Enver SEZGİN
Mahfuz Kutlu İlk kez gözaltına alındığında henüz on üç yaşındadır. Pek çok akranı gibi okuluna devam etmektedir. Güvenlik güçleri onu sabaha karşı saat 03:00’te yatağından alıp götürürler. “Polise taş attığı” gerekçesi ile gözaltına alınmıştır. O günden sonra Mahfuz rahat yüzü görmez. Defalarca aynı nedenle yakalanır.
İki yıl önce evinden alınıp götürüldüğünde aylarca tutuklu kalır. Pozantı Cezaevi’nde tam bir vahşetle karşı karşıya gelir. Dokuz ay sonra tahliye edilir.
Geçtiğimiz yılın sonuna doğru bir kez daha tutuklanır. Önce Mardin Cezaevi’ne gönderilir. İkinci durağı Sincan Çocuk ve Gençlik Cezaevi’dir.
Mahfuz ve arkadaşları için asıl zor günler burada başlar. Bir gün arkadaşlarından biri hastalanır. Bu nedenle sayım sırasında ayağa kalkamaz.
Sen misin ayağa kalkmayan!
Gardiyanlar cop ve demir çubuklarla saldırıya geçerler. Bulundukları odaya tazyikli su ve biber gazı sıkarlar. Çocuklar sıra dayağından geçirilir. Sekiz çocuk ağır şekilde dövülür. Mahfuz Kutlu da bu dayaktan fazlasıyla nasibini alır. Kolunda sigara söndürürler, burnunu kırarlar.
Sabaha kadar elleri bağlı ve çıplak vaziyette yerde yatırırlar.
Onlar çocuktu ve işkence gördüler.
İnsanlındık dışı davranışlara itiraz ettiler. Avazları çıktığı kadar bağırdılar.
Duyan olmadı. Kafaları, burunları kırıldı, yardım istediler. Kimse yardıma gitmedi.
Mahfuz, Ferit ve diğerleri...
Eziyet gördüler, yerlerde sürüklendiler.
Dört “yaralı” çocuk şu anda Şakran Çocuk ve Gençlik Cezaevi’nde yatıyor.
Yaklaşık iki hafta önce Reşit Kutlu çocuğunu ziyaret eder.
Söylediğine göre Mahfuz’un kollarındaki sigara izler hâlâ duruyor.
“Çocuğum dört yıldır bayram yüzü görmedi” diyor.
İşkence gören bir başka çocuk ise on altı yaşındaki Ferit Tay’dır.
Tıpkı diğer tutuklular gibi o da saatlerce dayaktan geçirilir. Çenesini kırarlar.
Anne Fatma Tay, Şırnak’tan tam 1625 km. uzakta olan İzmir’e çocuğunu görmeye gider. Onu yara bere içinde görür.
Çok üzülür, canı yanar. Lakin çaresizdir. Eziyet gören sevgili oğludur. Öfkelenir.
Ferit Tay da, Mahfuz gibi sabaha karşı yatağından alınıp götürülmüş.
Anne Fatma Tay “Çocuğumun tek suçu Kürt olmasıdır” diyor.
Ziyareti sırasında çocukların Şakran Cezaevi’nde de eziyet görmeye devam ettiklerini öğreniyor.Küfürler, aşağılanmalar, hakaretler...
Gurbet Uçar Türkiye’nin değişik cezaevlerinde kalan çok sayıda çocuk mahpuslarla ilgilenen bir avukattır.
Şakran Cezaevi’nde kalan dört çocuk mahkûmu periyodik olarak ziyaret etmektedir. İlk görüşmesinde çocukların vücutlarının muhtelif yerlerinde işkence izleri olduğunu görür.
Şunu ifade ediyor: Mağdurların Şakran Cezaevi’ne nakledildikleri gün hastaneye sevk edilmesi gerekiyordu, bu yapılmamış.
Nedenini şöyle açıklıyor: “Cezaevi yönetimi yaraların iyileşmesini bekledi.”
Buna rağmen üç çocuk darp raporu alırlar.
Geçtiğimiz günlerde Tutuklu Yakınları Derneği (TAY-DER), İnsan Hakları Derneği (İHD) veÇağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubeleri bir basın toplantısı ile çocuk mahpuslara sistematik, işkence yapıldığı yönünde açıklamalarda bulundular.
Açıklamalar ses getirir.
Meclis İnsan Hakları Komisyonu, TAY-DER’den bir rapor yazmasını talep eder.
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre şu anda ülkenin değişik cezaevlerinde 1879 tutuklu ve hükümlü çocuk yatmaktadır.
Onlar çok kötü koşullarda yaşıyorlar.
Dayak yiyor, işkence görüyorlar.
Türkiye’nin cezaevlerinde, “her gün, her an çocuk mahpuslara işkence yapılmakta ve insan onuruyla bağdaşmayan uygulamalarla, çocuk olmalarından kaynaklanan tüm hakları ihlal edilmektedir”.
Duyan var mı?
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015