Enver SEZGİN
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir ödül töreni sırasında yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Kardeşim, neyin eksik senin. Cumhurbaşkanı çıkardın mı? Çıkardın. Başbakan çıkardın mı? Çıkardın. Bakan çıkardın mı? Çıkardın. Daha ne istiyorsun.”
Bu sözleri ilk duyduğumda, ister istemez merhumŞerafettin Elçi ile birlikte Nurettin Yılmaz’ı ve onun yaşadıklarını hatırladım.
Nurettin Yılmaz, 1973 yılında CHP’den Mardin milletvekili olarak parlamentoya girer. Girer girmez içinden geldiği toplumun sorunlarını parlamento kürsüsünde dile getirir.
Viranşehir Katliamı ve Diyarbakırlı gazeteci, Aziz Korkmaz’ın şüpheli ölümü (Aziz Korkmaz’ın ölümü üzerindeki sır perdesi bugün bile kalkmış değildir) gibi birçok olayı Meclis gündemine taşır. Sınır boylarında yaşayan Kürt köylülerinin sorunlarıyla ilgilidir. Bölgede uygulanan tüm baskıların Türkiye gündemine taşınmasına yardımcı olur.
1977 yılının genel seçimleri için hazırlanan CHP’nin adaylık listesinde, Bülent Ecevit’in vetosu nedeniyle kendisine yer bulamaz.
Listelerin Yüksek Seçim Kurulu’na verileceği son gün, bağımsız aday olarak başvurusunu yapar. Kazanacağından emindir ve kazanır. Böylelikle parlamentodaki mücadelesini kaldığı yerden devam ettirme fırsatı bulur.
1980 yılında Fahri Korutürk’ün görevinin sona ermesi sürecinde Cumhurbaşkanı adayı olur.
Adaylık başvurusu sırasında şu açıklamayı yapar: “Meclis’in mevcut yapısıyla Cumhurbaşkanlığı’na seçilmeyeceğimi biliyorum. Ama bir Kürtün de Cumhurbaşkanlığı’na aday olabileceğini kanıtlamak için aday oldum. Bir Kürt neden aday olmasın?”
Yılmaz, “Yakın Tarihin Tanığıyım” adlı kitabında sözkonusu açıklamasının kendisine nasıl pahalıya mal olduğunu şu cümleyle anlatır: “12 Eylül faşist cuntası döneminde yaşayacağım tutukluluk sürecinde coplarla, falakalarla, aç bırakmalarla, onur kırıcı davranışlarla, dışkı yedirmeye zorlamalarla çıkacaktır karşıma.”
Nurettin Yılmaz, darbeden hemen sonra tutuklanarak Ulucanlar Cezaevi’ne gönderilir. Buradan kendi isteğiyle Diyarbakır Cezaevi’ne nakledilir.
Diyarbakır’a gidince “bir ay içinde dava açılacağını ve tahliye ile beraatına karar verileceğini” düşünüyordu. Fena hâlde yanıldığını kısa sürede anlayacaktı.
Karlı bir günde cezaevine götürürler.
Onu teslim alan çavuş, “Demek ki, Kürdistan Cumhurbaşkanı sensin ha… Bekliyorduk seni,” der.
Onu önce tıraş ederler. Daha sonra ise eline bir süpürge vererek yerdeki saçları temizlemesini isterler. İtiraz eder.
Bunun üzerine telefonla üstleri ile konuşurlar. Biraz sonra hücrenin kilitlerini açıp onu dışarı çıkarırlar. “Bir milletvekiline yaraşır muamele yapılsın talimatı aldıklarını” düşünür.
Yanılmıştır.
Coplarla saldırmaya başlarlar. Bu dayak bayılana kadar devam eder. Meğer her gelen tutukluya hoşgeldin programıymış.
Bir gün, onu 35. hücrenin birinci katına götürürler. Çok sonra ve tam kendinden geçmişken, bir gardiyanın tekmeleriyle uyanır. Gözleri bağlı hâlde koridor olduğunu sandığı bir yere çıkarırlar. Etrafında dört veya beş kişi vardır. İçlerinden biri, “Gel bakalım Kürdistan cumhurbaşkanı gel,” diye bağırır. Önce cop darbeleriyle onu hırpalarlar. Ardından falakaya yatırırlar. Bu işkence uzun süre devam eder. Sonra ise pislik kokulu kör bir hücreye atarlar.
Nurettin yılmaz, Diyarbakır Cezaevi’nde, kendi deyimiyle, “nice onurlu, cesur, mütevazı yiğitlerle” tanışır. Onlarla birlikte işkence görür. İnsanlık dışı muameleyle karşılaşır.
Bir keresinde gardiyanlar ona, “ya bir bardak dışkılı su içeceksin ya da kafanı hücredeki dışkılı su ile yıkayacaksın” diye baskı yaparlar. İkisini de kabul etmez. Önce vahşice coplanır; daha sonra ise zorla yere yatırıp kafasını acımasızca dışkılı suyla yıkarlar.
Nurettin Yılmaz, Diyarbakır Cezaevi’nde yattığı süre içinde, hemen her gün, “Cumhurbaşkanı nerede?” söylemiyle başlayan işkence seanslarından geçti, hakaretlere uğradı.
Bugün, 77 yaşında onurlu bir insan olarak hayatını sürdürmektedir.
İlk Kürt Cumhurbaşkanı adayı unvanını taşıyarak…
Yazarlar
-
Taha AkyolSüreç nereye? 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖcalan ziyareti olmuş sayıyor mu? 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUBir ziyaretin ardından düşündüklerim 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBorçları SDG mi ödeyecek? 28.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUİmralı ziyaretiyle hangi noktaya geldik? 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezYeni Dünya Düzeni: Eski Eğilimler 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYCHP nereye koşuyor.... 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAPO anıtı yontuluyor 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğluİmralı ziyareti, ‘çözüm süreci’ne sahiplik gerektiğini söylüyor 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanSuriye’deki PKK ne olacak? Bu kanaat önderleriyle işimiz çok zor… 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKimse boşuna refah beklemesin 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKodlar 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNÜç görüntü: Amerikan katarı püfleye püfleye ilerliyor 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİlk adım Öcalan olunca süreç zorlanıyor 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanGizlice İmralı’ya gidildi ama daha turpun büyüğü heybede… 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİlk yılında Trump yönetimi: Yeni sınıf ittifakları ve alternatifler 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBir sistem bu kadar yanlış yaparsa kürtler ve aleviler zor durumdadır 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİthal ette skandal bitmiyor: Sığırlar da hep aynı şirketten alınmış! 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRLİDER APO MU DEMİRTAŞ MI? 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUİmralı kararı bir semboldü! O kadar! 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasÖcalan ziyaretinin kilitlediği çözüm 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTPrusias ad Hypium’den Akçakoca cezaevine… 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAİmralı’ya Gidiş; Tarihsel Bir Eşik ve Yeni Dönemin Habercisi... 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni sürecin ilk büyük krizi: CHP’nin İmralı kararı 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan artık masada 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilDevlet Bahçeli, MHP ve Kürt Sorunu: Çelişkiler, strateji ve olasılıklar 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİBB İDDİANAMESİ… 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÖrgütüne silah bıraktırırken Öcalan’ın “teröristbaşı” olduğunu hatırlayanlar…. 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEİmralı konusu 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin toplumsal trendleri: Eriyen orta sınıf, sosyal gettolar, anlık tatmin ekonomisi ve gelec 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP'ye haksızlık ediliyor 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANİmralı ziyareti fırtınası 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist stratejiye dair hayati tartışmalar 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015