Enver SEZGİN
Nihat Yürek ekmeğini esnaflık yaparak kazanan biridir. Babası ile birlikte kahvecilik yapmaktadır.
İnsan hayatının güvencede olmadığı, kanunsuzluk ve adaletsizliğin hâkim olduğu yıllardı.
Korkunun ve baskının kol gezdiği yıllardan söz ediyorum. Nihat bir gündüz vakti arkadaşını ziyaret etmeye gittiği sırada polisler tarafından gözaltına alınır.
Hakkında “örgüt üyeliği” suçundan dava açılır. “İçeride” iki buçuk yıl kalır. Dışarı çıktığında işine devam eder. Ancak rahat bırakılmaz. Tekrar tutuklanır. Bu tutuklamalar birkaç kez tekrarlanır.
Sonunda 2004 yılında özgürlüğüne kavuşur. Toplam sekiz yıl cezaevinde yatar.
Nihat mahkûmiyetlerin olağan hâle geldiği bir yörede yaşıyordur. Böyle baktığımızda içeride geçirdiği sekiz yılın hiçbir “olağanüstülüğü” yoktur aslında. “Vaka-i adiyeden” deyip geçebilirsiniz.
Ancak bundan sonrası için aynı şeyleri söylemek güç olsa gerek.
Nihat üçü erkek biri kız olmak üzere dört çocuk babasıdır. Cezaevinden çıktıktan sonra bir süre çiftçilik yapar. İşleri kötü gider. Sonrasında bir süre işsiz kalır. Nihayet belediyede bir iş bulup çalışmaya başlar. Kıt kanaat geçinmektedir. Olsun, çocuklarının da desteği ile zoru kolaylayabilirdi.
Hiç değilse cezaevinde değildir. Bir süredir devlet, evinin kapısını çalmamıştır.
Henüz “içeri girme” sırasının çocuklarına geldiğinin farkında değildir.
Yürek ailesi için rahatlama dönemi gelmemiştir.
Ortanca oğlu 18 yaşındadır. 2011 yılında bir “çadır eylemi” sırasında yakalanır. Gözaltına alınan yüz kişiden doksan sekizi serbest bırakılır. Mazlum Yürek ve bir başka arkadaşı ise tutuklanır.
Mazlum dokuz yıla mahkûm edilir. Nihat artık bir cezaevi ziyaretçisidir.
Çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamak, ona moral vermek...
Bununla kalsa yine de iyi.
Çok geçmez en küçük çocuğunu gözaltına alırlar.
Güvenlik güçleri, Çekdar’ı yakalamak için eve baskın düzenler.
Baba Nihat’ın söylediğine göre polisler ev araması sırasında Çekdar’ın yattığı odaya patlayıcı madde koyarlar.
“Aranan deliller(!) bulunmuştur.”
Baba bu duruma itiraz eder. Polislerin hazırladığı tutanağı imzalamaz.
Bununla da yetinmez. Savcılığa dilekçe ile başvurur. Polislerden şikâyetçidir. Yerel gazeteler bu olaydan söz eder. Gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamak için çaba sarf eden Nihat bir sonuç alamadığı gibi kendisini sanık sandalyesinde bulur. İddianameye göre polislere “iftira” etmiştir.
İlk celsede beraat eder.
Çekdar sekiz ayrı suçtan yargılanır ve yirmi bir yıla mahkûm edilir. Ancak suçun meydana geldiği tarihte on sekiz yaşını doldurmadığı için cezası on bir yıla indirilir.
Bu son tutuklama değildir.
Yürek ailesine yönelik “operasyonlar ”devam eder.
Bu kez sıra en büyüğüne yani Veysel’e gelmiştir.
O bir Newroz gösterisi sırasında yakalanır. Onun için uygun(!) görülen ceza ise on bir yıldır.
“Dışarıda” ailenin tek erkek çocuğu kalmamıştır.
Bu arada Nihat Yürek’in iki kardeşi de yıllardır cezaevinde yatmaktadır.
Aile boyu mahkûmiyet anlayacağınız.
Üç oğlu ve iki kardeşi cezaevinde olan bir kişinin isteyeceği ilk şey herhâlde bir af çıkarılması olacaktır.
Ancak Nihat’ın isteği bu değildir.
Nihat aldığı maaşla kıt kanaat geçinmektedir.
Üç oğlu üç ayrı şehirlerdeki cezaevlerinde “ikamet” etmektedirler. Kardeşleri de öyle.
Ne maddi durumu ve ne de olanakları haftanın bir kaç gününü şehirler arasında mekik dokumaya elverişlidir.
Onun isteği üç oğlunun ve elbette iki kardeşinin aynı cezaevine gönderilmeleridir.
Talebi bu.
Çok şey mi istiyor?
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015