Celal DENİZ
Bir AKP Klasiği haline geldi. Kürt sorununda ne zaman bir sıkışma yaşansa AKP hükümetleri de öncesinde ki hükümetlerde Güneydoğu'ya giderek bir dizi vaatlerde bulunup halkın ağzına bir parmak bal çalıp dönerlerdi. Sonrasında 100 yıllık inkarcı devlet geleneği çeşitli retoriklerle bir ileri bir geri adımlarla sürüp giderdi.
AKP döneminde de böyle oldu. YıllardırOslo süreci ve sonrasında Çözüm sürecinde başbakanlar Diyarbakır'a gidip ağızlarından bal damlayan açıklamalar yaptılar. Newroz da Öcalan'ın açıklamalarından öylesine bir umut pompalandı ki halk artık neredeyse savaşın bittiğine ve Kürtler için bir bahar mevsimi yaşanacağına inandırıldı.
Sonrasında Dolmabahçe mutabakatı açıklamasından sonra bir anda her şey tepe taklak oldu. İlan edilmemiş savaş fiilen ilan edildi, şehirler ablukalara alındı aylardır çatışmalı bir süreçte yüzlerce insan yaşamını yitirdi.
Her gün sivil can kayıplarının yaşandığı bir yerde başbakan Mardin'e giderek yeni bir Master planın on maddesini açıkladı. Açıklarken kardeşlikten dem vuran hamaset soslu bir dili tercih etti başbakan.
Başbakanın açıkladığı Master planı, güya bir sorun var ve o sorunu rehabilite etmeye dair bir niyet taşıyan plan aslında yüz yıllık kanayan yara olan Kürt sorununu yok sayan bir yaklaşımla ele alınmış. Geçmiş iktidarların halkın ağzına sürdükleri bir parmak balda bu Master planda yoktur. Planda Kürdün adı bile özenle yok sayılmış. Başbakan bölgede yaşayanlar demeyi tercih etmiştir.
Kamu güvenliğini esas alan bir yaklaşım olaya Kürt sorunu değil Terör sorunu var mantığıyla yaklaşmakta, devlet hegemonyasını halkın devletle barışması adı altında gerçekleştirme hedeflenmekte. Burada halkla neden devletin arasının açıldığı gerçeği atlanmakta halka şevkatten söz edilmektedir. Oysa Kürtlerin şefkate değil eşit haklı bir statüye ihtiyaçları vardır. Yine burada ''teröriste kudret'' derken devletin terörist algısı 12 Eylül anlayışından farklı değildir. Eşitlik talebini siyaseten istemek bile bölücülük ve Terör örgütü yandaşlığı sayılabilmektedir.
Bunlardan da önemlisi devlet aklı dün müzakere sürecinde gelinen noktayı yok saymakta ve çözümün Kürt siyasetinin örgütlü temsilcileri yerine aşiretlerle, cemaatlerle, kaymakamlar ve valiler eliyle çözümü öngörülmekte. Kaymakam ve Valiler eliyle hangi çözüme yaklaşılabilir. Çözümün sebebi olan devlet zaten eşit yurttaşlığı kabul etse bunca çatışmaya insani, sosyal ve siyasal yıkıma gerek kalır mıydı? İnkar politikaları cumhuriyet döneminden beri süre gelmeseydi kırk yıllık çatışmalı sürecin tahribatları yaşanır mıydı? Sorunun kaynağı olan devlet nasıl valiler kaymakamlar eliyle sorun çözecek? Bu adeta devletin halkla dalga geçmesidir.
Devletin Milli Güvenlik Kurulunda mutabakata vardığı bu Master eylem planı Kürt sorununu unutturmaya dönük din kardeşliği sosuyla halka servis edilmiş bir plandır. Mesut Yılmaz'dan Süleyman Demirel'e geçmişte ki başbakanların açıkladıkları, hatta Erdoğan'ın başbakanlığında Diyarbakır'da açıkladığı projelerden de geri bir planı bugün devreye koymak devletin Kürt sorununa çözüm odaklı yaklaşmadığını göstermektedir.
Devletin bu planında ayrıca bir panik havası sezilmektedir. Osmanlı döneminde Osmanlıya rağmen devreye konulan Sykes Picot'un 100. yılında bölgede toprakların yeniden parçalanma zeminin güçlü olması, Kürtlerin daha örgütlü ve etkili bir biçimde statü istemesi devlet aklına bir paranoya etkisi yapmaktadır. Bu Paronayanın da izlerini bu planın açıklanmasında satır aralarında görmekteyiz.
Açıklanan plan için söyleyeceğim son söz şudur ki, bu plan, bu kardeşlik, milli beraberlik ruhu daha başbakan Mardin sınırlarını terk etmeden toz olup uçmuş, devletin gerçekleşmesi imkansız projelerinin arşivlerinde yerini bulmuştur. Cizre'de diri diri çocuk sivil altmış insanı yakarak öldürüyorsan bin yıllık kardeşlik söylemlerinin son kırıntılarını da zaten o yakılan insanlarla birlikte yakmışsınız demektir.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZİktidarın CHP Planı, muhalefetin geleceği 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanSiyasi yargı maceralarının bedelini kim ödüyor? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİktidar çıkış yolunu siyaset içinde bulmak zorunda 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMarx, YouTube kanalı açacakmış, kesin bilgi… 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENHayra alamet şeyler değil 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBaba ocağına polis kordonuyla giren evlat! 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSuriye’nin kimlik krizi ve İslamcı hibritizm 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTemeldeki sorun 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayKilitlenmiş düzen: Hindistan örneğiyle yol gösterici planlamanın sınırları 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİCHP'siz Türkiye nasıl şahlanıyor görün 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci3 yıllık OVP 3 günde bitti 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci bozulmaz, bozulamaz 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENereye gidiyoruz? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYolun sonu 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMahkemelere çağrı! Bütün seçimleri iptal edin ve bizi bu eziyetten kurtarın 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSavcılık Jennifer Lopez’i nasıl kaçırdı? 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBeklentiler ve gerçekler… 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Ortak Geleceğimiz... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTÜRKİYE’NİN HUKUK GÜNDEMİ 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 70 yıl öncenin 6-7 Eylül komünist avı... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKYeni devlet kurulurken 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPanoptikon’dan Palantir’e: İnsan kalesi nasıl düştü 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKanun tiyatrosu 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksal doğrular-yanlışlar… 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun‘Türk olmaktan niye rahatsız oluyorsunuz ki?’ 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİhale şartnamesi skandal! Moda’daki milyarlık vakıf arazisi kime peşkeş çekilecek? 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAhlâki Üstünlük 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Barışı yapay zekâ anlatıyor… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
14.12.2017
30.11.2017
13.09.2017
5.02.2017
28.04.2017
19.04.2017
1.02.2017
24.03.2017