Enver SEZGİN
Halkın oyuyla cumhurbaşkanlığı makamına seçilecekseniz, memleket meseleleri ile ilgili söyleyecek sözleriniz olmalıdır. Sorunlarla ilgilenmek, çözüm yolları önermek durumundasınız. Bu problemlerden bazıları “el yakan cinsinden” olabilir. Kimi zaman ise, size sorulan sorular karşısında zorlanır; kaçamak yanıtlar verirsiniz. Ekmeleddin İhsanoğlu gibi, birden fazla partinin adayıysanız işiniz daha da zordur.
Tarafgazetesinin 17 Temmuz günlü sayısında, Tuğba Tekerek’in, Ekmeleddin İhsanoğlu ile yaptığı söyleşiyi okudum.
İhsanoğlu, anadil eğitimine karşı çıkarak, İngiltere’deki uygulamadan söz etmiş.
Gazeteci arkadaşımız çoklu anadil eğitimi yapılan İspanya’yı örnek gösterince, buna yanıtı çok kısa olmuş: “O başka.”
Başka dediği şu: 1978 yılında yürürlüğe giren İspanya Anayasası’nın 3. maddesi şöyle diyor: “1. Devletin resmi dili Kastilyancadır. Tüm İspanyolların bu dili bilme ödevi ve kullanma hakkı vardır. 2. Diğer İspanyol dilleri de, kendi yasalarına göre, ilgili ‘Özerk Topluluklarda’ resmi dildir.”
Buradan yola çıkarak örneğin, Bask Bölgesi’nde farklı biçimlerde anadil eğitimi yapılmaktadır.
Bazı uygulamalarda Bask diline ağırlık verilirken, bazısında ise İspanyolca eğitim ağır basmaktadır.
Kimi uygulamalarda ise her iki dil arasında eşitlik ağırlık sözkonusu olabilmektedir.
İhsanoğlu söyleşi sırasında, “Değişik etnik yapısı olan tek ülke biz değiliz” demiş. Çok doğru. Bunların çoğunda birden fazla dilde eğitim verilmektedir. Avrupa’dan örnek verecek olursak, Belçika’dan başlayabiliriz. Bu ülkede, farklı bölgelerde, kamu okullarında anadil eğitimi mevcuttur.
Keza, Finlandiya’da İsveçlilerin yoğun olarak yaşadığı yörede İsveççe eğitim verilmektedir.İsviçre’de ise her kanton kendi resmî dilinde eğitim yapmaktadır. Küçük bir ülke olanLüksemburg’da okul hayatı boyunca anadil eğitimi vardır.
Son yıllara kadar anadil eğitiminde çok katı olan Fransa’da bile bu gün artık devlet okullarında altı bölgesel dilde eğitim yapılmaktadır.
Türkiye’de anadil meselesine bakacak olursak; bunun yüzbinlerce insanın talebi olduğunu görürüz.
Ekmeleddin İhsanoğlu sözkonusu röportajda, “Kürtçenin, ‘evde, çarşıda konuş’ şeklinde dar bir kullanım sahasına hapsedilmesine de katılmıyorum” demiş. Ekmeleddin Bey, herhalde Türkiye’nin bu dönemi çoktan geride bıraktığının farkındadır.
Eklemiş: “O dilde şiirin, tiyatronun, romanların yazılması lazım.” Kürt yazınının ve gazeteciliğinin bir geleneği vardır. İlk Kürt gazetesi olan “Kürdistan”ın 1898 yılında Mısır’da,Mikdad Midhat Bedirxan tarafından çıkarılmasından bu yana çok sayıda Kürtçe gazete ve dergi yayın hayatına katıldı. Bu topraklarda yüzyıllardır Kürtçe kitaplar yazılmaktadır. Kürtçenin yasaklı olduğu dönemlerde dahi, Kürt yazarları, edebiyatçıları büyük fedakârlıklar göstererek, romanlar, şiirler yazdılar, zor koşullarda okuyuculara ulaştırmaya çalıştılar. Kürt dilinin ayakta kalması, gelişmesi için ellerlinden geleni yaptılar. Bugün onlarca Kürt genci anadillerinden roman ve şiir yazmaktadırlar.
Devletin kanalı olan TRT ŞEŞ (Altı)’te bile Kürtçe dizileri izlemek mümkündür. Üniversitelerde ilgili kürsüler var. Devlet okullarında, Kürtçe, seçmeli ders olarak okutulmaktadır.
İhsanoğlu, söyleşi sırasında bir de şu soruyu sormuş: “... Bir tek dil farkı var aramızda, bu dil farkı üzerinden, husumet mi üreteceğiz?”
Bir dili yasaklarsanız, onun özgürleşmesine izin vermezseniz husumet yaratırsınız.
Tüm taleplere rağmen, bir ülkede anadil eğitimi yapılmıyorsa, o dilin tam özgürlüğünden söz edilemez. Orada bir eşitsizlik var demektir.
Birarada yaşama iradesini zayıflatan, husumet yaratan işte bu eşitsizliktir.
Toronto Üniversitesi’nden Prof. Dr. Jim Cummins bir makalesinde şunları belirtiyor: “Çocuğun dilini reddetmek çocuğun kendisini reddetmek demektir.”
Bir halkın anadilde eğitim yapma hakkını inkâr etmek, o halkı inkâr etmek anlamına gelir.
Mesele budur.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015