Enver SEZGİN
Geçen yıl bu zamanlar PKK ile güvenlik güçleri arasında Şemdinli ve civarında çatışmalar patlak vermişti. Aylarca süren bu çatışmalar çok sayıda insanın ölümü ile sonuçlanmış, geleceğe dair kaygılar daha da artmıştı.
O günlerde hep birlikte ölümleri ve bizi bekleyen “karanlık günleri” konuşuyorduk.
Bugün durum farklıdır.
Artık kalıcı barışı ve sonrasını konuşuyoruz.
ABD’li düşünür ve yazar Ralph Waldo Emerson şöyle diyor: “Kendinizden başka hiç kimse size barışı getiremez.”
Barış ve çözüm sürecine verilen büyük destek bize halkın bu gerçeği kavradığını gösteriyor.
Ancak buraya gelmek o kadar kolay olmadı.
Bu yılın başında Öcalan ile başlatılan görüşmeler olumlu sonuçlar vermesine rağmen, otuz yıl süren savaşın yarattığı çok yönlü tahribatın olumsuz etkileri devam ediyor.
Umutlu bekleyişin yanında, “kaygı” ve “korku”dan da söz etmek mümkündür.
Önce ateşkes, daha sonra sınır dışına çekilme...
Oysa daha başından Öcalan’la bir kez daha müzakere yapılmasına sert bir biçimde karşı çıkanlar oldu.
Bazıları Öcalan’ın örgüt üzerindeki eski etkisini kaybettiğini iddia ettiler.
“Örgüt onu dinlemeyebilirdi.”
Öyle olmadı.
Geri çekilme başladı.
Bu kez çekilmenin çok yavaş yürüdüğünden söz edildi. Hatta bazıları “PKK’nin çekildiği yok” iddiasını ortaya attı. Burada PKK’den kaynaklanan birtakım problemler olabilir. Ancak bizzat geri çekilme sürecinin ürettiği bazı zorlukların olabileceği de unutulmamalıdır. Öte yandan ülkemizde meydana gelen bazı siyasi ve toplumsal dalgalanmalardan “geri çekilenlerin”de etkilenebileceğini hesaba katmak gerekiyor.
Her şeye rağmen “sınır dışına çıkış” devam ediyor.
Bu süre içinde “müzakere karşıtları” boş durmadı.
Örneğin bazı gazeteler KCK’daki yönetim değişikliğini hiç vakit geçirmeden İran-Suriye ittifakına bağladılar.
Kimileri her bir olumsuz olaydan sonra genel gidişatı yeni baştan değerlendirmemizi istiyorlar.
Amaç “çözüm süreci”ne son verilmesini sağlamak.
Barış ve çözüm sürecinin bu biçimde devam etmesinden memnun olmayanların son kozu Suriye Kürdistanı’nda meydana gelen çatışmalar oldu.
Onlar Suriye üzerinden “süreci” vurmaya çalışıyorlar.
Suriye Kürtlerinin çatışmalar ortasında kendilerine bir yaşam alanı yaratma çabaları farklı lanse ediliyor.
Geçici yönetim oluşturma girişimleri (üstelik bunu seçim yoluyla gerçekleştirmek istediklerini belirtiyorlar) “özerklik ilanı” olarak duyuruluyor. “Bu bir özerklik ilanı değildir” yönündeki açıklamalar hesaba katılmıyor. Olup bitenler çarpıtılarak sunuluyor.
Çok sayıda Kürt örgütünden meydana gelen Kürt Yüksek Konseyi’nin varlığı görmezden geliniyor. Konseyin bir bileşeni olan PYD üzerinden kışkırtmalar yapılıyor.
Nusra’nın işlediği cinayetlerden söz etmeyenler, Kürtlerin bir “düzen oluşturma” çabalarını Türkiye’nin güvenliğine karşı bir tehdit girişimi olarak sunuyorlar.
PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, “Biz Suriye’nin bir parçasıyız ve ne Suriye’nin geneli ne de bölge için bir tehlike oluşturuyoruz,” diyor. Onlar ise “Suriye’de bir Kürt devleti kurma çalışması var” iddialarını ısrarla sürdürüyorlar.
Bir köşe yazarı aynen şöyle yazıyor: “PYD’nin en önemli tezi ve söylemi ise, asıl düşmanın Türkiye olduğudur. Türkiye sadece Türkiye’deki değil bölgedeki tüm Kürtlerin asıl düşmanıdır.”
Buyurun işte.
Çarpıtmanın sınırı yok demek ki.
Anlaşılan şu; Suriye üzerinden “barış ve çözüm sürecini” vurmaya çalışıyorlar.
Bu sayede hem “müzakerelerden” ve hem de “müzakerecilerden” kurtulmuş olacaklar.
Hesap bu.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015