Celal DENİZ
Ülke ciddi ciddi kanıyor. Kan kaybediyor.
Ülke hukuktan ekonomiye, bilimden kültüre oldukça bilinçli hamlelerle geriye itiliyor. AB ile olan ilişkiler bilinçli olarak geriliyor, hukuksuzluklarını kimse görmesin eleştirmesin diye AB'ye tehditler yapılıyor. Erdoğan'ın iç siyasete malzeme olan AB karşıtı restini Avrupa Parlamentosu görerek müzakerelerin dondurulması tavsiyesinde bulundu.
Ahmet Türk tutuklandı. Bu tutuklama ile ülkenin kanayan yarası daha da genişletildi. Hançer yarasına dönüştü.
Erdoğan ve biat etmiş siyasetçiler hem içeride hem de dışarıda travmalar yaşatıyorlar. Bu travmalar birer savaş travmasıdır. Ve bu travmalardan en çok etkilenen ise çocuklar gençler kadınlardır.
Bugün ülkede ilan edilmemiş ve bölgede fiilen içinde olunan savaşın insan üzerinde ki psikolojik travmalarını görmek için onu yaşayan insanlarla konuşmak yeterlidir. Bu yazımda iki genç insanın birbirinden bağımsız yaşadıklarını anlatmaya çalışacağım.
Bir yakınım genç ailesinde iki intihar vakası ile karşılaşır. Önce 13 yaşında kardeşi bir sabah intihar ederek yaşamına son vermiştir. Bu intihardan bir beş yıl sonra küçük çocuğunun intihar ettiği aynı gün ve saatte babada intihar eder. Aynı aileden 2 kişinin intihar yolunu seçmelerinin farklı gerekçeleri de olsa geride kalanlar üzerinde bu etki ciddi travmalar yaratır. Bu travmayı yaşayan genç askere gider. Şırnak'ın dağlarında komandodur. Çatışmaların tam ortasındadır. Bir gün yanında bir arkadaşını kaybeder. İçinde intikam hırsı alevlenir. Daha bir asılır elinde ki silahın tetiğine. Ateş eder eder ta ki yoruluncaya kadar.
Gün gelir askerlik biter. O askerlik anılarını, arkadaşlarını unutmaz. Sürekli yüreğinde bir bitimsiz acı onu rahatsız eder. Psikolojik tedavi görmeye başlar. Ve bugün hala hayat onun için bir zindandır. Ve o hep hayata, insana, yoksulluğa, kadere, Allaha isyan halindedir.
Bir diğer genç ise kimliğine göre 15 yaşındadır. Onun ifadesine göre 17 yaşındadır. Bugün lisede okumaktadır. Söyleneni hemen anlayacak kadar dikkatli bir çocuktur. Bu çocuk Kürt illerinin yakılıp yıkıldığı, yüzlerce insanın katledildiği Şırnak'ın bir ilçesindendir. Sokaklarında hendekler kazılır. Tüm halk hendek kazanların yanındadır. Gençlere yemek taşırlar, çay demlerler. O günlerde henüz devlet tanklarıyla toplarıyla harekete geçmemiştir. Çocuk yaştaki gençler 15 17 yaşın verdiği heyecanla hendeklerin gerisinde bulurlar kendilerini. Bir gün hendek gerisinde bulunan 15 yaşında ki 4 çocuğun, düşen bir bombayla paramparça olur körpe bedenleri. Burada sözü edilen genç (diyelim ki adı A olsun) mahallesinde birlikte oynadıkları birlikte eğlendikleri, birlikte şakalaştıkları arkadaşlarının paramparça olmuş cesetlerini görür. Onlara dokunur parçalarını toplamaya çalışır.
A adlı gencin ailesi çocuğunu o ilçenin dışına büyük bir kente akrabasına gönderir. Çocuk orada okuluna devam eder. Ancak yaşadığı travma onun peşini bırakmaz. Kabus olur. İki günde bir o patlamada paramparça olan arkadaşlarının görüntüleri gelir oturur uykusunda beynine. Kimlikte 15 kendi ifadesiyle 17 yaşında olan bu genç kendini yalnız hisseder. Gittikçe okulda ki arkadaşlarından uzaklaşır. İntihar düşüncesi zaman zaman şöyle bir yoklar kendisini. Bileklerini keserek intihara yönelmek ister. Eli gitmez yine de. Daha 17 yaşında doyamamış baharında ömrünün. Tamı tamına beş ay bu kabuslarla yaşar. Arkadaşları vardır çevresinde. Ama onu anlayan bir kişi çıkmaz yine de. Onlar güler şakalaşırken bu onların arasında sadece fiziken vardır. Ruhen başka bir dünyada intihara koşmakta.
