Enver SEZGİN
Başbakan Tayyip Erdoğan geçen hafta Bingöl’de yaptığı konuşmanın bir bölümünde şunu söyledi: “Yezidi de bu milletin bir ferdidir. Bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır.”
Ezidilerin (Yezidiler) bu toprakların evlatları oldukları doğrudur. Ancak bu onların birinci sınıf vatandaşlar oldukları anlamına gelmiyor ne yazık ki... Ayrıca, şu da var; bu ülkede yaşama devam etmeleri gerekiyor ki ondan sonra birinci sınıf vatandaş olsunlar. Ne var ki Ezidiler’in büyük bir çoğunluğu artık ülkede, ülkelerinde bulunmuyor. Yurtlarını ve anılarını geride bırakıp Avrupa ülkelerine göç etmelerinin üzerinden yıllar geçti onların.
Oysa bu coğrafyanın bir rengiydiler. Genellikle köylerde yaşar, tarımla uğraşırlardı. Yaşadığım ilçeye her geldiklerinde büyük bir merakla onları izlerdim. Tıpkı bizim gibi Kürtçe konuşur, bizim gibi yaşarlardı. Ancak bir farkları vardı.
Neydi o fark?
Bunu biraz daha büyüdüğümde anlayacaktım.
Yıllar sonra bugün bile hatırladığımda büyük bir üzüntüye kapıldığım bir olayla karşılaştım.
Batman’ın şöyle uzunca iki caddeden oluşan bir çarşısı vardır, işte o çarşının tam orta yerinde çok sayıda kişinin bir genci ölesiye dövdüklerini gördüm.
Genç, geri geri giderek ve asla kaçmayı düşünmeden yumruklardan kendisini korumaya çalışıyordu. Az sonra sadece Ezidi olduğu için saldırıya uğradığını öğrendim. İçim acıdı. Öfkelendim. Birkaç vicdanlı insanla birlikte genci kurtarmaya çalıştık. Nafile bir çaba. Kalabalık giderek artıyordu.
Nihayet genç, polis karakoluna sığınarak linç edilmekten kurtulmuştu. Bugün bile neden o gençle birlikte kavgaya katılmadığıma, onunla birlikte dayak yemediğime üzülür ve kendime kızarım.
1984 yılına kadar nüfusları 60 bini bulan Ezidiler’in bugünkü nüfusu beş yüz kişinin altına düşmüştür.
Yeryüzünde yaşayan tüm Ezidiler’in Kürt olduğu söylenir. Irak Kürdistanı’nda yoğun olarak yaşarlar. Bu bölgenin dışında İran’da, Suriye’de ve Ermenistan’da yaşadıkları bilinir.
Türkiye’de ise Batman, Siirt, Urfa, Mardin, Diyarbakır ve Antep’ti toprakları.
Bunlardan Nedim Erkiş Batman’ın Beşiri ilçesinde doğmuş bir Ezidi. 1992 yılında ailesiyle Almanya’ya göç etmiş.
Nedim Erkiş şöyle diyor: “Ezidiler tarih boyunca defalarca katliamlara uğradılar. Baskılar gördüler. Sonra devlet bizi korucu olmaya zorladı. Olmaz dedik. Diğer yandan dağa çıkmamız istendi. Onu da kabul etmedik.”
Baskılara dayanamayan Ezidiler soluğu Avrupa’da alırlar.
Nedim Erkiş daha önce Beşiri’nin Kuşçukuru (Kelhok) köyünde yaşıyormuş. Gitmeden önce tüm “ötekiler” gibi arazilerini senet ve sözleşme karşılığında köyün “ileri gelenleri”ne emanet ediyorlar. Döndüklerinde evleri ve arazileri kendilerine teslim edilecek ya...
Köyün “ileri gelenleri” sözlerinde durmadılar. Nedim ve arkadaşlarının yapacağı tek bir şey vardı; mahkemeye başvurmak. Öyle de yaptılar. Şimdilerde arazi davaları Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüyor. Eylül ayı içinde davanın görülmesine devam edilecek (benzeri başka davalar da var).
Ezidi inancı hiçbir zaman devlet tarafından kabul edilmedi. Onların din hanesi ya bomboştu. Ya da Oveya X yazılırdı. Devlete göre onlar “yok”tular.
Oysa kadim bir dinden söz ediyoruz. Lakin Türkiye’de doğru dürüst ibadethaneleri bile yoktur. Doğru dürüst diyorum, çünkü ibadetlerini “evler”de sürdürmek zorunda kalmışlardır. Ne yazık ki onlara yönelik baskıların bir bölümü de aynı dili konuştukları en yakınlarından gelmiştir.
Ezidiler çok acı çektiler, eziyet gördüler. Acılarını hep içlerine gömdüler. Gönüllerince yas tutma şansına bile sahip olamadılar.
Gördükleri zulme ve çektikleri tüm acılara rağmen, doğup büyüdükleri topraklara geri dönmek istiyorlar. Bu dönüşleri kolaylaştırmak devletin elindedir. Çok şey istemiyorlar. Geride bıraktıkları evlerine ve arazilerine sahip olmak istiyorlar.
Nedim Erkiş’in dediği gibi, “Ayrı bir renk olarak barış sürecinin bir parçası olmak” istiyorlar.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015