Enver SEZGİN
Sabahlardan bir sabahın erken vaktinde kendimi kirli bir yatağın üzerinde oturur buluyorum. Birkaç dakika öylece durup nerede olduğumu hatırlamaya çalışıyorum. Yetmiyor, birkaç dakika daha… Uyku mahmurluğum geçiyor, üstüne bir şaşkınlık alıyor beni. Neredeyim gerçekten! Bir duvar, öbür duvar; duvarlar, eşyalar tanıdık değil.
Çıldırmak üzereyim; burası neresi? Ya ben buraya nasıl geldim? Üç yıldır İstanbul’dayım. Sayısız ev değiştirdim. Uğramadığım semt yok gibi; Şirinevler, Fındıkzade, Aksaray, Fındıklı, Harbiye… Sayın sayabildiğiniz kadar. Bu kadar ev değiştirirseniz hâliyle çoğu zaman nerede olduğunuzu da unutabiliyorsunuz.
Şizofrenik bir hâl, insanın başına neler gelebiliyor. Merakımı gidermek için pencereden dışarıya baktım. Faydasız. Hangi semtte olduğumu öğrenirsem, kimin evinde olduğumu da hatırlayabilirim. Evin diğer odalarını dolaşmaya karar verdim. İçerde tek bir Allah’ın kulu yoktu. Elimi yüzümü dahi yıkamadan kendimi sokağa attım.
Bir caddede yürümekteyim. Yürümekteyim ama hangi caddede? Utancımdan kimseye de soramıyorum. Öyle ya, nasıl sorulur böyle bir soru, nasıl bakarlar adama? Birden karşı yönden bir minibüs göründü. Aracın üst kısmında bir yazı: Sefaköy- Yenikapı. Her şeyi hatırlamaya başladım. Kaldığım ev Mardinli iki üniversite öğrencisinin ikamet ettiği yerdi. Akşamüzeri bir yerlerde karşılaşmış ve onlarla birlikte bu eve gelmiştik.
Yenikapı’ya geldiğimde saat sekizi bulmuştu. Amacım burada bir çorba içip, otobüse binerek, birkaç haftadan beridir çalışmakta olduğum Tophane’deki otoparka varmaktı. Birden genç bir erkeğin beni takip ettiğini fark ettim. Kim acaba? Polis olabilir miydi? Bir an durup mağazaların vitrinlerini seyretmeye başladım. Arkamdaki de durdu. Hareket ettim. O da aynı şeyi yaptı. İyice endişelenmeye başladım. Bu soğukta polisin eline düşmek! Bunca zaman bunca çile içinde kaçıp durduktan sonra, hele bir iş bulup çalışmaya başladıktan sonra! Bu ihtimali düşünmek bile içimi ürpertiyordu.
Adımlarımı sıklaştırmaya başladım. Arkamdaki de öyle. Bana yetişmeye çalışıyordu. Ben kafamda bütün olumsuz senaryoları tartışıyorken takipçim birden bana seslendi; “Enver Abi!”
Donakaldım. Bir tek “Buyur” sözü çıktı ağzımdan.” “Abi ben Mehmet.” “Kim?” “Şerif’in kardeşi Mehmet…” Nasıl rahatladığımı bilemezsiniz. Sarılıp kucakladım. Sonra aramızda kısa bir konuşma geçti. Hatırımı sordu. Bununla kalmadı. Birde yardım teklifinde bulundu. Kalacak yer, parasal destek falan… Teşekkür edip ayrıldım. Çarçabuk Tophane’ye giden otobüslerin birine bindim. Gece kaldığım o köhne evi düşündüm. Bu gece gidecek bir başka köhne ev dahi olmadığını hatırladım. Öte yandan Mehmet’in (Hammed) bana yaptığı yardım teklifini düşündüm. Büyük bir nezaket içeriyordu, insanlıktı. Ben de nazikçe reddetmiştim. Oysa birinin yardımına o kadar ihtiyacım vardı ki. Her şey bir yana, belki şu kahrolası ev sorunumu çözebilirdim. Göz göre göre, ayağıma gelen fırsatı kendi ellerimle bir kenara itmiştim.
Kılıç Ali Paşa Camii’nin önündeki durakta inip çalıştığım otoparka gittim. Otopark diyorsam öyle aklınıza kapalı bir yer gelmesin. Caminin avlusu ile Amerikan Pazarı’nın sıralandığı yapıların arasındaki geniş bir alan otopark hâline getirilmişti. İşte ben burada çalışıyordum.
İster yağmur yağsın, isterse de kar, gün boyu dışarıda durmak zorundaydık. Son derece kötü koşullarda ekmek parası kazanmaya çalışıyorduk. Üstelik aldığımız ücret doğru dürüst karnımızı bile doyurmaya yetmiyordu. Üç beş kuruş daha kazanmak için arada bir müşterilerin arabalarını yıkardım.
Yine araba yıkadığım bir an oradan geçen eski bir arkadaşım beni görüp yanıma geldi. Hiç ses çıkarmadan yakınımdaki bir banka oturup ağlamaya başladı. Anlaşılan içinde bulunduğum duruma çok üzülmüştü. Yanına gidip ona sarıldım ve ortada öyle üzülecek bir şey olmadığını anlatmaya çalıştım. Bir saat sonra vedalaşıp ayrıldı.
Ortada koskoca “Eylül Yalnızlığı” vardı, Eylül mahzunluğu.
Ama Eylül hıncı, Eylül direnci de…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015