Bu iki gencin yaşadıkları aslında tüm toplumun yaşadıklarından farklı değildir. 35 yıldan fazladır Kürt illerinde yaşanan ilan edilmemiş savaş hem Kürtlerin hem diğer Türkiye halklarının psikolojisini bozmakta, tüm toplumda Posttravmatik stres bozukluğuna yol açmaktadır. Bu stres bozukluğunu yaşayanlarla uzaktan seyredenlerin etkisi aynı değildir. Kürtler bu çatışmalı sürecin bütün acılarına tanıklık etmiş yaşamışlardır.
Posttravmatik stres bozukluğu kişinin, fizik bütünlüğünü bozacak bir tehdit yaşadığında veya böyle bir olaya tanık olduğunda ortaya çıkan bir hastalık türüdür. Anlattığımız iki kişide de ortaya çıkan bu durumdur. Aşırı bir çaresizlik, korku ve dehşet yaşanmıştır. Posttravmatik stres bozukluğu yaşayan bu gençler defalarca aynı olayı tekrar tekrar yaşamakta, her şeyin bittiğini yaşanacak bir gelecek kalmadığını düşünür, düşüncelerini toparlayamaz ve dağınıklaşırlar.
Bugün çatışmalı süreç en keskin haliyle devam ediyor. Bu süreç sona erse de bunu yarattığı tahribat kolay olmayacaktır. Hele de bu bir toplumsal travma şeklinde yaşanıyorsa o toplumun iletişim telleri ciddi tahribata uğramış demektir. Yeniden iletişim kurmak, bir arada yaşamak o kadar kolay olmayacaktır.
Savaş kötülüklerin anasıdır. Savaşı yaygınlaştıran, teşvik eden siyasetçiler ise savaşın içinde ki ''cadı'' rolüne uygun kişiliklerdir. Savaş sadece bir anda öldürmez, travmalarla ağır ağır öldürür. Bizler de ağır ağır öldürülüyoruz. Savaş yok oluşun eğik düzlemidir oysa.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZİktidarın CHP Planı, muhalefetin geleceği 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanSiyasi yargı maceralarının bedelini kim ödüyor? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİktidar çıkış yolunu siyaset içinde bulmak zorunda 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMarx, YouTube kanalı açacakmış, kesin bilgi… 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENHayra alamet şeyler değil 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBaba ocağına polis kordonuyla giren evlat! 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSuriye’nin kimlik krizi ve İslamcı hibritizm 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTemeldeki sorun 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayKilitlenmiş düzen: Hindistan örneğiyle yol gösterici planlamanın sınırları 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİCHP'siz Türkiye nasıl şahlanıyor görün 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci3 yıllık OVP 3 günde bitti 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci bozulmaz, bozulamaz 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENereye gidiyoruz? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYolun sonu 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMahkemelere çağrı! Bütün seçimleri iptal edin ve bizi bu eziyetten kurtarın 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSavcılık Jennifer Lopez’i nasıl kaçırdı? 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBeklentiler ve gerçekler… 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Ortak Geleceğimiz... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTÜRKİYE’NİN HUKUK GÜNDEMİ 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 70 yıl öncenin 6-7 Eylül komünist avı... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKYeni devlet kurulurken 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPanoptikon’dan Palantir’e: İnsan kalesi nasıl düştü 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKanun tiyatrosu 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksal doğrular-yanlışlar… 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun‘Türk olmaktan niye rahatsız oluyorsunuz ki?’ 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİhale şartnamesi skandal! Moda’daki milyarlık vakıf arazisi kime peşkeş çekilecek? 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAhlâki Üstünlük 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Barışı yapay zekâ anlatıyor… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
14.12.2017
30.11.2017
13.09.2017
5.02.2017
28.04.2017
19.04.2017
1.02.2017
24.03.2017