Celal DENİZ
Hrant Dink hakkında Türklüğü aşağılamaktan dolayı 301. maddeden dava açmışlardı. Hrant artık Kerinçsizgillerin hedefindeydi. Her mahkemede Hrant’ın yolunu gözler olmuşlardı. Türklük adına Hrant'a ağzının payını vermek istiyorlardı.
Böylesi günlerden birinde Antep'te DİSK Genel-İş sendikasının kongreleri yapılıyordu. Birer hafta arayla üç şubenin ayrı ayrı kongreleri vardı. Konuk konuşmacılara söz hakkı veriliyordu. Bir kongrede bende bulunduğum partiyi temsilen konuştum. Konuşmamda 301. Maddeden söz ettim. Hrant Dink'i hedef tahtasına getirdiğini anlattım. Bu yasanın faşist bir yasa olduğunu ve kaldırılması gerektiğini söyledim. CHP'de il başkanlığı yapmış mesleği avukat olan birisi benim sözlerime itiraz mealinde söz aldı ve 301. maddeyi savundu.
Bir sonra ki hafta yine Genel-iş sendikasının bir başka kongresine katıldık. Burada aynı avukat benden önce söz aldı. Cebinden bir kağıt çıkararak 301. maddenin yasada nasıl yazıldığını okudu. Ve geçen haftaki benim konuşmama gönderme yaparak sözlerini bağladı. Ben söz aldım cevap verdim. Orada şu sözleri söylediğimi hala net hatırlıyorum. '' Hukukçuya hukuk satacak değilim. Tereciye tere satmak gibi bir şey olur. Ancak Hitler'in de bir hukuk anlayışı vardır. Adına hukuk derseniz'' dedim ve sözlerimi bağladım.
Tabi günler geçti. Hrant katledildi. Tamı tamına bugün 10 yıl oldu, Hrant aramızdan alınalı.
Hrant o günlerde 301. maddeden nasıl ceza aldığına hayret ediyordu. Yargıya güvenmek istiyordu. Savcıların Hakimlerin yazılarının toplamını okuduklarında durumu anlayacaklarını, ve ceza vermeyeceklerini düşünüyordu. Ama öyle olmadı. Türklüğü aşağılamaktan ceza aldı.
İşte tam da burada Hrant'ın artık Türkiye'de ki adalet sistemine ve hukuk kavramına güveni kalmamıştı. Hrant için artık güvercin tedirginliğinde yaşama günleri başlamıştı. Ülkeyi terk etmeyi düşünmeye başladı. Ama hala umudu vardı. Yargıtay’dan bu ceza kararının döneceğini umuyordu. O anlamda terk etmedi bu toprakları. Ancak Yargıtay başsavcısının berat talebine rağmen genel kurulda oy çokluğu ile Hrant'ın Türklüğü aşağıladığı kanaati hakim oldu.
Ve tehditler başladı Hrant'a. Derin devlet kararını vermişti. Bu kılıç artığı zehir saçıyordu topluma. 1915'te yaşanan soykırımla yüzleşmek için toplumda bir kutup yıldızı oluyordu. Bu anlamda tez elden yok edilmeliydi.
Ve eline silah tutuşturulan, başına beyaz bere geçirilen bir psikopatla bu cinayet işlendi. Bu cinayetin kökü derindeydi. O günün bakanları başbakanları bu cinayetin Ankara'nın labirentlerinde kaybolmayacağını söylüyorlardı. Ancak cinayet planlı olduğundan o labirentlerden hala çıkılamadı. Hala mahkeme sürüyor. Ama bir türlü derinlere inilemedi. Çünkü katil Ogün Samast değildi. Devletin derinlerinde planlanmıştı. Sadece Samast’lar birer piyondu.
Evet 301. madde Hrantın Katlini meşrulaştıran bir yasaydı. Bizim Antepli sosyal demokrat avukat gibi bir çok kişi 301. maddeyi savunabiliyordu. O günün bakanları 301. maddeyi abartmayalım diyorlardı. Ama abartma değil bir gerçekti. Hrant'ı hedef tahtasına koyan o yasa ve yasanın savunucularıydı.
Hrant'ın ölümünden 10 yıl sonra Mecliste 3 Ermeni vekil bulunuyordu. Ermeni vekillerin meclise girebilmeleri önemliydi. Bu ülkenin demokratikleşmesine bir katkı olarak görüle bilinirdi. Hrant'ın öldürülmesinden 10 yıl sonra HDP milletvekili Garo Paylan kürsüden yaptığı konuşmada otoriter rejimlerin toplumda çeşitliliği yok ettiğini söyleyerek sözü 1915'te ki soykırıma getirdi. Ne ki sözlerini bağlamasına bile fırsat verilmedi. Sözlü bir linç başladı meclis sıralarından. Soykırım sözcüğünü sindirememişlerdi. Tıpkı Hrant'ın 1915'in soğumayan küllerini eşelemesine verilen tepkiler gibi Garo için de tepkiler verilmeye başlandı. Kürsü dokunulmazlığı sistemden yana olanlar için vardı. Ancak Kürtler için Ermeniler için kürsü dokunulmazlığı yoktu. Meclisin üç partisi birleşti tekleşti. Söz konusu olan vatansa gerisi teferruattı. AKP'nin ve CHP'nin Ermeni vekilleri Garo'ya sahip çıkamadılar. Aslında onlar Garo'ya değil yası tutulamamış yüzleşilememiş acılarına sahip çıkamamışlardı.
Bugün ülke Hrant'ın yaşadığı koşullardan daha geri, daha otoriter ve daha güvensiz bir durumdadır. Bu anlamda dün Hrant'ı koruyamadık. Ancak bugün Garo Paylan gibi ötekileştirilen ve hedef tahtasına konulan kişileri korumalı, sahip çıkmalıyız. Yoksa Hrantın acısı soğumadan yeni acılara seyirci kalabiliriz.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZİktidarın CHP Planı, muhalefetin geleceği 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanSiyasi yargı maceralarının bedelini kim ödüyor? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİktidar çıkış yolunu siyaset içinde bulmak zorunda 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMarx, YouTube kanalı açacakmış, kesin bilgi… 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENHayra alamet şeyler değil 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBaba ocağına polis kordonuyla giren evlat! 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSuriye’nin kimlik krizi ve İslamcı hibritizm 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTemeldeki sorun 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayKilitlenmiş düzen: Hindistan örneğiyle yol gösterici planlamanın sınırları 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİCHP'siz Türkiye nasıl şahlanıyor görün 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci3 yıllık OVP 3 günde bitti 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci bozulmaz, bozulamaz 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENereye gidiyoruz? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYolun sonu 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMahkemelere çağrı! Bütün seçimleri iptal edin ve bizi bu eziyetten kurtarın 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSavcılık Jennifer Lopez’i nasıl kaçırdı? 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBeklentiler ve gerçekler… 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Ortak Geleceğimiz... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTÜRKİYE’NİN HUKUK GÜNDEMİ 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 70 yıl öncenin 6-7 Eylül komünist avı... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKYeni devlet kurulurken 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPanoptikon’dan Palantir’e: İnsan kalesi nasıl düştü 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKanun tiyatrosu 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksal doğrular-yanlışlar… 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun‘Türk olmaktan niye rahatsız oluyorsunuz ki?’ 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİhale şartnamesi skandal! Moda’daki milyarlık vakıf arazisi kime peşkeş çekilecek? 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAhlâki Üstünlük 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Barışı yapay zekâ anlatıyor… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
14.12.2017
30.11.2017
13.09.2017
5.02.2017
28.04.2017
19.04.2017
1.02.2017
24.03.2017