Enver SEZGİN
Kuzey İrlanda Barış Süreci’nin mimarlarından ve dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair’in görüşmelerdeki temsilcisi olan Jonathan Powwerşunu ifade ediyor: “Müzakerelerin başarılı olması için en önemli önkoşul tarafların askerî olarak kazanamayacağını, birbirlerini tamamen yenemeyeceklerini anlamalarıdır.”
Onlar uzun süre devam eden görüşmeler ve tartışmalar sonunda çatışmalara son vererek, siyaseten anlaşabileceklerine karar verdiler. Bugün, Kuzey İrlanda sorunu tamamen çözülmüş değil. Ama ilişkiler normalleşti. Şiddetin yerini “demokratik siyaset” aldı.
Bir müddettir, Türkiye’de de benzeri bir sürece tanıklık etmekteyiz.
PKK liderlerinden Murat Karayılan, 2008 yılında, Yasemin Çongar ve Ahmet Altan’a telsiz aracılığıyla verdiği röportajda şunu söylüyor: “Bizce bu savaşın galibi yoktur. Güçlerin yenememe durumu sözkonusudur. Yıllar boyu sürse de galibi olamayacaktır.” Yine Aynı Murat Karayılan’ın, bu kezRadikal Gazetesi’nden Ertuğrul Mavioğlu’na verdiği mülakatın içinde de benzeri sözleri bulmak mümkündür.
Devleti temsil edenler ise, her fırsatta “PKK’nın kökünü kazımaktan” söz ettiler. Tüm askerî imkânları kullandılar. Sıkıştıkları anlarda ise, bu örgütle şu veya bu düzeyde temas kurdular. Yurtiçinde ve yurtdışında dolaylı ya da doğrudan görüşmeler yaptılar. Bir yandan da, askerî operasyonlar yürütmekten geri durmadılar.
Sonunda devletin aklı başına geldi; sağduyu hâkim oldu. Devlet geç de olsa PKK’yi silahla yenemeyeceğini anladı.
2007 yılında sekiz gün süren sınır ötesi operasyon başlatıldı. Operasyondan hemen sonra yetkililer, PKK’ye “ağır bir darbe” vurduklarını öne sürdüler. Ancak, gerçek kısa sürede ortaya çıktı. PKK bu operasyondan sonra daha da güçlendi. İşte “Oslo Süreci” bu gelişmelerin arkasından başladı.
2012 yılında Şemdinli ve çevresinde patlak veren ve aylarca devam eden savaş yüzlerce cana mal olmuştu. Her iki taraf da amacına ulaşamamış, bu gelişme yeni bir diyalogun önünü açmıştı.
Bugün işte o diyalogun bir sonucu olarak, “silahlı mücadeleyi sonlandırmaktan” söz ediyoruz.
Otuz yılı aşkındır yıkıcı bir savaşın içinde yaşıyoruz. Savaş şiddetlendikçe kayıplar da arttı. Şiddet giderek tüm Türkiye’ye yayıldı. Şehirlerde bombalar patladı. Ölümler kitlesel bir hâl aldı. Düşmanlılar körüklendi. Bir iç savaş tehlikesi korkusu tüm toplumu sardı.
İnsanlar geleceğin karanlık olduğunu gördüler. Savaşın yıkıcı etkilerini her geçen gün daha çok hissettiler. Kendileri ve yakınları için daha çok kaygı duymaya başladılar. Sonuçta, “bu savaşın ne pahasına olursa olsun sona erdirilmesinin” gereğinin bilincine vardılar.
Bugün, sürece büyük desteğin temel sebebi işte budur. Koşulların zorlaması ve toplumun barış talebi tarafları “çözüm masasına” oturttu.
Abdullah Öcalan Newroz kutlamalarına gönderdiği mektubunda bu gerçeği şu ifadelerle dile getirmiş: “Tarih ve halklarımız bizden dönemin ruhuna uygun bir demokratik çözüm ve barış talep etmektedir.”
Lakin bu böyledir diye barış kendiliğinden gelmeyecektir.
Barış ve çözüm sürecine sahip çıkmak yetmez. Buna uygun davranmak ve risk almak gerekiyor.
Süreci yaşatmak ve onu canlı tutmak önemlidir. Ancak yeterli değildir.
Asıl mesele, ileriye doğru yürümektir; sağlam ve kalıcı adımlar atmaktır.
Öcalan, “Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşık 40 yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihî görmekteyim”, diyerek yeni bir süreci başlatmaya hazır olduğunu gösterdi.
Sıra hükümetin atması gereken adımlarına geldi.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015