulümden kaçan bilim insanlarına kapıyı açarken, 80 sene sonra siyasi nedenlerle biz göç veriyoruz.”
Gerçekten de, sizi bilmiyorum ama benim çevremde herkes, “Bir yolunu bulsak da yurtdışına kapağı atabilsek” havasında. Çoğu gidemeyecek muhtemelen; ama ağızlardaki laf bu. Birikimi olanlar, çoktan parasının bir bölümünü çıkardı. Onu bırakın, Türkiye’nin en köklü şirketleri bile artık yavaştan yavaştan uzamaya bakıyor. Kalanlar da (iktidara göbekten bağlı ya da kamu müteahhidi değilse), ekonomik geleceğini garantide görmüyor. Bütün bunların otoriterleşmeyle ilgili olduğunu fark etmiyor musunuz?
“Defolup gitsinler. Kalanlarla yürürüz” diyebilirsiniz. İyi de, mutlak-itaatçı kesim siyaseten oy getirse de, topluma artı-değer sunmuyor. Gitmek isteyenler, sadece memleketin ressamı, öğrencisi, mimarı, müzisyeni değil, aynı zamanda beyaz yakalı bankacısı, doktoru, parlak beyinleri. Yaratıcı bir insan, bugün hangi üniversitede, hangi inovasyonu yapsın? Toplumun yaratıcı, özgürlükçü kesimiyle kavga edince, geriye ne patent kalır, ne yatırım...
Bu teoriler, bana ait de değil. Evrensel gerçekler bunlar. Ekonominin temel taşları. Daron Acemoğlu’nun “Ulusların Düşüşü” kitabı, insanlık tarihinde muhteşem bir ufuk turu. Binlerce yıllık tarihimizde, idare/yetki/güç, kral ya da padişahlarda toplandıkça, uluslar fakirleşmiş; bu güç parlamento, yargı, basın ya da diğer kurumlarla paylaşılınca, yani tepedeki erk “denetlenebilir” olunca, toplumlar her anlamda zenginleşmiş.
Türkiye’nin hikâyesi bu şablona tam uyuyor. Bu yüzden doların yükselmesine, yatırımların düşmesine şaşmamak lazım...
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018