Celal DENİZ
Bir kısa anımla başlayayım bu yazıya.
Lise birinci sınıftayım. Kompozisyon dersinde öğretmen camdan görünen bahçede ki badem ağacının tasvirini yapın dedi. Kompozisyon yazım kurallarını biliyorum. Giriş bölümünden sonra geliştirme bölümünde badem ağacının yapraksız meyvesiz dönemini Afrika'nın aç, çıplak ve yalın ayak gezen çocuklarına benzettim. Meyve vermiş yeşil yapraklara bürünmüş halini de gelişmiş metropol ülkelerin karnı tok sırtı pak çocuklarına benzettim. Ve sonuç bölümü ile kompozisyonu bitirdim.
Öğretmen bir başka derste beni yanına çağırdı. ''Oğlum sana suya sabuna dokunmayan bir konu veriyorum sen illa siyasetle açıklıyorsun''. Hocamızın soyadı Sabuncuoğlu idi. Aklıma oradan düştü anında cevap verdim. Hocam suya sabuna dokunmazsak pis kalır .. Cevap hocayı çokta memnun etmese 0,5 puan kırarak tam not verdi.
Bu anıyı nerden mi anımsadım. Özgür medya susturulunca medyada tek kale maç yapılıyor. En muhalifleri bile suya sabuna dokunmadan habercilik yapıyorlar. 12 Eylül yıllarından bilirim ki birçok yazar börtü böcekli, piknikli tatilli veya çocukluk anılarına dönerek yazılarını yazar maaşlarını alırlardı. Bana dokunmayan bin yaşasındı.
Bir an için bende düşündüm. Yazdığım yerel gazete yazılarımdan rahatsız oluyorsa şu fırtına geçene kadar çocukluk anılarımdan mı söz etsem diye. Şöyle bir geriye gittim. Daha ortaokul sıralarından başlayarak haksızlıklara ses vermişim, tepki vermişim. Daha çocuk yaşta toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmişim. Ben çocukluğumdan da söz etsem suya sabuna dokunmayan bir anı neredeyse bulamam, bulamadım da.
O zaman çocukluğuma dönmeyip zamanın gerçekliği içinde kalmam gerekiyordu. Böyle düşünürken bir genç arkadaştan bir telefon geldi. '' Abi partimizin önünde ki pankartı polis itfaiye aracını kullanarak indirdi'' dedi. 2 gün sonra güvenlik şubeden bir polis memuru beni arayarak ''Halkın İradesi Gasp Edilemez Yeşil Sol '' yazılı pankarttan dolayı ifade vermeye çağırıyordu. Yarın avukatımla gelirim dedim.
Ve avukat arkadaşımla emniyet müdürlüğü güvenlik şubeye gittik. İfade vereceğimizi söyledik. Soruldu ve bende cevapladım. Özetin özeti şu ki ''siyasi bir partiyiz astığımız afişte partimizin görüşünü kamuoyu ile paylaşmanın bir aracıdır. Suç olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki 15 Temmuz sonrası da Askeri darbeye karşı tepkimizi ifade eden pankartı da aynı yere asmıştık ''dedim. Dün soruşturmaya uğramayan eylemimiz bugün neden suç olarak görülüyor ki soruma polisin cevabı net ve kısaydı. ‘’Dün başka bugün başka’’.
Dün başka bugün başka sözü bende bir fıkrayı anımsattı. Ve orada polise de bu fıkrayı anlattım. Sizinle de paylaşayım.
''Saf adamın birisi genelevine gider. Kadına sorar; sizin neden çocuğunuz olmaz diye
Kadın; ya birisi gelip yapıyor birisi gelip bozuyor ''der.
Evet ülkede ki hukuk mevsimsel bir hukuka döndü. Bir gün oluyor baharı yaşıyoruz. Bir gün oluyor ağır bir kışı yaşıyoruz. İngiltere gibi ABD gibi yıllardır değişmeyen bir anayasaya sahip değiliz. Gelen iktidarlar hep iktidarlarını ''devletin bekası'' adına sağlama almak için anayasal düzenle hep oynadılar. Bir kere ile bir şey olmaz deyip kalıcı ve evrensel bir anayasa yapılamadı. Olan anayasaya da sadık kalınamadı.
İşte bunun için bugün meclise bir darbe yapıldı. HDP'li 10 vekil cezaevlerine gönderildi. İşte bunun için belediye başkanları tutuklanıyor belediyelere kayyumlar atanıyor. Böyle olunca bu ülkede ''halkın iradesini gasp etmek suçtur'' diye bir pankart asmakta suç kapsamında değerlendiriliyor.
Suya sabuna dokunmadan yaşamak ya da suya sabuna dokunmadan yazı yazmak gerçekten bu ülkede mümkün mü? Mümkün ancak vicdanını kiralık kasalarda saklamak koşulu ile. Bende kiralık kasaya konulacak vicdan yok. Öyleyse yazmakta, düşünmekte mücadelenin içinde olmakta sorumluluktur.
Başarıdan ayrı düşünülemeyecek bir inanç varsa o da büyük sorumluluk yüklenilmeden, büyük başarı elde edilemeyeceğidir der Anthony Robbins. Katılmamak mümkün mü?
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZİktidarın CHP Planı, muhalefetin geleceği 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanSiyasi yargı maceralarının bedelini kim ödüyor? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİktidar çıkış yolunu siyaset içinde bulmak zorunda 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMarx, YouTube kanalı açacakmış, kesin bilgi… 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENHayra alamet şeyler değil 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBaba ocağına polis kordonuyla giren evlat! 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSuriye’nin kimlik krizi ve İslamcı hibritizm 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTemeldeki sorun 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayKilitlenmiş düzen: Hindistan örneğiyle yol gösterici planlamanın sınırları 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİCHP'siz Türkiye nasıl şahlanıyor görün 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci3 yıllık OVP 3 günde bitti 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci bozulmaz, bozulamaz 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENereye gidiyoruz? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYolun sonu 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMahkemelere çağrı! Bütün seçimleri iptal edin ve bizi bu eziyetten kurtarın 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSavcılık Jennifer Lopez’i nasıl kaçırdı? 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBeklentiler ve gerçekler… 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Ortak Geleceğimiz... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTÜRKİYE’NİN HUKUK GÜNDEMİ 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 70 yıl öncenin 6-7 Eylül komünist avı... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKYeni devlet kurulurken 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPanoptikon’dan Palantir’e: İnsan kalesi nasıl düştü 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKanun tiyatrosu 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksal doğrular-yanlışlar… 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun‘Türk olmaktan niye rahatsız oluyorsunuz ki?’ 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİhale şartnamesi skandal! Moda’daki milyarlık vakıf arazisi kime peşkeş çekilecek? 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAhlâki Üstünlük 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Barışı yapay zekâ anlatıyor… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
14.12.2017
30.11.2017
13.09.2017
5.02.2017
28.04.2017
19.04.2017
1.02.2017
24.03.2017