Enver SEZGİN
11 Aralık 1974 yılında Urfa’nın Viranşehirilçesinden, Suriye’nin Resulayn ilçesine geçen dokuz yoksul köylü dönüşlerinde tuzağa düşürülür ve daha sonra da sırtlarında taşıdıkları çay balyalarına el konulur. Ardından, sınıra sürülerek orada kurşuna dizilerek öldürülür. Binlerce insan bu olayı protesto etmek için Viranşehir’e akın eder… Yağmurlu bir gündü. Miting için kalabalığa çamurlu bir alan işaret edilmişti. İnsanlar o çamur deryasında tepkilerini dile getirip sessizce dağılmışlardı. Daha sonra Urfa 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıklar hakkında dava açılır. Ne yazık ki mahkeme, dosya hakkında “ceza tayinine mahal yoktur” yönünde bir karar alır. Olayın üzeri örtülür. Bu katliamdan 37 yıl sonra, yine bir aralık ayında başka yerde çok daha büyük bir katliam yapıldı.
Üç yıl önce devletin bombardımanları sonucu 34 can yaşamını yitirdi. O gün onlarca insan evlerinin geçimini sağlamak için sınır ötesine gitmişlerdi. Her zaman yaptıkları bir işti bu.
Altı, bilemediniz yedi saat sonra evlerine döneceklerdi.
Bu kez cenazeleri geldi.
Bombardımanda yaşamını yitirenlerden biri olan Şirvan Encü’nün annesini dinleyelim: “Sabah çocuklarımı uyandırdım, kahvaltımızı yaptık. Eşimle kararlaştırmıştık; Şirvanımın sevdiği bir kız vardı, isteyecektik. O gün annemlere gittik. Annemin, babamın, kardeşlerimin rızasını istedim. Döndüğümüzde Şirvanım kaçağa gitmişti. Akşam döner, yemek yer öyle gideriz dedim kendi kendime. Ancak akşam Şirvanımım cenazesine gittik.”
Aslında Roboski köylülerinin dramı 1990’lı yıllara dayanıyor. Devlet onları doğup büyüdükleri köylerinden zorla çıkarır. Bugün yaşadıkları topraklara yerleşirler.
Ancak yaşadıkları bu topraklar tarıma elverişli değildir. Mecburen “sınır ticareti” yapacaklardı.
O gün Irak sınırına doğru yürüdüklerinde, dönüş yolunun kendileri için bir cehenneme döneceğini bilemezlerdi.
Bombardımandan kurtulanlardan biri olan Servet Encü’nün söyledikleri, katliamın boyutlarını gözler önüne sermektedir: “Türkiye tarafına çok az bir mesafe kalmıştı. Havan toplarının sesi geliyordu. Tüm yollar kapatıldı. O sırada yirmi metre ileride olan katırıma bakmaya gittim. Ne olduysa o sırada oldu. Önce bir aydınlatma oldu. O basınçla yerimden metrelerce öteye fırladım. Gözümü açtığımda arkadaşlarımın, katırların parçaları gökten yağıyordu. Hayvanlarla insanların parçaları birbirine karışmıştı. Birbirimizle haberleşmek için telsiz vardı. ‘Beni duyan var mı’, diye sordum. Köyden biri duymuş. ‘Söyle, Servet’ dedi. ‘Bizi bitirdiler’ dedim.”
Köylüler, askeriyeye haber verir. Ancak hiçbir yardım gelmez. Başlarının çaresine bakacaklardır. Ceset parçalarını torbalara doldurup katır sırtında köye kadar taşırlar.
Katliamı yapan devlet bu kez cenaze töreninin yapılmasına engel çıkartır. Daha sonra ise toplu mezar yapılmasına karşı çıkarlar. Köylüler kabul etmez. Adalet mücadelesi onları beklemektedir. Bunun o kadar kolay olmadığını kısa sürede anlayacaklardır.
Tehdit, gözaltı, para cezaları…
Evleri kurşunlanır. Yine de mahkeme kapılarını aşındırırlar.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Haziran 2013 tarihinde görevsizlik kararı vererek dosyayı, Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı’na gönderir. Askerî Savcılık ise, “olayı yapanlar hakkında kamu davası açılmasına gerek olmadığına” karar verir.
Zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Şırnak Şerafettin Elçi Havaalanı’nın açılış gününde Roboskililere, dosyanın kapatılmayacağına dair söz vermişti. Öyle olmadı.
Askerî Savcılık katliamı görmezden gelerek dosyayı kapattı. Ancak vicdanlardaki dosya kapanmadı, kapanmaz. Bu kez katliamın üstünü örtemeyecekler.
Bu ülke bu utancı daha fazla kaldıramaz.
Bu toplum bu ağırlığı uzun süre boynunda taşıyamaz.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015