Halil BERKTAY
[9 Kasım 2019] Ahmet Altan (ve Nazlı Ilıcak) nihayet serbest bırakıldı. Adaletsiz bir tutukluluktu. Adaletsiz bir mahkûmiyetti. Hele müebbet. Sırf, Anayasa Mahkemesi’nin haksız tutukluluklar konusundaki kararı uygulanamasın ve “bunlar” da serbest kalamasın diye, alelacele verilmiş bir hükümdü. Yargıtay’dan döndü. Şimdiki 9-10 yıllık mahkûmiyet kararları da keza adaletsiz. Ama artık alıştık buna. Günümüzün siyasileşmiş yargısı, dönmesi endike edilince böyle dönüyor en aşırı uygulamalarından. Toptan ve birden bire dönmüyor. Ufak ufak dönüyor, zevahiri kurtarmak için. Trollerin en baştaki saldırıları toptan ziyan olmasın, iktidarın sanıklara yapışmasını arzuladığı suçluluk hissi tümüyle silinmesin diye. Gene öyle oldu. Ama bu kadarı da hiç olmazsa tahliye edilmelerini sağladı.
Bundan sonrasını hepimiz hayretle izledik, izliyoruz. Büyük tepki, FETÖ karşıtlığı üzerinden hükümet medyası ve AKP tabanından gelmedi. Tepkinin asıl büyüğü laik kesimden, solculardan, ulusalcılardan geldi. Bu grupların ve hele solcuların, kökenleri, tarihsel geçmişleri, müktesebatları itibariyle genellikle demokrasiden, özgürlükten, tabandan, aşağıdanlıktan yana olmalarını beklersiniz, değil mi? Üstelik de bugün, özel olarak AK Parti’ye son derece muhalifler. Ve son tahlilde, aynı AK Parti’ye yazı yazmak ve görüşlerini ifade etmekten başka hiçbir şekilde yürütmediği muhalefeti -- evet, son derece sert muhalefeti --yüzünden hapse girdiği çok belli olan biri (bir yazar ve gazeteci) sonunda çıkıyor içerden. Sevinmeleri gerekmez mi? Fakat hayır. Ateş püskürüyorlar, daha fazla yatmadı, hattâ ömür boyu yatmadı diye. Zira bir dönem Taraf gazetesinde askerî-bürokratik vesayet rejimine karşı mücadelede oynadığı role duydukları nefret, başka her şeye ağır basıyor. Özetle, sol liberalliğine düşmanlar, Ahmet Altan’ın. İstediği kadar Erdoğan’a da karşı çıkmış olsun. Asıl bu sivil demokratlığını bağışlamıyorlar.
Serbestiyet’te Yıldıray Oğur (“Acırsanız acınacak hale gelirsiniz”le nereye gelinir, 6 Kasım), Alper Görmüş (Ahmet Altan nefreti, nefret sahipleri hakkında neler söylüyor? 7 Kasım) ve Oral Çalışlar (Melez siyaset ve fanatizm, 8 Kasım) peşpeşe yazdılar bunu, son günlerde. Daha ziyade işin ideolojik boyutu, bu açıdan nasıl bir garabet oluşturduğu üzerinde durdular. Benim eklemek istediğim tek bir nokta var, onların dediklerine. Ahmet Altan’ın tahliyesine böyle bir reaksiyon gösterenlerin ez kaza iktidar olduğunu düşünebiliyor musunuz? 15 Kasım 2007’den bu yana herhalde bini aşkın yazım çıktı Taraf’ta ve Serbestiyet’te. Bunlardan birkaç yüzü de Marksizme, sosyalizme, komünizme, Stalin’e, Sovyetler Birliği’ne dair olmalı. İşçi sınıfına ve bütün insanlığa kurtuluş vâdedenlerin, hem daha muhalefetteyken solda kendilerine rakip gördüklerine (ki buna 1960’lar ve 70’lerin Türkiye’deki fraksiyon kavgaları da dahil), hem de asıl devlet gücünü ellerine geçirdiklerinde bütün halka neleri reva gördüklerine çokça değindim.
Şimdi de doğrusu Ahmet Altan hakkında yazılanlara, sosyal medyada dolaşanlara, tweet’lere vb baktığımda iki konu birleşiyor kafamda. Totalitarizm bir tür Kemalist, solcu ve ulusalcının âdetâ ruhunda var. Kökeninde ister şu, ister bu otoriter modernizm varyantının toplumu zorla değiştirme azmi ve inancı yatıyor. Bu epistemolojik özgüven, demokrasi adına demokrasi tanımazlığa dönüşüyor. Pornografik alt-kültürde, okuyucularımdan özür diliyorum, “el şeyiyle gerdeğe girmek” diye bir söz vardır. Kifayetsiz muhterisliğin kendi kendine gelin güvey olmasını anlatır. Bunlarınki de tam öyle: AKP iktidarı ve yargısı üzerinden, Ahmet Altan’a daha fazla diktatörlük ve zulüm talep ediyorlar. Başka bir deyişle, el zindanıyla Stalin kesiliyorlar. İnsana, bir de ordu, polis, MİT, jandarma, savcılar, mahkemeler, hapishaneler… tamamen onların olsa neler neler yapabileceklerini çok hazin bir şekilde düşündürüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSarkozy hapiste 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkumuş hainler ülkeden kaçıyor! 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENVe casusluk hikâyesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMuhalefetin gerçeklikle bağı koparsa… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTGöbeklitepe… Urfa İzlenimleri – 2 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERFransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRMilyonlarca dolarlık LPG filosu ve otel zinciriyle Paramount operasyonunun en dikkat çekeni: Şaban K 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Bora“Çetin Ceviz Çıkan Ankara Ahalisi” 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksuz Türkiye inadı ve af… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÇifte hukukta son perde: Ünsal Ban nasıl kaçtı? 16.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024